Engelli: doğuştan veya sonradan meydana gelen hastalıklar veya kaza sonucu oluşan sakatlıklar (vücudun görsel / işlevsel/ zihinsel/ ruhsal farklılıkları) öne sürülerek, toplumsal/ yönetsel tutum ve tercihler sonucu yaşamın birçok alanında kısıtlanan, engellerle karşılaşan kişi demektir.
Ayrıca; kendilerini üretken, verimli, topluma ve ekonomiye katkısı olan kişiler olarak algılayıp değerlendireceklerdir. Ayrıca, çalışmak yalnızca gelir getiren bir olgu olmayıp aynı zamanda herkes gibi engelli bireyin toplum içindeki konumunu da belirlemektedir.
Engelli bireyler, diğer bireylerle eşit koşullar altında çalışma hakkına sahiptir ve bu hak, engelli bireylerin açık, bütünleştirici ve erişilebilir bir iş piyasası ve çalışma ortamında serbestçe seçtikleri bir işle hayatlarını kazanmaları fırsatını da içermektedir.
Belirli bir iş ya da görevi yerine getiren engelli çalışanların eksiksiz ve uygun bir risk değerlendirmesinin gerçekleştirilmesi sağlık ve güvenlik şartlarının yerine getirilmesi ve ayrımcılık yapılmamasının temini için gereklidir. İşveren daha fazla risk altında bulunan çalışanlarını belirlemeli ve özel bir risk değerlendirmesi yapmalıdır. Bu değerlendirme kişiye, maruz kaldığı risklere, yapılması istenen iş ve iş ortamlarına özgü olmalıdır.. Böyle bir risk değerlendirmesi aşağıdakileri içermelidir:
- Bireylerin kapasitelerini göz önünde bulundurmalıdır.
- Bireyin engelinin yapısı ve boyutunu göz önüne almalıdır.
- İşin özel gereksinimlerini kapsama almalıdır.
- Belirli tip bir rahatsızlıkla ilişkin risklerle ilgili klişe varsayımlardan kaçınılmalıdır.
İSG profesyonelleri, tıbbi profesyoneller ve engelli istihdam kuruluşlarından görüş alınmalıdır.
Düzenlemeler, engelli bireylerin çalışma ortamındaki engellerin üstesinden kolaylıkla gelebilmeleri için iş ve işyerinde yapılacak değişiklikleri ifade etmektedir.
İnsanlar çoğunlukla engelli çalışanlar için yapılacak düzenlemelerin işyeri binalarına engelli erişiminden ibaret olduğunu düşünmektedir. Erişilebilirlik düzenlemeleri zaman zaman gerekli olmakla beraber, engelli çalışanların iş hayatına aktif bir şekilde katılmaları ve karşılaştıkları risk unsurlarının ortadan kaldırılması veya azaltılması için yapılacak düzenlemeler çok daha geniştir.
- Bunlardan bazıları aşağıda belirtilmiştir:
- İşyeri Fiziksel Ortamı Ve Temel Ulaşılabilirlik Konuları
- İş Ekipmanı;
- İş Organizasyonu;
- İşaretler, Yönlendirmeler ve Acil Durum Prosedürleri;
- İletişim ve Destek Hizmetleri;
- Eğitim ve Gözetim
Engelli çalışanların engel türüne göre, işyerinde oluşabilecek herhangi bir acil durumda yaşayabilecekleri bazı sorunlar şu şekildedir:
- Tamamen veya kısmen duymayan çalışanların acil durumlarda sesli alarm sistemleri veya işitsel talimatlara uyumlarında yaşayabilecekleri sorunlar,
- Görme engeli bulunan çalışanların acil durumda tahliyede kaçış yolları, acil çıkış yönleri ve acil çıkış kapılarını takip etmede yaşayabileceği sorunlar,
- Hareket kısıtı bulunan ortopedik engellilerin bağımsız bir şekilde işyerini kapılar ve merdivenleri kullanarak terk etmesini zorlaştırıcı unsurlar
- Konuşma engeli bulunan çalışanların acil durumlarda yaşayabileceği iletişim problemleri
- Bilişsel engelli çalışanların acil durum oluştuğunda panik ile algılama ve talimatlara uyma konularında yaşayabilecekleri sorunlar.
Acil durum ekipleri içerisinden engelli çalışanlar için “refakatçi” ataması yapılmalıdır. Acil durum ekiplerinden görevi icabı “arama, kurtarma ve tahliye” ekibinden kişilerin, engelli çalışanlara refakatçi olarak atanması faydalı olacaktır.
- Engelli çalışanlara acil durum anında refakat edecekler, fiziksel ve zihinsel düzeyde kişiler olmalıdır.
- Refakatçinin engelli çalışan ile aynı vardiyada ve yakın çalışma alanlarında olması faydalı olacaktır.
- Engelli çalışanlar kendilerine atanan refakatçiler konusunda önceden bilgilendirilmelidir.
- Refakatçilerin ve diğer acil durum ekiplerinin eğitimlerinde aşağıdaki başlıklar da işlenmelidir. o Engellilerin de işyerlerinde çalıştığı bilinci, o Engelliler için tahliye normları, o Kaldırma, tutma ve hareket ettirme teknikleri, o İletişim sistemleri kullanılarak haberleşme, kullanım yöntemleri, o Önceden hazırlanmış planların mantığının anlaşılması.
KAÇIŞ YOLLARI
- Kaçış yolu boyunca zemin düz olmalıdır. Kot/seviye farkı bulunan bölümler varsa bu bölümlere engellilerin geçişini mümkün kılan, düşük eğimli kalıcı rampalar konmalıdır.
- Acil çıkış kapılarında ve işletme içindeki kapı ile ayrılan bölümlerde seviye farkı bulunmamalıdır. Eşik olmayan düz bir zemin ile kapıdan geçiş sağlanmalıdır.
- Acil çıkış yollarında ortopedik engellilerin kullanacağı rampaların üzerinde geçişi engelleyici eşya, malzeme türü nesneler bulundurulmamalıdır.
- Merdivenlerden inişi kolaylaştırmak amacıyla tasarlanmış acil durum tahliye sandalyeleri, engelli çalışanların kolayca tahliye edilmelerine yardımcı olacaktır.. Acil durum tahliye sandalyeleri
- Acil durum asansörü bulunan binalarda herhangi bir acil durum meydana geldiğinde, engellilerin ve refakatçilerinin birlikte binmesi
Birleşmiş Milletler Afet Riskini Azaltma Ofisi (UNISDR)’nin verilerine göre dünya nüfusunun %15’i bir tür engelle hayatını idame ettirmek zorundadır. Ülkelerin nüfuslarına göre engelli oranı; Amerika’ da %12 (~37.000.000 kişi), Çin’de %6,34 (82.960.000 kişi), Türkiye’de %6,9 (4.876.000 kişi) seviyesindedir
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Ağustos 2019 verilerine göre ülkemizde engellilerin işgücüne katılma oranı erkeklerde %73,2; kadınlarda %35,0; toplamda ise %53,9’dur (Engelli ve Yaşlı İstatistik Bülteni, 2019). Bu veriler ışığında ülkemiz çalışma hayatında yaklaşık 2,6 milyon engelli olduğu anlaşılmaktadır. Çalışanlar işyerlerinde, işin yürütümü sırasında birçok riskli durumla karşı karşıya kalmaktadır. Acil durumlar da bu riskli durumlardandır
İşverenler; ‘İşyerlerinde Acil Durumlar Hakkında Yönetmelik’ gereği tüm çalışanlarını acil durumlara karşı koruma adına gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Yönetmelik, engelli kişilerin acil durumlardaki tahliyeleri sırasında refakatçi oluşturulması konusunda da işverene sorumluluk yüklemektedir
Afetler sırasında engelli insanlar yüksek hastalık ve ölüm riski altındadır. Japonya’da 2011 depremi ve tsunamisinden sonra araştırmacılar, engelli insanlar arasındaki ölüm oranının genel nüfusa göre iki ila dört kat daha yüksek olduğunu buldu.
Afet sonrasında fiziksel, duyusal ve psikososyal bozukluğu olan kişilerin sayısında artış yaşanmaktadır . Bir afetteki her ölüme karşılık, üç kişinin daha yaralandığı veya sakat kaldığı tahmin ediliyor. 2010 yılında Haiti’de yaşanan depremde etkilenen 3 milyon kişiden yaklaşık 200.000’i yaralanma veya sakatlık yaşadı.
Depremden en çok zarar görenler işitme engelliler de oldu. Göçük altında kaldıklarında duyamadıkları için biri var mı yok mu bilemediler.
RESMİ RAKAMLARA GÖRE 850 KİŞİ UZUV KAYBEDEREK ENGELLİ OLDU.