Diş hekimlerinin en sık karşılaştığı sağlık problemlerinden biri de ağız içi yaralarıdır. Çiğneme, konuşma, yutkunma gibi fonksiyonlarımızda zorluğa neden olduğu için günlük yaşantımızı olumsuz yönde etkiler.
Peki nedir yara ya da en sık görülen olduğu için, en bilinen adıyla aft?
En basit tanımla yara; doku bütünlüğünün bozulması anlamına gelir. Ağız içindeki mukozanın bütünlüğü herhangi bir sebeple bozulmuştur. Bu sebepler; aşırı soğuk ya da sıcak yiyeceklerin dikkatsizce tüketilmesi, vitamin veya mineral eksiklikleri, ilaç kullanımı, ağız bakımı ve fırçalamanın eksik olması, fırçalama esnasında sert hareketlerle dişetinin tahriş edilmesi, alkollü ve asitli yiyeceklerin tüketilmesi, sigara kullanımı, bağışıklık sisteminin zayıf olması, çölyak hastalığı, Behçet hastalığı, ağız içini çizen yiyeceklerin yenmesi, stres ve duygu durum bozuklukları vb.
Ağız yaraları dil, dudak içi, ağız tabanı, yanak içi, damak gibi yerlerde görülebilir. Kadınlarda erkeklerden daha fazla görüldüğü bilinmektedir.
Bazen nezle, gribal enfeksiyon ya da yukarda saydığım nedenlerle hepimizde ağız yarası oluşur ve birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Ancak geçmeyen ve büyüyen, yayılan ya da sürekli tekrarlayan ağız yaralarının altında yatan etken mutlaka araştırılmalıdır. Bazı inatçı lezyonlar prekanseröz olabilir ve araştırılması, takibi gerekebilir.
Ağız Yarası Belirtileri Nelerdir?
Yara bölgesinde ağrı ve batma hissi vardır, konuşma, yutkunma ya da çiğnemede güçlük çekebiliriz.
Yara bölgesi şiş, kızarık ve hassastır. Rengi etrafındaki dokudan daha kırmızı veya beyaz olabilir.
Diş fırçalamada da ağrı olabilir.
Bazen ileri vakalarda iltihap gelişebilir. Bu durumda ateş görülebilir.
Ağızda çıkan her yara aft değildir. Farklı şekillerde çıkan yaralar ,kısa sürede kendiliğinden iyileşebildiği gibi farklı hastalıkların habercisi de olabilir. En sık görülen ağız yaraları şunlardır;
Aft dediğimiz aftöz ülserler, üzeri beyaz, etrafı kırmızı ağrılı yaralardır. Genelde ağız içinde yerleşir ve dudaklarda görülmezler. Küçük, büyük veya kümeler şeklinde görülebilirler. Minör denilen ve çapı bir santimden küçük olan aftlar, kendiliğinden 7 veya 10 gün içinde iyileşirler. Eğer sık tekrarlıyorsa yetersiz bağışıklık sisteminden olduğu düşünülmelidir.
Uçuk ; herpes simplex virüsünün neden olduğu, dudakta veya dudak kenarında görülen içi sıvı dolu lezyonlardır. Bağışıklık sistemi zayıfladığında ya da dudakta bir travma olduğunda oluşur.
Pamukçuk ya da candidiyazis lezyonlarına Candida Albicans adlı mantar türü neden olur. Mukozada sarı, beyaz ,yumuşak ağrısız lezyonlardır. Genelde bebeklerde ya da hareketli protez kullanan kişilerde çok görülür. Yine herhangi bir nedenle bağışıklık sistemi zayıflamış kişilerde görülmektedir.
Lökoplaki ise beyaz,gri bazen kirli beyaz ,sarımtırak renkli, etrafındaki mukozadan biraz kabarık, üzeri düz ya da pürüzlü olan lezyonlardır. Dilde, damakta ve diş etinde görülebilirler. Etyolojisinde sigara veya dumansız sigara olduğu düşünülmektedir. Sigara kullanımı kesildiğinde lezyonlar genelde kendiliğinden geçer.Dilin yan taraflarında kalın ve/veya tüylü görünümlü lezyonlara ise tüylü lökoplaki denir. Hiv gibi bağışıklık sistemi yetersizliklerine bağlı olarak ortaya çıkar.
Eritroplaki, lökoplakinin kırmızı renkli olanıdır. Dilde ve sıklıkla ağız tabanında, lökoplakiyle yan yana görülürler.
Liken planus genelde deride çıkan, bazen de ağız ve genital bölge mukozalarında da görülen bir çeşit kronik deri hastalığıdır. Ağızda genelde morumsu lezyonlar olarak görülür.
Burada özellikle gebelikten, bebeklerden ve çocuklardan söz etmek isterim. Gebelikte hormonal değişimlerin ve özellikle östrojen hormonunun etkisiyle dişeti problemleri ve dişeti iltihapları daha fazla görülmektedir. Ayrıca aşırı kusan hastalarda ağız içi asidik hale geçer ve bu da ağız içi problemlerini artırır. Hasta kusma nedeniyle ağız bakımını yapamayabilir. Tüm bunlar da ağız içi yaraların görülme sıklığını artırabilir.
Yeni doğan bebeklerde, doğum sırasında anneden bebeğe mantar enfeksiyonu geçebilir ve bebekte ağız içinde ya da çevresinde mantar görülebilir. Yine emen bebeklerde mantar yetersiz hijyen sebebiyle görülebilir. Emdikten sonra temiz bir tülbentle bebeğin ağız içinin silinmesi yeterli gelecektir. Küçük çocuklarda da yetersiz fırçalama sebebiyle mantar görebilir. Çocuklarda ayrıca ateşli hastalıklar esnasında uçuk çıkabilir.
Tedavi de gargaralar, ağız içi antiseptik solüsyonların yanı sıra tuzlu su gargarası veya antiseptik özelliğinden dolayı karbonatlı su gargarası yapılabilir. Aloe vera bitkisinin jeli veya karanfil yağının ağrı kesici özelliklerinden dolayı az miktar sürülerek kullanılabilir. Yine ağrı kesici özelliği olan ağız içinde kullanılan jeller ,kremler ve gargaralar hekim kontrolünde alınabilir. Eğer lezyonda enfeksiyon gelişmişse antibiyotik başlamak gerekir. Uçuk içinse antiviral kremler dudağa sürülebilir. Ancak çok yaygın uçuk lezyonlarında oral yoldan antiviral tablet alınması ve hekime danışılması gerekir.
Sağlıklı olmak elimizde…