Karanlık, bilinmez bir yolun biçâre yegâne yolcusuyum. Yol uzun, seni arıyorum deva çölünde. Sensin tabip ama yoksun efendim; geceler siyah yokluğunda, günler ölü, güller rengini yitirmiş efendim. Senin yokluğunda dinliyorum yalnızlığın matemini.
Âlemlere rahmet olarak gönderilensin; sen, geceyi aydınlatan bir kandil, kışın ortasında açan bir goncasın. Yorgun gönlümüze şifasın, yürekleri fetheden bir ummansın. Ümmet harabeye döndü, yetiş efendim.
Ey yüreğin ferahı, nur-u âlâ! Ey yalnız gecelerimin eşsiz selamı! Sensizliğim kaç asırdır, seni arayışım kaç çöl çiçeğini soldurdu ömrümde. Hani Hz. İdris, cennet-i âlâ girip çıkmak istemedi ya, ne olurdu ayağın altında yapışan bir kum tanesi olsaydım. Alaz alaz yanan bağrımın sonsuz serinliği…
Ey! Sevgi nurundan saçılan, kederli bir öykü kayıp bir harabe evinde, çığlık çığlığa arayışımın hiç bitmez soluğu. Kalbimi tut; susuyor, düşüyor. Senin İnşirah lutfun ümmeti, ümmeti dediğin bin bir umut çiçek açtırıyor. Ruhum bayram arifesinde; aşkına orucum, bir nazar bir yudum su elinden damlasın yitik ömrüme. İnsandır, insandan doğan; âmâdır gözüm, kalp sır önünde mahlûkat oluyor. Kimi yılan, kimi akrep; adın geçmeyen her mahal yıkık virane. Duvarlara sıkıştırdılar ateşi; düçar uçurumlardan hakikati, ey en sevgili, şefaati Gül-i Nur! Bırakma kalbimi, selamının rüzgarı ufkum etrafından dağılmadan.
Bir ayın nurunda kandilin kara gecemde; ışığınla hudutsuz gençliğime gülümse. Gidişinle değişti her şey, efendim. Değişti eşref-i mahlûkat, değişti dünyanın kaderi; değişti güllerin rengi, merhametin adı, masumiyetin anlamı. Değişti ve değişti aşkın sende vücut bulmuş manası; aşk seni yaratan Yaradana seninle birlikte kavuşmaktı. Sen gidince, efendim, yitirdi her şey maneviyatını. Harabelerde çiçek açtı ıhlamurlar da, ama sen yoktun, efendim.
Sonsuz buhranlarda her dem yasa gark olmuş bir ruha sahip olabilirim. Gözyaşı kıyametinde eriyen cüssemle bütün acıları sessizce dağlanarak içime sindire sindire azabını çekebilir; hatta hiç soluk almadan saatlerce yüreğime sessizce haykıra haykıra dert yanabilirim. Bilirim ki beni duyan benim içimde, şurada solumda, ufacık kalbimde. Ve bir damla İnşirah hülyasında gönlümü yıkayabilirim. Bütün âlemi avucumda tutup, duamla aminlerimi bir nefeste göğe yayabilirim. Hudutsuz sevgi bahşeden Ey Yaratıcım! Beni Senin aşkınla arındır ve beni Senden başka kelama ihtiyaçsız bir söz ile doyumsuz nur kapısına eriştir. Rızana kul, köleyim. Bağışla; tövbeye layıkıyla tevbe edemeyen dilim, gönlüm Sana emanet, Allah’ım.