Ahlakın Geometrik Temellendirmesine Dayanan Bir Başyapıt: Etika

Ahmet Aydın 229 Görüntüleme Yorum ekle
6 Dak. Okuma

Sokrates öncesi, ilk çağ bilimlerinde en önemli öğe doğadır. Doğa ile gelişen topluluklar olduğundan odak noktası doğadır. Hatta o dönem kaleme alınan eserlerin isimleri de ekseriyetle doğa üzerinedir. Doğadan gelir.
6. yüzyıla doğru, bugün elde ettiğimiz verilere göre artık durum doğadan çıkmış insana doğru yol almıştır. İbre insana dönmüştür. İnsan, toplum, siyaset veya ahlak konularına eğilimler görürüz. Bu zamanlar özellikle sofistler ve Sokrates’i görmek mümkündür. Akabinde Platon ve Aristoteles ile beraber hem insan hem doğa hem kültür hem dil hem ruh ile ilgili konularla beraber hem de varlık, doğa gibi, doğa bilimi gibi konularla beraber bir sistemin bir piramidin inşa edildiğini görmekteyiz.

Modern felsefenin ortaya çıkışında da aynı merdiven basamaklarından söz etmek mümkün gibi gözükmektedir. Özellikle 17. yüzyılı ele aldığımızda -belli bir gelişimin ortaya çıktığı yüzyıl olarak- 17. Yüzyıl özelinde Fransızların Montaigne ve kendi döneminde Eski Yunan ve Latin yazarlarından hareketle ortaya çıkardıkları deneme mahiyetinde insanı el alan eserleri bir felsefe olarak değerlendirilebilir mi? Tartışılabilir bir konu.

İnsan felsefenin; insan olması hasebi ile konusudur. Doğal bir varlık olması açısından değil kültürel bir varlık olması bakımından felsefenin konusu olmaz. 17. Yüzyıl olarak ele almamızın sebebi bu yüzyıl Avrupa düşünce tarihi açısından tam bir bilim yüzyılıdır. Bu dönemde önümüzdeki en bariz örnek Descartes’tir. Esas olayı doğa üzerinedir. Yine bu yüzyılda Galileo, Kepler, Kopernik, Newton gibi bilim adamlarıyla dönem bir yükseliş trendine girer.
18. yüzyıl itibari ile doğa ile ilgili, doyurucu, güvenilir bilgi etme ihtiyacının ardından yine insana ve doğaya geri dönüş başlar.

İşte bu noktadan itibaren karşımıza Spinoza çıkar. Spinoza biraz ilk çağ biraz orta çağ biraz da yeni çağdır. Spinoza kimdir? Baruch Spinoza, Yahudi kökenli Hollandalı bir filozoftur. 17. Yüzyıl felsefesinin önde gelen rasyonalistlerinden birisidir. Yahudilere ve öncü ahit eleştirileri yaptığı için Yahudiler tarafından aforoz edilmiştir. Bu eleştirilerden ötürü Yahudiler tarafından bıçaklandığı da ifade edilir. Geçimini mercek parlatarak sağlar. Mercekler ötürü çıkan cam tozları zamanla akciğer kanserine sebep olunca akciğer kanserine yakalanıp 41 yaşında ölmüştür.

Yahudi cemaatinden aforoz edildikten sonra da daha önceleri taktığı sorgulama gözlüğünü hiç çıkarmaz. Felsefi argümanlarını oluştururken Descartes’ten ziyadesi ile faydalanır. Ve böylelikle Ethica’yı oluşturur. Bir diğer husus ise Orta Çağ’ın dinle alakalı endişelerini de teolojik-politik inceleme dinler üzerine ilk felsefi-bilimsel bir argümandır. Modern bilimin karakteri gereğince dünyayı mekanik olarak tasvir eder. Henüz Newton yokken denge kavramıyla dünyayı anlatmaya çalışır. Yalnızca Descartes’ten etkilenmez; aynı zamanda Platon, Aristoteles gibi Antik Yunan filozoflarının yanı sıra İbn-i Sina ve İbn-i Rüşd gibi Arap filozoflarından da etkilenir.
Modern siyaset felsefesi konusunda öncüdür. Tolerans-hoşgörü koşulunun devlet-birey ilişkilerindeki kıymetini anlatır. Liberaldir. Özgürlüğün önemine vurgu yapar. Ruh, bilinç, din gibi bireysel kavramlar esaret altına alınamaz. Devletin baskısı sonucu fikirlerini, inançlarını açıkça belli edemedikleri için ikiyüzlü olurlar. İkiyüzlü vatandaşlar bu durumda devlete karşı fesatçı durumuna gelirler. Devletin bekası için fikir ve din özgürlüğü, vicdan özgürlüğü son derece hayati, ahlaki ve politik bir değerdir.

Etika’nın Argümanlarının Kısa Özeti

Tanımlar

  • Tanım 1: Özü varlığı kuşatan, başka deyişle tabiatı ancak var olarak tasarlanabilecek olan şeye, kendi kendisinin nedeni (causam sui) diyorum.
  • Tanım 2: Sınırlı olan, yani kendisiyle aynı tabiatta başka bir şeyle sınırlanabilen bir şeye kendi cinsinde sonlu diyorum. Diyelim, cisim kendi cinsinde sınırlıdır, çünkü biz herhangi cismi tasarlasak, tasarladığımızdan daha büyük bir cismi tasarlayabiliriz ve bu daha büyük cisim birinci cisimle aynı tabiatta olduğu için, cismin kendi cinsinde sonlu olduğunu söylemek doğrudur . Nitekim bir düşünce başka bir düşünce ile sınırlandırılmıştır. Fakat cisim düşünce ile ve düşünce de cisimle sınırlandırılmamıştır.
  • Tanım 3: Kendi başına var olan ve kendisi ile tasarlanan, yani kendisini teşkil edecek başka hiçbir fikrin yardımı olmaksızın hakkında fikir edindiğimiz şeye cevher diyorum.
  • Tanım 4: Cevherde, onun özünü meydana getirmek üzere algıladığımız şeye sıfat (ya da yüklem) diyorum.

Aksiyomlar

  • Aksiyom 1: Var olan her şey ya kendisinde ya da başka bir şeyde (vel in se vel in alio) vardır.
  • Aksiyom 2: Başka bir şey aracılığı ile tasarlanmayan şeyin (per aliud) kendisinde tasarlanması gerekir (per se).
  • Aksiyom 3: Verilmiş diye varsayılan gerekli bir nedenden zorunlu olarak bir eser çıkar ve tersine, hiçbir neden verilmiş değilse oradan hiçbir eser çıkmaz.
  • Aksiyom 4: Eser için olan bilgi, neden için olan bilgiye bağlıdır ve zorunlu olarak onun varlığını kuşatır.

Önermeler

  • Önerme 1: Cevher tabiatça, kendi duygulanışlarından önce gelir.
  • Önerme 2: Farklı sıfatları olan iki cevher arasında ortak hiçbir şey yoktur.
  • Önerme 3: İki şey arasında hiçbir ortaklık olmadığı zaman, onlardan biri ötekinin nedeni olamaz.
  • Önerme 4: İki ya da birçok seçik şey, birbirlerinden ya cevherlerin sıfatlarının farklılığından ya da cevherlerin tavırları ve duygulanışlarının farklılığından dolayı seçiktirler.
Bu İçeriği Paylaş
Yazan Ahmet Aydın
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version