Aile Kutsal Bir Mekandır

59 Görüntüleme
3 Dak. Okuma

Aile, küçük bir devlettir. Bu devletin başkanı BABA, koruyucu meleği ANNEDİR. Aile, bireylerin bir araya geldiği, onların maddi ve manevi ihtiyaçlarını giderebileceği sosyal alandır.

Ailenin mutlu mesut yaşaması, sonuna dek aile olarak korunması iki kişinin, BABA ve ANNENİN önemli görevidir. Mutluluk ve mutsuzluk… Bütün ailelerin sınır çizgisi. Çoğu aileler, mutluluk arayışında bir ömür çaba gösterirler. Ama tüm çabalara rağmen aile mutsuzluğu ile karşı karşıya kalmak zorunda kalıyorlar.

Bu mutsuzlukların başında, aile içi şiddet, güç ve baskı kullanılarak fiziksel veya psikolojik zarara yol açan tüm davranışlar durur. Aile, bireylerin bir araya gelmesiyle oluşan bir örgüttür.

Aile, toplumun temel yapısını oluşturur. Toplumun temel taşını oluşturan bireylerin birbirlerine olan saygı, sevgi, destek ve bağlılıkları çok önemlidir. Ailede mutluluğun anahtarı karşılıklı saygıdır.

Ebeveynler, çocukları ve birbirleri için saygılı olmalılar. Ebeveynler, davranışlarıyla evlatlarına örnek olmalılar. Ailede sevginin koruyucusu iletişim ve davranıştır.

Her bir ailede ebeveynler, mutluluğa engel olan olaylardan kaçınmalılar. BABA da, ANNE de çocukları ile arkadaş, dost, sırdaş olmalılar. Evlatla kurulan temas böyle olursa, o aileden mutluluk uzaklaşmaz.

Çocuğun ilk öğretmeni ailedir dersek yanılmayız. Çocuk, hayatında karşılaşabileceği olaylarla ve yahut temel değerler ve erdemlerle ilgili ilk bilgiyi aileden öğrenir. Bunlarla beraber o sevgiyi, saygıyı, kültürü, dürüstlüğü de ailede öğrenir. Aile, bütün toplumsal ilişkilerin temeli, toplumun en önemli unsurudur.

Sosyolojik araştırmalara dikkat ettiğimizde, bu saydıklarımın her ailede mevcut olmadığına tanık oluyoruz. “Ailem var” söylemesi kolay, nasıl bir aileye sahip olmak önemli. Bu, aileni temelden koruyup kollamayı becermektir, aileye sahip olmak.

Ailede güven her şeyden önemli. Güven olmayan ailede mutluluktan, sevgiden, saygıdan konuşmaya değmez. Modern dünyamızda maalesef mutlu aile anlayışı unutulmak üzere. Çünkü günden güne fiziksel, ekonomik, psikolojik şiddet ve aldatma yüzünden yüzlerle aile dağılmak zorunda kalıyor.

Bu boşanmaların da kurbanları genelde anneler ve çocuklar oluyor. Şiddet ortamında büyüyen çocuklar çoğu zaman topluma zarar veren bireyler olarak büyüyor, farklı farklı alanlarda suç işliyor, sonunda ya ölüm ya da hapishane ile karşılaşıyorlar.

Eskilerde evlilik, aile kutsal bir konuydu. Gençler büyüklerin karşısında bu konularda konuşmazlardı. Şimdi ise her şey ters dönmüş. Televizyon kanallarında, evlilik programlarında tanımadan, bilemeden karşılaştıkları insanla evlenmeye karar veriyorlar. Bir gün bu programda evlenir, bir hafta geçmeden aynı programda boşanmak kararı aldıklarını ilan ediyorlar.

Aile konusu çok adileşmiş ve değerden düşmüş. Bazı ülkelerde (buraya Azerbaycan ve Türkiye de dâhildir), küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilmesi artık sıradan bir durum hâline gelmiş. Kendisi çocuk sayılan kız, nasıl çocuk doğurup da nasıl ona annelik yapacak diye düşünmez oldular ebeveynler.

Kanunları bile önemsemez oldular, evlatlarının gelecek hayatları için rahatsız olmayan ebeveynler. Bugün Azerbaycan ve Türkiye, ailenin güçlendirilmesi ve kadın-çocuk haklarının korunması alanında önemli uluslararası sözleşmelere taraf olmuş, iki ülkede de konuyla ilgili bir sıra kanunlar kabul edilmiştir.

2025 yılında Türkiye’de “Aile Yılı” ilan edilmiştir. Bu proje kapsamında yıl boyunca, 2025 yılında ailenin korunması ve güçlendirilmesine yönelik çeşitli etkinlikler ve projeler hayata geçirilecektir.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Araştırmacı Yazar
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version