Mehmet Akif İNAN
Değerli okuyucular!
Bu yazımızda Urfalı beyzâde, üstat Mehmet Akif İnan’dan bahsedeceğiz.
Yedi Güzel Adam’dan biri olan üstat Mehmet Akif İnan, 12 Temmuz 1940 tarihinde Şanlıurfa’da doğmuştur. Balıklıgöl Mahallesi’nde doğmuş olsa da çocukluk ve gençlik yıllarının ilk dönemlerini Su Meydanı Mahallesi’nde geçirmiştir. İlk, orta ve lise öğrenimini Urfa’da yapan Akif İnan, lise son sınıfta hocası ile girmiş olduğu bir tartışma nedeniyle Maraş Lisesi’ne gönderilmiştir.
Çocukluk dönemlerinden itibaren başlayan edebiyat aşkı onu yıllar sonra Yedi Güzel Adam’dan biri yapacaktır. 1959 yılında liseden mezun olan üstat, üniversite tahsili için Ankara’ya gidip burada Dil ve Tarih, Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne kaydoldu. Bir müddet üniversite tahsiline ara verse de Nuri Pakdil’in ısrarı ile tekrar devam edip yine bu bölümden 1972 yılında mezun olmuştur. 1972 yılında öğretmenliğe başlayan Akif İnan,1990’lı yılların başlarında sendikasal faaliyetler yürüttü. 1959 Yılında Maraş Lisesi’nde okurken Derya gazetesini çıkardı. Bu dönem içerisinde Maraş Lisesi’nde Nuri Pakdil, Cahit Zarifoğlu, Erdem Bayazit, Rasim Özdenören, Alâeddin Özdenören gibi isimlerle tanışmış ve çok sıkı bir dostluk bağı kurmuştur. Yine Maraş’ta Necip Fazıl Kısakürek ile tanışmış, Necip Fazıl’ın kişilik ve fikirlerinden çok etkilenmiştir.
1969’da Edebiyat Mecmuası ve 1975’te Mavera dergisinde yazı ve şiirleri yayımlandı. Bunun dışında birçok dergi ve gazetede de yazıları yayımlandı. Cumhuriyet Dönemi Edebiyatı’nda ‘‘Yedi Güzel Adam’’ dan biri olarak adlandırıldı. Şiir hayatına memleketi Urfa’da başlayan Akif İnan, bulunduğu coğrafyanın gelenek ve imkânlarından da faydalanarak küçük yaşlarda divan edebiyatına merak sarmış ve bu konuya hâkim olmuştur. Urfa sıra gecelerinde okunan divan şiirlerinden ve şairlerinden feyz alarak gençlik çağlarında dahi aruz vezni ile eserler kaleme almıştır. İlk yazıları 1952 yılından itibaren Urfa’da yayım yapan Demokrat Urfa gazetesinde yayımlandı. Akif İnan bu gazetede yayımlanan şiirlerinde Reha ve Rehavi rumuzlarını kullandı. 22 Mart 1955 tarihinde gazetede yayımlanan ‘‘ÖĞÜT ’’ şiirinde şu dizelere yer vermiştir:
‘‘Gel oğul eyle hazer ol kimseden peymânı yok.
Din-ü imandan mücerred zerrece vicdanı yok.’’
(Demokrat Urfa, 22 Mart 1955 s.561, s.2.)
Şanlıurfa’nın zengin kültüründe yetişen İnan, Urfa’ya her daim bir bağlılık hissetmiş ve eserlerinde Urfa’nın kültüründen, kahramanlığından ve tanınmış şahsiyetlerinden bahsetmiştir. 11 Nisan 1955 yılında, henüz 15 yaşındayken Demokrat Urfa gazetesinde Urfa’nın düşman işgalinden kurtuluşuna ithafen yazmış olduğu, ‘‘KARA GÜNLERİMİZDE ÇALIŞANLAR” şiirinde şöyle demiştir üstat:
‘‘Gelse hîçâhîç Ehl-i Salibin ordusu,
Urfa’nın kıymet verir mi en umulmaz yavrusu?
Öyle himmet, öyle gayret sarf eyledi her cephede
Tarumar eyledi bütün küstahları bir hamlede.
Harran şeyhi Hayyât’ı, hayatı istirkar eden,
Barutçu İmam’dır evet düşmana bir sur-i beden.’’
Yine aynı şekilde ‘‘AĞ’’ şiirinde:
‘‘Soyumu yüklendim bu çağ içinde,
Urfa bir dağ gönlüm bir bağ içinde.’’
demiştir.
Her daim hakkı savunan üstat, mütevazı kişiliği ve hoşgörülülüğü ile tam bir gönül insanı olarak anılmıştır. Girmiş olduğu her cemiyette saygı ve sevgi ile karşılanan üstat, her dönemde gerek edebiyat camiasında gerekse de diğer camialarda muteber bir insan konumundadır.
İnsanlığa, dostluğa ve ümmet kardeşliğine büyük önem veren Akif İnan, her daim çevresine karşı vefalı davranmış ve insanlığa vefanın yetebileceğini savunmuştur. Bu durumu ‘‘YORUMLAR’’ şiirinde:
‘‘Bütün giysileri yırtsak yeridir,
Yeter bize vefa elbiseleri.’’
şeklinde ifade etmiştir.
Yazmış olduğu şiirlerde sıklıkla geçmişe özlem içeren beyitler kullanan üstat, yaşadığı çağı tenkit ve zemmetmiştir. Umumiyetle eski zamanlardaki huzuru aramıştır. Bu şiirlerden alınan bazı beyitler şöyledir:
‘‘Acılar umudu buldurur bize,
Bir zırha büründüm bu çağa karşı.’’
‘‘Aşka ve tabiata ulaştır bizi,
Gel kurtar bu şehrin gürültüsünden.’’
‘‘Sazdan bir yapıya dönüştü birden,
Çürüyen bu kentin apartmanları.’’
‘‘Betonlar mezardır düşe sevince,
Saksılar doğaya özlem eylemi.’’
‘‘Babamın gölgesi koruyor beni,
Oh ne güzel şehir bu eski şehir.’’
‘‘Dönüştür ey kalbim bahçeli eve,
Anlamı ezen o makinaları.’’
Çok ince düşünceli bir karaktere sahip olan Üstat Mehmet Akif İnan, gerek ideolojik olarak gerekse de duygusallık olarak her daim kendini düşünce içerisinde bulmuştur. Derin düşünceleri ile yaşayan üstat mütefekkir olarak da bilinir. Özellikle şiirlerinde yine bu durumun izlerine rastlanmaktadır.
‘‘Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde,
Götür Müslüman’a selam diyordu.
Dayanamıyorum bu ayrılığa,
Kucaklasın beni İslâm diyordu.’’
‘‘Çağı kurtarmanın bir eylemidir,
Çağ dışı görünen ilgimiz bizim.’’
‘‘Genişle ey kalbim kardan sözlerle,
Ayıkla ve yıka pıhtılarını.’’
“Duygu ve sabırdan bir deri giydin,
Kuşandın demektir ölümsüzlüğü.’’
‘‘Bir uyku bölmezse anılarımı,
Korkarım çıldırtır bu hayal beni.’’
‘‘Ey uyku ey anne gel kurtar beni,
Ezildim aklımın hesaplarında.’’
Gerek aile yapısı gerekse de yetiştiği ortam olan Urfa’nın etkisi ile muhafazakâr bir yapıya sahip olan üstat, itikat bakımından da hayranlık duyulacak bir şahsiyettir. Üstadın babası Hacı Müslüm Efendi, medrese eğitimi almış, okumayı çokça seven ve itikat bakımından kuvvetli olan muteber bir insandır. Şüphesiz Üstadın itikadının kuvvetli olmasında da bu durum etkili olmuştur. 8 Mayıs 1980 tarihinde yayımlanan ‘‘EL-MEDET’ ’şiirinde şöyle demiştir üstat:
‘‘Gavsımın halifesi,
Gavs-ı zaman el-medet.
Nisbet saçan nefesi,
Gavs-ı zaman el-medet.
Bekçisin şeriate,
Serdarsın tarikate,
Rehbersin hakikate,
Gavs-ı zaman el-medet.’’
(Çizgiler/El-Medet, Yeni Devir, 8 Mayıs 1980, S.1019, s.2.)
‘‘OLAĞANÜSTÜLER’’ şiirinde âlemlere rahmet olarak gönderilen peygamber efendimiz HZ. MUHAMMED’den (S.A.V.) bahsetmiş ve ona olan sevgisini dile getirmiştir. O şiirden alınan bazı beyitler şöyledir:
‘‘Gözlerin uyur da kalbin uyumaz,
Sevgili gönlünden çıkmıyor diye.’’
‘‘Vakti yenileyen sen ey hoş geldin,
İbrahim duası İsa müjdesi.’’
‘‘Çağrıya uyarak yarar da yeri,
Yürür gelir ağaç işaretinle.’’
‘‘Senden güçlüsünü görmedi evren,
Yenersin ard arda dev pehlivanı.’’
‘‘Ardından düşmanca iz sürenlere,
Örümcek ve kuşlar örer engeli.’’
‘‘Felekler seninçin var oldu yine,
Geceler boyunca alnın yerdedir’’
‘‘Ay iki bölünür gelir önünde,
Onaylar sesiyle ululuğunu.’’
Gerek kişiliği ile gerek duruşu ile gerekse de temiz kalbi ve hümanistliği ile… Tam manasıyla örnek alınacak ve her gence, her insana idol olacak bir şahsiyettir.
Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’na ismini altın harflerle yazdırmış olan Üstat Mehmet Akif İnan’ın, eserleri yayımlandığı dönemde büyük ilgi ve merakla takip edilmiş, özellikle dönemin gençleri tarafından dilden dile aktarılmış ve hatta mitinglerde dahi şiirleri slogan olarak kullanılmıştır. Günümüzde dahi hâlâ şiirleri dilden dile dolaşmaktadır.
Üstat Necip Fazıl Kısakürek de her fırsatta Akif İnan’ı övmüştür. Bir sözünde, ‘‘Akif Urfalı değil, Urfa Akiflidir’’ demiştir.
Ömrünü edebiyata ve hakikate adayan Üstat Mehmet Akif İnan, “TENHA SÖZLER” “EDEBİYAT” ve “MEDENİYET ÜZERİNE HİCRET DİN VE UYGARLIK” Gibi birçok kitap yayımlamış ve birçok konferans vermiştir.
Haziran 1999’ da genel başkanlığını yaptığı Memur-Sen toplantısında yaptığı bir konuşma esnasında rahatsızlanarak, Gazi Üniversitesi Araştırma Hastanesine kaldırıldı ve yapılan tetkitler sonucunda Akif İnan’a kanser teşhisi konuldu.
Ömrünün son demlerini çok sevdiği memleketi Şanlıurfa’da geçirmek isteyen Mehmet Akif İnan, 1999 yılının Aralık ayında Şanlıurfa’ya getirilmiştir. Mehmet Akif İnan kısa bir süre sonra, 6 Ocak 2000 tarihinde memleketi Şanlıurfa’da hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Naaşı, Şanlıurfa Harrankapı Aile Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Bu yazı vesilesi ile Üstat Mehmet Akif İnan’ı bir kez daha rahmet ve minnetle yâd ederken, Büyük Doğu vadisinden yeni Akifler zuhur etmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum.
Vesselam…