Çocuğunuz neden akıllı telefonları elinden bırakmıyor? Hemen hemen dört ebeveynden üçü çocuklarının akıllı telefon veya mobil cihaz kullanımının kendilerine veya aile ilişkilerine zarar verdiği kaygısı taşımaktadır.
Ama bu ebeveynlerin -ya da çocukların- suçu değil! Bir ebeveyn ne zaman bir cihazı sınırlamaya veya bir mobil oyunu kapatmaya çalışsa aslında çocukları ile ters düşmemekte; ebeveynler bu süreci yönlendirmesini çok iyi bilen ve zorlaştıran görünmez davranışsal tasarım uzman ordusuyla savaşmaktadır.
Elinizin altında bulunan uygulamalar ve oyunlara bir baktığınızda ne kadar ikna edici tasarımlara sahip olduğunu göreceksiniz. Basitçe söylemek gerekirse; bahse konu olan ikna edici tasarım, bireyin tutum ve davranışını değiştirmek için davranışsal psikoloji ile teknolojinin birleşmesidir. Yani sürekli sorulan “Çocuklar neden mobil cihazlara ve oyunlara bu kadar bağlı?” sorusunun cevabıdır.
İkna edici tasarım içerisinde bireyin davranışını değiştirebilecek üç anahtar mekanizma olarak yüksek motivasyon oluşturmak, az çaba harcamak ve sık sık diğer kullanıcılarla etkileşime geçmek söz konusudur. Bu sayede bireyin belirli bir uygulamayı ve oyunu kullanarak geçirdiği sürenin arttırılması hedeflenmektedir. Bu hedef bağlamında ise bireyin uygulama veya oyun içerisinde göreceği reklam sayısı ve bir şeyler satın alma olasılığının artması da tasarımcının menfaatine işleyecektir.
Doğrudan hedef kitle çocuklar olmasına rağmen yetişkinler de ikna edici tasarımlardan etkilenmektedir. Uygulamalar içerisinde akış programlarının yoğun izlenmesi, sosyal medyayı durmadan kaydırma ve alışkanlık haline gelen video oyunları oynama bu durumun bariz örneklerindendir.
Ancak çocukların beyin ve beyin yapılarının daha esnek olması, ikna edici tasarım stratejilerine benzersiz bir şekilde duyarlı olmalarında etkendir. Çocukların beynin ödül kimyası olan dopamine ulaşma noktasında ister fiziksel ister dijital olsun; oyun veya uygulama sürecinde çocukların alacakları çıkartmalar veya emojiler çocukların olağanüstü heyecanlanmalarına neden olacak ve bunu deneyimlemek için davranışı tekrarlamak isteyeceklerdir.
Basit bir örnek… Sosyal medya uygulamaları, ikna edici tasarımının sonuçlarını en üst düzeye çıkarmak için tasarlanmıştır. “Beğen” veya “Like” düğmelerinin ve kalp vb. emojilerinin kullanıldığı bu uygulamalarda, bir başkası tarafından kabul görme ve onaylanma gibi algılar sağladığı için bireyi bağımlı hale getirme noktasında motive etmektedir. İşin garip tarafı tek sefere mahsus olmayan bu süreç, sürekli bildirimler ve istemler yoluyla düzenli olarak yeniden ve tekrardan etkileşime geçmeyi tetiklemektedir. En az 24 saat gibi tepkide bulunma veya güncelleme yapma fırsatı sunan bu uygulamalar bireyin paylaşımları ile kontrolü elinde tutmaktadır.
Hal böyle iken ebeveynler ciddi kaygılar taşıyor olabilir. Birçok araştırmacı teknoloji, mobil cihaz, mobil oyunlar veya uygulamalar noktasında benzer veya birbirinden farklı araştırmalar gerçekleştirmiş olmasına rağmen ebeveynlerin sahip olduğu kaygıyı ortadan kaldırma noktasında işe yarar bir deneyim sunamadıkları belirtilebilir.
Tabi ki ebeveynler, çocuklarını bu ikna edici teknolojik tasarımların etkisinden koruma yükümlülüğü ile hareket etmek isteyecektir. Hatta haklı olarak bu uygulamaların veya oyunların çocuklarının zihinlerini sömürmek için tasarlandığı hususunda endişe duyacaktır. Ancak tasarımcılar ve programcılar da boş durmayarak sürekli ve dinamik bir şekilde ilgi çekici ürünler ortaya koymaya devam edecektir.
Görmezden gelmenin mümkün olmadığı bu durum için ne yapılabilir? Ebeveynler öncelikle çocuklarının gelişim dönemi özellikleri (özellikle çocuklarının zihinsel gelişim özellikleri) ve beyin gelişimlerin nasıl olduğunu bilmeleri gerekmektedir. Eğer gelişim özellikleri doğrultusunda kazanılan farkındalık söz konusu olursa ebeveynler ikna edici tasarımlarla donatılan uygulamalar veya oyunlardan nasıl yararlanılabileceği noktasında daha gerçekçi adımlar atabilirler. Ebeveyn ve çocukları karşı karşıya getiren ve her geçen gün daha büyük tehdit unsuru olan uygulamalar ve oyunları sınırlamak gerçekten zor olsa da bilinçli bir farkındalık ile çocukları doğru yönlendirme daha önem arz etmekledir. Ebeveynlerin yapabileceği en iyi şey kabul görme, takdir edilme ve beğenilme beklentisi içerisinde olan çocuklarını onaylamaktır. Onaylanan çocuk ve ebeveyn arasında ilişkiler güçlenecektir.
Toplumda herkesten onay almanın imkânsız olduğunu vurgulayarak bilinçli teknoloji kullanımı için önce farkındalık…
Bir sonraki “Teknolojinin Panik Tarihi” ile ilgili yazımızda görüşmek üzere…