Düşünsene bizim sokağın taklacı boz güvercini koşarak bana müjdeli bir haber getirmiş! Şimdi sen çok hayalperest biri olduğumu düşüneceksin. Ama öyle değilim.
Ama bugün öyle çok ihtiyacım var ki böylesi muhteşem bir sevince. Neden diye sorarsan geçen pazardan beri ağzımın hiç tadı yok. Çok değer verdiğim, hatta ölene dek dostumsun dediğim birinin hakkımda söylediği tek bir cümleden ötürü. Anlatıyorum olayı A’dan Z’ye kısaca.
Her pazar yaptığım gibi o sabah da kısa bir yürüyüşün ardından çimenlerin üstünde portatif sandalyemi açarak sahaftan aldığım kitabı okumaya başladım. Satırların arasında dans ediyordum adeta. Şimdi sen onca gürültünün, çekirdek çitlemesinin arasında huzurlu kalabilen yegâne insan olduğumu düşüneceksin. Ama öyle değilim.
Ama o gün okuduğum kitabın tesirinden olsa gerek dünyayla bağımı koparmıştım. Ta ki iki güvercin ayakkabımın ucuna değene kadar. Bir anda irkildim. Fısıldaşıyorlardı. Duydum ki inandırmışlar adı bende saklı bir dostuma yalanla dolanla. “Hiç sevmedi ki, boş ver aldırma!” demişler. O da, “Artık sevmiyorum onu” deyivermiş. Oysa ki ben avuturdum gönlümü hâlâ onun sesiyle, nefesiyle. “Artık sevmiyorum.” cümlesi, terk edişini haklı göstermek için miydi acaba? Belki de “Seni unuttum çoktan” diyebilmenin bahanesiydi. Deseydim ki, “Görebilseydi hâlimi, inanır mıydı o vakit meftun dostluğuma.” İnanır mıydı? Ne dersiniz, inanır mıydı güvercinler? Şimdi sen kuş dilini anadilim gibi konuşabildiğimi düşüneceksin. Ama öyle değilim.
Ama bildiğim bir şey var ki; yarın ayrılık çanları çalacak! Yerçekimine yenik düşen zamanla birlikte, hercai dostun kendi yoluna devam etmesi gerekecek. Ben mi? Ben de hatıra olsun diye bir şiir bırakacağım şuracığa. Şimdi sen, şair olduğumu düşüneceksin. Ama öyle değilim.
Meğerki ne çok farklıymışız ne çok!
Ben umuda sarılırken o hüznü düşürmezmiş dilinden.
Ben sabahı beklerken o geceyle kaybolurmuş derinden.
Ben hangi neşeye tutunsam diye düşünürken,
O hangi ağıtı yaksam diye demlenirmiş inceden.
Çok farklıymışız çok!..
Tüm özlemleri bir kenara bırakıp gidecek kadar…
Bir haftadır bu mısraları tekrarlayarak kırgın zihnimi avutmaya çabalayan bir meçhulüm, o kadar…
duygularını ne de güzel ifade etmişsin. Yüreğime dokundun. Hayatın ta kendisi de bu farklılıklar değil mi güzel arkadaşım. Kalemine sağlık.
Duygularını çok güzel ifade etmişsin. Hayatın acı ama gerçekleri .Yüreğine , emeğine sağlık , Kutluyorum mahir kalemini sevgiler.