Herkese merhabalar. Ben Sosyal Hizmet Uzmanı (bizler Sosyal Çalışmacı unvanı ile de tanımlanıyoruz), koçluğu devlet nezdinde sınanmış MYK belgeli bir Aile Danışmanıyım. Bu ay sizlerle paylaşmak istediğim konu an’da kalmak. Diğer tüm yazılarım için de sayfama girip okuyup yorum yapabilir, öğrenmeyi seçtiğiniz ve bir sonraki yazılarımda okumayı seçtiğiniz konular var ise önerilerinizi yorum kısmına yazarak bana ulaştırabilirsiniz.
Neden an’da kalmak yazısı yazmayı seçtim?
Herkesin ağzına pelesenk olmuş bu tabiri gerek yaptığım sosyal çalışmalarda, gerek açtığım aile dizimlerinde, gerek konstelasyonlar ve grup modül çalışmalarında o kadar çok duyuyorum ki. Bilen bilmeyen kişilerin birbirlerine ‘Ay sen anda kalmalısın’ sözü atasözü olma yolunda yürüyor diyebilirim. Sorduğum zaman ‘Bu anda kalmak nedir?’ diye ise geçerli bir cevap alamadığım çok oluyor. Bu nedenle her ne kadar bunlarla ilgili eğitimler açıyor olsam da bu konuyu bir de yazmayı seçtim.
Tanımı ile başlamayı seçiyorum. Çünkü altı boşaltılan bu cümle pek de öyle herkesin birbirine kullanacağı yönde bir cümle değil. An’da kalmak, modern yaşam içerisinde, değişen ve dönüşen dünya düzeni içinde farklılaşan tempo ve eklektikleşen (farklı düşüncelerin en yararlı olanlarını alabilme) koşullar arasında içsel denge kurabilme becerisidir. Bunun için zihinsel odaklanma çok önemlidir. Stres ile baş edebilme stratejileri, yaşamı kontrol edebilmenin sunduğu hazzı sağlıklı olarak yönetebilmektir. Yaşamın sunduğu andaki değeri tam olarak değerlendirebilme ve deneyimlemedir.
Bu becerileri tam ve bütün olarak yaşayan bireyler hem kişisel gelişimine hem de içsel huzura erişmiş olur. Yani bu bireyler için anda kalan bireyler diyebiliriz. Geçmişi ile barışmış, geleceği ile kucaklaşmış bireyler. Ah ne de hoş bir cümle oldu. Yaptığım çalışmalarda böyle bir bireye rastlama sıklığım 250 görüşmede 1 diyebilirim (çokça kişisel gelişim, çokça eğitimler ile ki bunların hiç işe yaramadığını gördüğüm, tanık olduğum da onlarca kişi tanıdım. Demem o ki eğitim almakla da biten bir süreç değil). Türkiye istatistiklerine bakarsak (TÜİK) %25,4 depresyon ve %25,6 oranında da anksiyete sorunu olan bir milletiz. Avrupa’da ise 1. sıradayız. Tüm dünyada ise 6. sıradayız. 21. yüzyılda şöyle bir ilginç bakış açısı oluştu: gerçekliği yok saymak gibi ancak bilim bize bunu sunuyor. Yadsınamaz sayılar ile. Şöyle bir bakarsak, o sevgi dolu ‘Ya sen anda kal artık, bırak geçmişi’ demeniz karşınızdaki kişiyi rahatlatmıyor; tam tersi bu çok anlamlı ve bütünsel olarak ele alınması gereken olguyu hiçleştiriyor. Tanımı dönüp tekrar okuyun lütfen. Anda kalmak, bireyin biopsikososyal bir bütünlük kurma hali demek istediğimi anlayacaksınız. Bu saç ayaklarından birinin dengede olmaması pek de anda kalmayı mümkün kılmıyor, öyle değil mi?
Anda kalma becerisine sahip olmak için birçok yapılması gerekenler var. Öncelikle bunları öğrenmek ve de içselleştirip bir davranış biçimi haline getirebilmek. Bunlar neler ve nasıl bu beceriyi davranış haline getirebiliriz? Bir sonraki yazımı anda kalma becerileri ve teknikleri olarak yazmayı planlıyorum. Öncelikle anda kalmanın ne olduğunu bilmek çok önemli. Bu yazıda anda kalmanın basit bir cümle dışında ne anlama geldiğini anlatmak benim için önemli. Neden önemli? Özellikle ne yaşadığını bilinmeyen bir kişiye bu kocaman cümleyi kurarken ona yaradan çok zarar verme potansiyelinin olması. Her birey bunları öğrenecek sistemler içerisinde büyümemiş olabilir. Sonuçta her birey kendine has bir dünya, tıpkı parmak izi gibi. Yaşadığımız sosyokültür, yaşadığımız coğrafya, yine etnik kökenlerimiz, fiziksel şartlar, maddi ve manevi kaynaklar, kolektif bilinç ve de sayabileceğim çok daha fazla bileşenler hem bizleri bireysel hem de toplumsal olarak hem aynı hem de çok farklı etkileyebiliyor. Kontrol edilemeyen sistemler ile kişiler gelecek kaygısına girebiliyor (devletçe alınan kararlar, zamlar, enflasyon, bunların dışında hastalıklar, yaşanan doğa felaketleri ve hayatın getireceği sayısız olumsuz durumlar). Ya da geçmişindeki yaralar (travma) onu çıkmaz bir sokağa itiyor. Ya da sekonder (ikincil) kazançlar sağlıyor.
Yani sevgili okurlarım, anda kalmak öyle birine söylediğimiz zaman pek de o kişinin anında yapabileceği bir şey değil. Bunun için her daim bir hedef, istek durumu olmalı ve de bir destek alınmalı. Bizim ülkemizde neredeyse her insan biraz psikolog, biraz sosyolog, biraz doktor, biraz biraz biraz diye çok şey sıralayabilirim ancak kendi ayakkabılarınız ile o kişiye bakıyor olabilirsiniz. Bu şu demek: kendi yaşadıklarınızla karşınızdakine yaklaşmanız ki o kişi siz değilsiniz ve de ‘ben şöyle yaptım, ben böyle yaptım, anda yaşıyorum’ sadece kendinizi tatmin ediyorsunuz emin olun. Ki bu da çok uzun bir konu, belki bunu da ilerleyen yazılarımda yazarım. Altını bu kadar boşaltmayalım.
Delphi Tapınağı kapısı yazısı ile yazımı sonlandırmak istiyorum.
Kendini bil…
Önümüzdeki ay görüşmek üzere. Saygılar.
Yeşim hocam her zaman ki gibi,kendinize has alatiminizla harika bir yazı yazmışsınız.Gercekten,anda kalma ,akısta olma vb.cümleler sikça duyar olduk .Yazdığınız gibi bu okadar kolay olmuyor,her zamanda anda kalınamıyor.Bence önemli olan olabildiğince anda kalmayı başarabilmek için çabalamak.Bir daha ki yazınızı sabırsızlıkla bekliyorum👏🥰
Haklısınız 👍🏼 son kışıma tamamen katılıyorum
Haklısınız 👍🏼 son kışıma tamamen katılıyorum
Fakat anda kal lafınıda anlamınıda bilmiyorum bana da söylendi bu kelime ama bilmiyorum 🤷🏻♀️ anlamını
İnternetim düşerse ne anda nede alanda kalabiliyorum 😂😂