Anksiyetenin (kaygı-bunaltı) bütün özelliklerini içeren tam bir tanımını vermek oldukça güç olmakla birlikte aslında herkes anksiyete adını verdiğimiz duyguyu tanır.
Anksiyete denilen duyguyu çeşitli yaşantılar esnasında yaşamamış insan yoktur, bazen bir sınav öncesinde, gece geç bir saatte kapı çalındığında, bir patlamayla uyandığında ya da buna benzer başka durumlarda. Bu duyguyu hemen herkes hayatının belli zamanlarında yaşamakla birlikte aşırı sersemlik, noktacıklar, benekler görme, bulanık görme, uyuşma, seyirme, kaslarda gerginlik, çarpıntı, kalp atışlarında hızlanma, boğulma ve soluğun kesilmesi derecesine uzanabilen nefes darlığı gibi duyumların da anksiyetenin bir parçası olduğunu çoğu kimse bilmez. Bu nedenle de bu bedensel duyumlar ortaya çıktığında kişi neden olduğunu anlayamaz ve o anda önemli bir bedensel hastalığı olabileceğini düşündüğü için sıkıntısı panik derecesine ulaşabilir.
Anksiyete tehdit veya tehlikeye karşı bir tepkidir. Bilimsel olarak kısa dönemli anksiyete tepkisine kaçma-savaşma tepkisi adı verilir. Böyle adlandırılır çünkü anksiyetede ortaya çıkan bütün psikolojik ve bedensel değişiklikler tehlikeyle ya savaşmaya ya da tehlikeden kaçmaya dönüktürler. Bunun nedeni anksiyetenin temel amacının organizmayı korumak olmasıdır.
ANKSİYETE BELİRTİLERİ NELERDİR?
Anksiyete yani kaygı bozukluğu belirtileri şunlardır;
- Öz güvensiz ve değersiz olduğunu düşünmek,
- Başkaları ile konuşmanın zor olduğuna inanmak,
- Toplum içinde konuşmaktan ve yemek yemekten çekinmek,
- Gergin, kaygılı, sıkıntılı ve tanımlanamayacak şekilde tuhaf hissetmek,
- İnsanların sözleri ile zihnini meşgul etmek,
- Çevreden kopmak, kaçmak istemek,
- Kas ağrısı çekmek,
- Hızlı nefes alıp vermek,
- Çabuk gerilmek,
- Titremeye, sallanmaya başlamak,
- Umutsuz hissetmek,
- Devamlı ağlamak istemek,
- Konsantre olamamak,
- Çabuk yorulmak,
- Uykusuzluk çekmek,
- Hatırlamakta zorlanmak,
- Üzüntülü durumlara yoğunlaşmak.
Bir sonraki yazımda görüşmek üzere. Sağlıklı, mutlu günler dilerim.