“Alıverin feracemi annecim diksin,
O gıymatlı İsmail’e kendisi gitsin.
Arda boylarına ben kendim gittim,
Dalgalar vurdukça can teslim ettim”
Galiba artık büyüklerimizin radyosunda ya da eski kokan bir dolmuş yolculuğunda denk geldikçe dinliyoruz türküleri…
Bazen ses veriyoruz bazen de kulaklığımızı takıp modern müziğin kucağına saklanıyoruz. Bilmiyoruz türkülerimizin ardındaki o yürek burkan hikayeleri. Sözlerin kokusu sinmiş o yaşanmışlıkları bilmeden geçip gidiyoruz.
Değer bilmiyoruz her şeyden öte. O kadar kolay seviyor ve elde ediyoruz ki bu sevgiyi gerçek sanıyoruz. Sizi bilmem ama bence gerçek sevgi türkülerde mahsur kaldı. Seviyorum demeyin sakın! Çünkü sevgi uğruna Recep ile Halime’nin nasıl da canlarından vazgeçtiğini bir bilsek utanırdık seviyorum demeye.
Hadi şimdi “Arda Boyları” türküsüne konu olan Recep ile Halime’nin çaresizlik içinde çırpındıkları aşk hikayesine beraber bakalım.
Recep ve Halime; onlar sadece mutluluğun arayan iki aşık gençtir. Türkülere konu olan bu aşk hikayesi Trakya, Rumeli bölgesinde çok bilinen bir hikâyedir ve nice sanatçılar bu hikayeye eşsiz yorumları ile hayat vermiştir.
“Recep fakir bir köy gencidir. Bir gün cebindeki üç kuruşa bakmadan, sadece kalbinin sesini dinler ve deliler gibi aşık olduğu Halime’ye açar kalbini. Ne şanslıdır ki Halime de Receb’e sevdalıdır ve o gün dillere destan olacak bir aşkın filizleri atılır. Aşkları birbirinde karşılık bulan Halime ve Recep ailelerine durumu anlatır ama ne yazık ki Halime’nin annesi kesin kez kızını fakir bir gence vermeye karşıdır. Annesi sürekli Halime’ye baskı yapar ama Halime’nin inadı ile başa çıkamaz ve sadece nişan takmaya mecburen razı olur. Ve iki aşık nişanlanırlar.
Ama bu aşka tek engel anne değildir. Bir ömür boyu ayrılmamak üzere birbirlerine söz veren, artık iki nişanlı olan Recep ve Halime’nin huzurlarını köy ağasının oğlu İsmail bozmaya başlar. İsmail de Halime’ye âşık olmuştur ve ona sahip olabilmek için türlü yollara başvurmaktadır. İsmail zenginliğinin verdiği cesaretle Halime’nin annesine niyetini açıklar, o da İsmail’in elinde bulundurduğu mal varlığına aldanarak işbirliği yapar. Tüm köye nişanın bozulduğunu ve İsmail ve Halime’nin evleneceği haberini yayarlar. Sevdiğine bir başkasının talip olmasına dayanamayan Recep, öfkeyle ağanın kapısına dayanır. Ancak ağa güçlüdür, kendisine karşı çıkan Recep’i ağır bir şekilde cezalandırır. Recep daha fazla dayanamaz bu duruma ve dağa kaçar.
Uğradığı zulme dayanamayarak dağa kaçan Recep’in yokluğunda, Halime’nin annesi ve Ağa’nın oğlu Halime’yi evlilik için ikna etmeye çalışırlar. Recep’in bir başka sevdiği olduğunu söylerler ve ona kaçtığı söylentilerini tüm köye yayarlar. Böylece annenin de baskısı sonucu düğün hazırlıkları başlar. Ama zavallı Halime’nin aklı hala Recep’tedir.” (Nurten Bengi Aksoy / Öğrenince Daha da Anlamlanan Hüzünlü Öyküleriyle 10 Türkümüz)
“Alıverin feracemi annecim diksin
O gıymatlı İsmail’e kendisi gitsin.”
Recep’ten bir türlü haber alamaz Halime, geceler boyu ağlayarak geçirir günlerini. Her gün pencere başlarında bekler. Bir gün Recep gelir de onu buralardan götürür diye umut eder. Ama günler gelir geçer Recep bir türlü gelmez. İçten içe öfkelenir ona. Nasıl olur da sevdası uğruna nice sözler veren adam, onu yarı yolda bırakır. Hem de bir başka kadın için. Zavallı Halime nereden bilsin işin aslını? Recep kaçtığı o dağ başında Halime’yi kurtarmak için planlar yapar. Ve o gün gelir çatar.
Halime ile İsmail´in kınasının yakılacağı gece, Recep ve arkadaşı köyü basar. Ağanın adamları ile çatışmaya girer. Başarılı olmazlar ve sevdalısını kaçıramaz. Tekrar dağlara çekilirler. Bu sefer ağa oğlu tekrar bir dedi kodu yayar ve der ki Recep köyü bastığı gün ki çatışmada vuruldu ve öldürüldü. Halime sabaha kadar ağlar. Sabah erkenden gelinliği ile beraber Arda boyuna gider. Gelinliği ile birlikte kendini Arda nehrinin soğuk sularına atıp intihar eder. Köylüler gelinliği bulurlar Arda boyunda. Recep olayı öğrenir. Recep sevdiğine bu dünyada kavuşmadığı için o da Arda nehrine Halime´nin kendini atığı yere gelir ve o da kendini Arda nehrinin soğuk sularına atar. O da boğulur. Bu dünyada sevdiğine kavuşmayan Recep artık ahrette Halime´sine kavuşur. Halime ile Recep´in dillere destan aşkları;
“Arda boylarına ben kendim gittim, dalgalar vurdukça can teslim ettim” dizelerini barındıran Arda boyları türküsü böylece dilden dile dolaşır. Halime ile Recep´in bu acıklı aşkları köydeki genç kız ve erkekler tarafından türkü olarak yakılır. Profesyonel anlamda seslendiren ve bu hikâyenin klibini çeken Şukriye Tutkun olmuştur. Şimdi sizi hikayesi can yakan türkünün sözleri ile baş başa bırakıyorum.
Arda Boyları Sözleri
Arda boylarında kırmızı erik,
Halime’nin ardında on yedi belik,
Ah annecim ah annecim yaktın ya beni,
Bu genç yaşta denizlere attın ya beni.
Alıverin feracemi annecim diksin.
O gıymatlı İsmail’e kendisi gitsin.
Uyan uyan Ereceb’im senin olayım,
Ardalar aldı ya nerde bulayım?
Arda Boylarına ben kendim gittim.
Dalgalar vurdukça can teslim ettim.
Ah annecim ah annecim yaktın ya beni,
Bu genç yaşta denizlere attın ya beni.
Yalnız türkünün sözlerine göre sanki Recep önce can teslim etmiş gibi; Uyan uyan Erecebim senin olayım diyor kız.
Merhaba önce yorumunu geç farkettigim için özür dilerim. İlk Recep ölmüyor kıza öldü diye yalan söylüyorlar. O nedenle uyan diyor.
İnsanın bu olaya hüngur hüngur ağlaması geliyor
😢