Aşk Üzerine

Esra Algan 38 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Aşk kendi benliğinin idrakinde, âşık olunan varlığı içselleştirerek yeni, soyut ve saf bir benliğe bürünmektir. Onun varlığı ya da yokluğuna bağlı olmaksızın derin hisler besleyebilmektir. Beklentisiz, hesapsız, çıkarsız…

Yanınızda olup olmaması eksiltmez ya da fazlalaştırmaz hiçbir şeyi. Bağlamaz, sorumlu tutmaz kimseyi. Sahip olmayı, hükmetmeyi, fethetmeyi gerektirmez. Sizinle mutlu da olmayabilir, önemli olan sizinle olması değil, mutlu olmasıdır.

Kimi zaman kalbiniz acır, yerini sık sık hatırlatır da yine de şikâyet etmezsiniz. Acıyı da seversiniz onu hissettirdiği için. Ne yaparsa yapsın ne söylerse söylesin ona kızamazsınız, kıyamazsınız. Çünkü benliğinizden sıyrılıp yeni bir benliğe bürünmüşsünüzdür bir kere. Başka kişilerle mutlu olması belki kırar sizi ama onun mutluluğu sizin mutluluğunuz olur.

İlahi aşka ondan yol alarak ulaşırsınız. Onunla birlikte tüm evreni, insanları, doğayı ve canlıları sevmeye başlarsınız. Aşk bedenden çıkmıştır bir kere ve yürek kazanında kavrulur belki de bir ömür boyunca…

Aşk, bir kimseye ya da bir şeye karşı duyulan aşırı bağlılık değildir. Bağlılıkla tanımlanacak kadar basit bir eylem değildir çünkü. Kalpteki bağımlılığın uhrevi bir boyutta saf bir kimliğe bürünmesidir.

“Aşk yer yerinden oynasa da yâri yürekteki yerinden oynatmamaktır.” demiş aşktan yanan bir büyüğümüz. Onun size ne yaptığı, nasıl davrandığı, kimin ne dediği, onun ne yaşadığı ya da ona bağlı gelişen hiçbir şeyi umursamadan ona sadece o olduğu için âşık olursunuz. Kalbinizdeki yeri sarsılmaz asla.

Aşkın yan etkileri de vardır. Hayatınızda yolunda gitmeyen şeyler varsa kafanıza takmazsınız, dünya yansa umurunuzda olmaz.

Aşk, bir kere hayatımıza girmişse odak noktası olmayı başarır ve kendimizdeki o başkalaşımı tüm hücrelerimizde hissetmeye başlarız.

Aşk ile sevgi arasındaki en büyük fark, aşkın her daim bir mantık temeline oturmamasıdır ve hiç beklemediğiniz anda kapınızı çalmasıdır. Ne, “Dur,” diyebilirsiniz ne de karşı çıkabilirsiniz. Davetsiz misafir gibidir, “Git,” diyemezsiniz.

Âşık olmak bir kayıp değil kazançtır. Onu bulamasanız da onun vasıtasıyla kendinizi bulursunuz. Belki acı çeker yanarsınız gecelerce, onu görünce küllerinizden doğarsınız ona defalarca. Kendi olmaktan vazgeçer, biz olma yolunda adım atar, o olması için dualar edersiniz.

Aşkın yaşla bir ilgisi yoktur. Her yaşta ve her yaştan birine âşık olabilirsiniz. Karşılık bulup bulmayacağıyla ilgilenmeyip sizde uyandırdığı hislere odaklanırsınız.

Gerçek aşkı bulduğunuzu, şimdiye kadar anlatılanları eğer hayatta bir kere dahi hissetmişseniz anlarsınız.

Aşk, benliği ikinci plana atan bir olgudur ancak bundan âşık olan hiç şikâyet etmez. “Kapına geldim. Ve ben, ben olmaktan vazgeçtim. Sen yeter ki ‘Kim o?’ de. Kim olmamı istiyorsan, o olmaya geldim.” diyerek benliğin ikinci planda kaldığını Mevlâna bu dizeleriyle anlatmıştır.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Esra Algan
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version