Asrın Felaketi

Arzu Sunar Özcan 466 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Bu ay “Asrın Felaketi” olarak adlandırılan toplamda ölümlü ya da ölümsüz on bir ilimizi etkileyen dehşet içinde bir güne uyandığımız depremin birinci yılı. Haber kanalları, sosyal medya, televizyon programları, depremde yaşadıkları acıları, kayıpları anlatan depremzede vatandaşlarımızla dolu. Hangisini dinleseniz, ıstırap, hangisine kulak kabartsanız gözyaşı. İnsanız hepimiz. Ağlamadan, yüreğimiz sızlamadan dinleyemiyoruz hiçbirini. Onlarla birlikte ana dönüyor, sanki yeniden yeniden sallanıyoruz başka şehirlerde yaşayıp sağlam binalarımızda otururken. Ve her birimiz nerede olduğumuz önemli olmaksızın doğal afetlere tanık olmadan, onları evimizde, iş yerimizde, sokakta yaşamadan bir ömür geçirmeyi diliyoruz. Dualarımız gökyüzünü buluyor ve binlerce insanın duasını karışıp Hakk’ın kapısına ulaşıyor. Sessizce aminler denildikten sonra, sır kapısı açılıyor ve dualar sırayla içeri giriyor.

Hakk duamızı kabul etmiş midir, bir daha doğal afetler yaşar mıyız bilemem, ama ister afetzede olalım ister olmayalım, insan olarak yükümlülüklerimizin olduğu bir gerçek. Çoğu kimse sorumluların peşine düşüp cezalandıracak birileri ararken çoğu kimse de bir gecede evini, malını, hatta aile bireylerini kaybetmiş insanlara nasıl yardım edebileceğini düşünüp çırpındı onlar için.

Yirmi dört saat dolmadan yardım tırları yola çıktı başka başka memleketlerden. İnsanlar otobüslere akın edip deprem bölgesine koştu. Pek çok ülke yardım uçaklarını kaldırdı ulusal hava alanlarından. Kimini de yardım isteyen ihtiyaç sahipleri buldu.

Aslında gelmek istediğim konu, tam da bu. Akınızda depremzede bir aileye yardım etmek yokken bir telefon alsanız, karşınızda hiç tanımadığınız bir ses size depremzede olduğunu söylese ve yardım istese ne yapardınız? Küçük bir parantez açmak lazım tabii. Siz çok ünlü bir oyuncusunuz ve telefonunuzu alelade kimse bilmez. Bilenler birinci derece yakınlarınız, birkaç arkadaşınız ve menajerinizdir. Peki, bu yardım çığlığının size ulaşmasına vesile olan nedir?

Oyuncu A. B. C. film galasından çıkıp evine döndüğünün ertesi günü bir telefon alır. Telefon eden kişi ona kaybettiği cüzdanını vermek istediğini söyler. Oyuncu cüzdanını bir gün önce yolda düşürmüştür. Bulan kişi ise onu web sitesine kayıtlı cep telefonundan ulaşmıştır.

Buluşurlar ve oyuncu, yardımsever M.’ye bunun karşılığı olarak hediye vermek ister. M. teşekkür eder ve bunun bir insanlık vazifesi olduğunu söyleyerek herhangi bir hediye talebinde bulunmaz. Oyuncu bunun üzerine ona, M. ve akrabalarının hayatını değiştirecek o sihirli cümleyi kurar.

“Bir ihtiyacın olursa beni aramaktan çekinme.”

M. Adıyaman’da 6 Şubat sabahı yüz binlerce insan gibi büyük bir sarsıntıyla uyandı. Kimileri aynı anda hayatını kaybetti. Kimileri yakınlarını, kimileri evlerini. Pek çok akrabasıyla hiçbir şeysiz ortada kalan M. kendisine on gün önce yardım teklif eden oyuncuyu aradı hemen. Ona çok zor durumda olduklarını anlattı. Oyuncu tereddütsüz M.’nin hayatta kalan çoluk çocuk, genç yaşlı yaklaşık yirmi akrabasını İstanbul’a çağırdı.

Varlıklı bir iş adamının Suadiye’de boş bir köşkü vardı. Ünlü oyuncu ve başka yardımseverler o evi kısa sürede onarıp içine gerekli eşyaları döşeyip kullanılabilir hale getirdi. Yaklaşık bir yıldır o ev depremzede aileleri ağırlıyor.

Aslında bu, ülke olarak pek çoğumuzun yaptığı bir davranış. Herkes yardım elini uzattı ihtiyacı olanlara. Ama beni derinden etkileyen şey, genç oyuncunun,

“M. telefon numaramı web sitesinden bulup bana ulaşmış. Orada benim numaramın olmaması gerekiyordu. Sayfayı hazırlayan kişi bir hata yapmış. Ama M.’nin beni araması tesadüf değildi. Benim ona yardım etmem gerekiyordu,” duyarlılığında olması. Üstelik onlarca yardıma rağmen bunun bir ekip işi olduğunu söyleyerek ismini gizli tutmayı tercih etmesi ve mütevazılığını koruması.

Bu hikâyeyi ekranda dinledikten sonra dedim ki içimden,

“İyi insanlar var ve dünya bu iyi inanların yüzü suyu hürmetine dönüyor.” Yalnızca o ünlü oyuncu değil, onun nezdinde toplum içindeki yerine, konumuna bakmaksızın herkesin yalnızca insan olarak ve karşılığını Allah’tan bekleyerek yaptığı yardımların kabul görmesi ve insan olduğumuzu hatırlamak için böyle sınavlardan geçmek zorunda olmadığımız bir dünyada yaşama dileği.

Kalın sağlıcakla…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version