Süper lig… Adı gibi, süper mi acaba? Hele hele 2022/2023 sezonunda İstanbul takımlarının işgal(!) ettiği şu bizim lig…
Türkiye Süper Ligi demeye dilim varmazken, belediyelerin desteklemesi ile bu günlere gelindiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
İBB’nin başlattığı, Başakşehir’in büyüttüğü çıta, sadece futbol branşı ile yükseliyor. E tabi kim ne yapsın amatör branşlar kandırmacası diğer spor dallarını?
Hem pastanın en büyük, 4/3’ü futbola ayrılmışken kim ne yapsın ufak tefek gelirleri olup, toplumun ilgi ve sevgisini fazla cezbetmeyen branşları.
Durum böyle olunca da spor adamlarından daha çok iş insanlarının ilgi odağı oluyor futbol.. E tabi sponsor firmalar da birtakım hesaplar yapmaktan geri kalmıyorlar.
İyi güzel de, bir sponsor çıkıp da şart koşmuyor; Desteğim, sadece futbol altyapısına… diye.
Sahi merak edemeden de edemiyorum..! Bir gün böyle bir sponsor çıkar mı diye.
Sorsan hemen hepsi Türk sporuna, dolayısı ile futboluna hizmet için yanıp tutuşuyorlar..!! Verdikleri desteğin sadece %25’i ile çok büyük işler yapmış olurlar inanıyorum.
Bunları neden yazıyorum biliyor musunuz? Batırılan kulüpleri, alıp sattıklarından çok, yetiştirip sattıkları yetenekler kurtaracak belki de.
İki üç sezondan bu yana Avrupa ya yelken açan gencecik yeteneklerimiz var; Emirhan, Ahmet Can gibi… Bir de Arda Güler var oynaması için adeta can attığımız, ama her hocanın, onu koruma(!) uğruna, bir tadımlık(!) sahada tutmalarına…
Kerem,Yunus, Barcelona’ya giden Emre Demir… Avrupa keşfetti bile bizdeki madeni(!) ama bizim kulüp yöneticilerimiz onlara her anlamda cimri davranmaya devam ediyorlar.
Ne zaman ki, transfer gündeme geldiğinde, verdikleri ücreti az biraz yükseltir gibi yapıp aklını çelmeye, bonservis bedeli ve süresini uzatmaya kadar giden kurnazlıklar yaparken… O gençler, 80-90’ların gençleri değil.. O yıllarda kalan zihniyet maalesef kendileri.. Trilyon borç olmasına rağmen her yıl onlarca yabancı oyuncuya milyon avroları saçmaya devam ederken bile ellerindeki madeni görmüyor, görmedikleri için de işlemeyi akıl edemiyorlar.
Diyelim ki ,bu konuya baş koydular, sadece oyuncuya emek vermekle başarılamayacağını, sadece sırtına forma verip sahaya çıkarmakla başarılamayacağını da bilmeliler.. Çocukların ailelerini de yetiştirip bilgilendirmeliler..!!
Bunu neden mi yazıyorum; Altyapı ile ilgili yaptığım TV programlarım esnasında konuğum olan onlarca teknik adam ve sporcu, akademisyenin dikkat çektiği nokta; Türkiye’nin en önemli altyapı kulübü İzmir Altınordu’nun Futbol Akademisi sahibi ve kulüp başkanı, sayın Seyit Mehmet ÖZKAN’ın en çok dert yandığı konu futbolcu ailelerinin, aç gözlülüğü ve sabırsız oluşları idi.
Eğitimlerinden, beslenmelerine, yatmalarından, seyahatlerine, futbolcu olarak yetiştirilmelerinden sosyal hayatlarına dair her şeyi sunduğu, çocuklarının, az biraz göze battıklarını gören aileler, çocuğun üzerinden hemen para kazanma sevdası ile, kendisinin kapısını aşındırmaları, akademinin verdiği emeğe saygısızlık.
Elbette bu emeği veren kulübün tasarruf değerini de bu velilere en güzel şekilde anlatmak, onları da eğitmek gerekli…
Emeğe saygı. Geleceğe güvenle bakmak için..
Her alanda kalkınma, ilerleme toplumun ruh, düşünce, ideal birlikteliğiyle olur. Son yıllarda spor ana geçim kaynağı olunca aileler çocuklarını oraya yönlendirmeye başladılar. Elbette futbolun gösterişli olması tercih nedeni oldu. Konuyu güzel anlatmışsın. Tebrikler.
Maalesef saygıdeğer üstadım, en konforlu geçim kaynağına aday bir meslek, en önemlisi de birçok şey kişinin insiyatifinde ..
Futbolda da egitim çıtası yükseliyor..en azından bu sosyal kazanç.
İlgine çok teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum.