Ayna Olmak

Hülya Koç 587 Görüntüleme Yorum ekle
2 Dak. Okuma

Kayda değer nitelikte ruhun susuzluğunu gideren türden anlam arayanların ya da işte buldum diyenlerin veyahut her yeni gün hayatına bir çok anı ekleyenlerin olduğu, telaşlı koşturmaların toplamından oluşan bir hayat tezahür eder, her birimiz için seçilen o aynalarda. Kimi kendini görür, kimi bir başkasını belki bir seraptır, kim bilir belki bir sanrı. İlla ki bir şeyler bulur o aynada, doğuştan renklere kör bir âmanın seslerde bulduğu o tını kadar ahenkli şeyler. Tıpkı Muhammed Ali’nin kaybolan bisikletini ararken kendini bulması gibi ve Dostoyevski’nin ilk romanında onu hiç tanımayanların yaptığı yorumlardır, “Bu kitabın etkisinden çıkamıyorum.” cümlesi yön verir hayatlarına. O andan itibaren yeni bir kalemin doğuşuna şahitlik eden insanlar kendilerini bir anda şanslı ilan ederler. Belki de Dostoyevski kadar şaşkındır gizlenen kelamlar. Edebiyat ve felsefe ne kadar iki ayrı kulvarda gibi görünse de iç içe girmiş birbirini tamamlayan alanlardır. Bir edebiyatçının romanında, felsefeyi andıran derinlikte cümleler bulmanız ve sizi uçsuz bucaksız düşüncelerle baş başa bırakması kadar kaçınılmazdır. Tam tersini düşündüğümüz zaman ise bir felsefecinin kaleme aldığı eserlerde edebiyatın ifade gücünü yok sayamazsınız.

Doğum ve ölüm çizgisinden ibaret olduğunu sandığımız hayatlar bir gün bizim olmadığımızda ve artık hiç olmayacağımız o andan itibaren bir ayna bir ışık hükmündedir, aynı yolu yürümek isteyenler için adeta bir aydınlık bir meşale görevi görür.

İnsanın sonsuzluğu istemesi gibi arz talep ikilisini andıran ve hep var olması için kapı aralayan, geçmeyen o gelecek hikayesi. Her birimizin geride bıraktığı, yaşadığı hayat…

Aslında insan içinde bir yerlerde ölümsüzlüğü isterken, farkında olmadan unutulmayacak geçmiş ve gelecek bırakıyordu ardında. Herkes o kadar şanslı anılmasa da, ölümü öldürenlerin hikayeleri baktığımız o aynalarda nesiller boyunca süregelecektir. Bir nevi gelecek, gidenlerin geride bıraktığı hayatların yeniden tezahürüdür o halde güzel hayatlar bırakmak dileğiyle. Dahası hepimiz yaşam gayesinin, meşale ya da meşgaleden devşirme hikayeler arasında kalınan denizin gelgitlerinde sadece küçük bir kum tanesiydik. Oldukça ihtişamlı, bir o kadar da küçük ve acizdik.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Hülya Koç
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version