‘‘Tek günah, insanın kendi yaptığını kavrayamamasıdır.’’
Çıkış noktamı Tezer Özlü’nün “Yaşamın Ucuna Yolculuk” kitabının bu satırında buluyorum. Yazarın kendi olabilme sınırını aşıp neredeyse Pavese’nin cümlelerinden oluşan bu kitabından etkileniyorum. Kendime hatırlatma zorunluluğu hissettiğim aynadaki olabilme ve bununla barışabilme gerçekliğini Dorian Gray ve Yusuf Aksu karakterleriyle birleştiriyorum ve kendimi Orhan Pamuk’un sözcüklerinde bulduğum Kara Kitap ile bütünleştiriyorum.
Yusuf Aksu karakterinin kendi kontrolünden çıkıp, kendini topluma beğendirme kaygısını derinden hissettiği, gerçekliğini unutup ağdalı cümleleri benliğinden eksik etmediği ve günden güne tükendiği Yalan’ın olay örgüsünün yanı sıra Dorian Gray’in tek gerçek değer atfederek benliğinin merkezine koyduğu güzellik algısı gerçekliğimi sorgulamama neden oluyor. Zihnimi Orhan Pamuk’un ‘‘Hayatımın ilk yarısını bir başkası olmak istediğim için kendim olamadan, ikinci yarısını da kendim olamadığım yıllar için, pişman olduğum için, bir başkası olarak geçirecektim.’’ cümlesiyle meşgulken buluyorum. Bunun kısa süreli bir doğal seleksiyon olduğunu düşünüyorum. Tezer Özlü gibi bende Pavese’nin ‘‘Ama başka bir insan olmak boş bir çaba. İnsan için ilginç olan, o eski kişiliğinin yeni yaşantılara nasıl bir tepki göstereceğidir.’’ cümlesiyle tanık göstermelere bir yenisini ekliyorum.
Gündüzleri kendi düşleri ile var olabilen geceleri ise aynalara doğruları söyleyip bunların doğru olmaya yetmediği gerçeğiyle yüzleşen ve bu nedenle günden güne kıskançlığı artan Dorian Gray’e Tezer Özlü Pavese alıntısıyla şöyle derdi: ‘‘Yaşama sanatı, yalanlara inanmayı bilme sanatıdır. Bunun korkunç yanı, doğrunun ne olduğunu bilmememize karşın, bir yalanın yalan olduğunu hala anlayabiliyor olmamızdır.’’
Bu nedenledir ki su yüzüne çıkan öfkemiz, kıskançlığımız ve yüzleşmekten kaçtığımız siluetimiz aslında değiştiremediğimiz gerçekliğimiz. O görüntüye tek müdahale ise çizgileri belirginleştirebilmek. Biliyorum ki insan o siluetin çizgilerini belirginleştirdikçe başkalarına açıklayacağı hiçbir şeyi kalmıyor ve anlatacak bir şeyi kalmayınca insan kendi olmaya yaklaşıyor.