Babalar ve Evlat

Davut İzol 459 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Babalık öyle bir duygu ki, çocuğunun doğumu itibari ile, içinde büyük heyecan yaşayan çocuğu ile ilgili planlar yapan, çocuğu için düşüncelerle dolu bir yüreğe sahip olan, kendi canını vermeye hazır, çocuğunu kötülüklere karşı kendini siper eden ona gelen bana gelsin diyecek kadar vefalı ve koca yürekli güçtür baba.

Hastalanan yavrusu olduğunda, Allah’tan çocuğunun yaşadığı sağlık sorunu için çokça dua eden ve o daha minik onun yaşayacağı daha uzun hayat ve gideceği uzun yolu olduğunu düşünecek kadar vefalıdır babalar.

Çocuğunun bir tebessüm etmesi küçük bir mimiği yıllarca kafasına kazınarak onu bir prizma gibi kaydeder hiç unutmaz ve dünya malıyla değişmeyecek kadar duyguludur.

Ateşi çıktığında başucunda hiç uyumadan sabahlayan yine babadır. Annesi kızdığında dahi içinde yürek sızısı yaşayan yine babadır. Çocuk bir şey istediğinde onu almak için çaba sarf eden almadan eve gitmeyen yine babadır. Alamadığında da eve geç saatlerde gelen çocuk kendisini görmeden sabahın erken saatlerinde evden çıkıp giden yine babalardır.

Okula başlama senesi yaklaştıkça sanki gurbete gidecekmiş gibi içini korku salan babalara ayrılıkla beraber artık çocuğunun büyüdüğünü gören babaların yaşlandık telaşına düşmesi ve kimseye çaktırmadan saklanarak dökülen gözyaşları, yine yüreği kabaran babaya aittir.

Çocuğunun büyüdüğünü hayal eden baba, başta statta olmak üzere TV karşısında oturup, Fenerin maçını izlerken hem kritik yapan hemde gol olduğunda yüksek sesle komşuların rahatsız olmalarını düşünmeden heyecanla birlikte sevinç naraları attıktan sonra, yaşa Fenerbahçe diyerek slogan atmak. Gol yediğinde isyan edercesine içimize kapanarak saatler geçtikçe gelmeyen gole daha fazla heyecanlanmak ve gidecek olan şampiyonluğa üzülmek ayrı bir tattır baba için oğluyla maç seyretmek.

Ya üniversiteyi kazanıp evden ayrıldığında her gece başına bir şey gelecek korkusu taşıyarak, dualar etmek. Yaşı ilerledikçe değişen kişiliğiyle beraber artık babayı tanımaz halleri. Babayla sık sık tartışarak sanki geçmişte hiç baba oğul veya kız olup, fenerin maçını izlememişler gibi davranışlar ve triplere girmesine ne demeli.

Artık sen ne bilirsin demeler, sen anlamazsın demeler, senin zekân benim konuştuklarımı idrak edecek kapasitede değil demeler, işte baba için sanırım en acısı da bu olmalı.

Birde evlendikten sonra eşim kırılmasın üzülmesin diyerek babaları kapı önüne koyan evlatlar yok mu!

Velhasıl sevgili dostlar yazmakla babaların dramı bitmez. Sonradan ah babam keşke sağ olsun dememek için babanıza saygı duyun ve bir gün öldüklerinde zaten onlardan kurtulacaksınız, bari o güne kadar olan ömürlerinde yanlarında olun ve saygı duyun..
Babalar gününüz kutlu olsun anlaşılmayan ve anlaşılmayı bekleyen babalar.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Davut İzol
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version