Babamı Seviyor muyum?

Ali Eskin 355 Görüntüleme Yorum ekle
4 Dak. Okuma

Bu sene de Babalar Günü geldi geçti ve ne bir Sevgililer Günü kadar ne de Anneler Günü kadar prim yapabildi Babalar Günü. Oldum olası böyledir. Anneler Günü ya da Sevgililer Günü, bu günlere tabi olanların hediyesiz geçirmedikleri günlerdir, ama Babalar Günü’nde çoğu insan babasına bir hediye almayı çok görür. Babadaki soğukkanlılık, ciddiyet, asabiyet… ne olursa olsun bahane, babalar bu konuda dışlanmış kişilerdir arkadaş! Bu bahanelerin ardına gizlenmeye gerek yok. Böyle özellikler babada mevcut olsa bile, bir hediye alınca ısınmayacak kalp, gülümsemeyecek mizaç, yumuşamayacak damar yoktur diye düşünüyorum.

Anneler Günü’nü anlarım. Analar candır. Sevgililer Günü’ne ne demeli? Belki daha üç aylık sevgilisi için birikiminden büyük bir pay harcayıp altın kolye almayı becerebilen delikanlı, babası üç lira isteyince “anca kendime yetiyor baba” diyerek geri çevirebiliyor. Ya da söylene söylene veriyor vereceği parayı -ki bence bu daha beter bir durum-. Tamam, anneler de sevgililer de hediye alsın. Derdim onları hediyesiz ya da sevgisiz bırakmak değil. Benim derdim, babalara hak ettiği sevgiyi vermek neden bu kadar zor? Babalar bu sevgiyi -var ise tabi- nasıl anlayacak? Kız çocukları bir nebze babalarına nazları geçer ve şımararak onları sevdiklerini söyleyebilirler genelde. Ama ya erkek çocukları? Babaları yanaklarından öptüklerinde bile rahatsız olan bu canlılar, başları dara düştüklerinde akıllarına ilk olarak babalarını getirirler ama iş sevgiyi göstermeye geldiğinde kaçacak delik ararlar.

Onları sevdiğini söylediğinde babaların vereceği tepkiden korktukları için mi demiyorlar yoksa kendi verecekleri tepkiden mi korkuyor bu çocuklar? Hem bir baba hem bir oğul olarak söyleyeceğim tek şey sanırım biz kendi tepkimizden korkuyoruz. Anneye seni seviyorum dendiğinde ve aldığınız karşı tepki ya sözlü (ben de seni seviyorum) ya da fiziki tepki (sarılmak) olabilir. Peki ya baba bu sözcüğü sizden duysa ne olurdu? Bunu hiç tecrübe etmediniz, değil mi? Hep kafanızda kurdunuz. Ve yine kuruyorsunuz. Babanız bu söz karşısında kasıntı olurdu. Mimikleri değişir, bazen gülümser, bazen dudaklarını büzer, belki derin derin nefes alıp verirdi. Adam da haklı, daha önce yaşamadığı bir duyguyla karşı karşıya kalan herkes aynı tepkileri göstermez miydi? Siz mi? Siz ise kesin ağlardınız. Babanızla kafa kafaya verip ağlamaktan korkuyorsunuz, değil mi?

Anneler çocukları 9 ay karnında taşıyıp sonrasında aylarca yüklerini çektikleri için kutsallar. Çok zor bir iş annelik. Ya babalık? Kimi baba kilometrelerce uzakta, gurbette geçiriyor günlerini çocuklarına hasret büyüterek. Kimi baba her gün azar yiyor patronundan ama çocuklarının geçimi için katlanıyor. Çoğu baba sevmediği işte sırf ailesine bakabilmek için çalışıyor. Onca çalışmaya rağmen maddi sıkıntı hiç yakasını bırakmıyor. Her gün stres yaşayıp eve gelince yine annenin bağırış çağışıyla karşılaşan babanın birazcık dinlenmek için uzanması göze batar ve huzur aradığı evde bir gram huzur bulamadan yine stres dolu işine gider ertesi sabah. Elleri çatlar, beli sakatlanır, gözleri körelir, ciğerleri paslanır… ama yine de yaranamaz ve aradığı, istediği sevgi sözcüğünü alamaz sevdiklerinden. Bu sadece çocuklar değil, anne de vermez ona ama konumuz o değil. Konumuz oğlu olabilmek, kızı olabilmek bir babanın. Ne kadar önemli ve değerli bir birey olduğunu ona hissettirebilmek.

Zor olmamalı bu iki kelimelik cümleyi kurmak. Seni seviyorum. Seni seviyorum baba! İnanın ben bu kelimeyi neredeyse her gün kuruyorum. Peki babam benden bu kelimeyi kaç kere duydu? Hiç…

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Ali Eskin
Bağlantılar:
Yazar
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version