Bağımlılık Nedir?

Betül Tuncer 624 Görüntüleme Yorum ekle
3 Dak. Okuma

Öncelikle bilinmelidir ki bağımlılık ne bir seçim ne de bir ahlaki hatadır. Bazı tıbbi tanımlamalara göre bağımlılık genetik bir yatkınlıktan kaynaklanan yetersiz beyin fonksiyonlarıyla ilgili olarak bahsedilse de bu tanım biraz eksik kalıyor. Bağımlılığın farklı objelerle olan sağlıksız geliştirilen ilişki olduğu bilinmektedir. Herhangi bir şeye karşı fazla meyilli olma durumunun günlük dilde bile bağımlılık olarak ifade edilmesi çok rastlanan bir yakarıştır. Aslında bir bakıma bağımlılığın kompülsif madde kullanımı (dürtüler sebebiyle bir davranışı devamlı yapmak) gibi bir tanımı da resmi olarak yapılmaktadır. Çünkü aslında bağımlı kişi içinde bulunduğu halin kendisine verdiği zararı görebilir, bırakmak isteyebilir fakat hissettiği zorlantı sebebiyle yine de devam eder. Bu sebeple bu durum, bağımlılık yapan maddeyi kullanma sıklığıyla alakalı değil de onunla kurulan ilişkiyle alakalıdır.

Bir objeyle olan ilişkinin bağımlılık olarak değerlendirilmesi için; bağımlının bütün zararlarını bilip hepsini yaşıyor ve bırakmak istemesine rağmen zamanının çoğunu onun peşinde koşarak geçiriyor olması gerekmektedir. Sosyal hayatta kişilerle geliştirilen ilişkilerde problemlere sebep oluyor olması durumun ciddiyetini ispatlar niteliktedir. Hatta ileriki süreçlerde tolerans gelişir ve yoksunluk semptomları görülmeye başlar.

Psikoloji Profesör’ü Nick Heather, bağımlılığı, “Uzak durma veya bunu yapmak için getirilen çözümlere rağmen belirli bir davranışı radikal şekilde azaltmada tekrarlı ve devamlı başarısızlık” diyerek tanımlamıştır.

Bir maddeye fiziksel olarak bağımlı olmak demek vücudun o maddeye alışmış olması demektir. Bir süredir kullanılan o maddenin etkisinin fark edilebilir hale gelebilmesi için daha fazla kullanma gerekliliğinin hissedildiği an; vücudun o maddeye karşı tolerans geliştirdiği andır. Daha az kullanmak halinde veya bırakma durumunda ise “yoksunluk” semptomları başlamaktadır. Benzer etkiler sürekli kullanılan bazı ilaçların kullanımına son verildiğinde de görülebilir. Örneğin; ağrıları için güçlü etken maddeleri bulunduran bir ilaç kullanan bireyin bu ilaca karşı tolerans geliştirmesi ve yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması mümkün olmaktadır. “ Tolerans, yoksunluk ve bağımlılık belirli ilaçlarla (ve davranışlarla) ilişkilidir.” (Svenberg,2020). Ancak fiziksel bağlılık ile bağımlılık durumu birebir aynı durumlardır demek mümkün değildir. Bağımlılık, bir son nokta olmaktan ziyade süreçtir ve işlevselliğini kaybetmiş, bırakması neredeyse imkansız olarak görülen aşırı uçta bir alışkanlık olarak düşünülebilir. Devamlı tekrar eden durdurmaya ya da azaltmaya yönelik başarısız girişimlerin çoğu bağımlılığın özünü oluşturmaktadır.

“Bağımlılık aslında sahip olduğumuz ya da olmadığımız bir şey değil, normal davranışlarla birlikte var olan spektrumdur.” (Svenberg, 2020). Her birimimiz hayatımızın belli dönemlerinde başımıza gelenlere ve fırsatlarımıza bağlı olarak farklı şeylere bağımlı olma dahası bu durumun üstesinden gelme kapasitesine sahibiz. Bu sebeple bağımlılık bazılarımızda var olup bazılarımızda var olmayan bir hastalık hali gibi düşünülmemelidir.

Kim bilir belki de Freud’un temelini attığı bağımlılık teorisinde bahsettiği gibi; “Bağımlılık, mutsuzluğa ve güçsüzlüğe karşı bilinçaltının geliştirdiği bir savunma yani bastırılmış arzuları veya karşılanmamış ihtiyaçları düzenlemenin bir yoludur.” Öyleyse bağımlılığın aslında ne olduğu kendimizi bağımlılığı yaşayan birisi olarak düşünmek istemedikçe anlayamayacağımız bir konudur.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Psikolojik Danışman
Yorum yap

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version