Ağlayarak dünyaya geldin insan yavrusu. Kendini ispatladın ağlamalarınla. Varlığınla anne babanı sevindirdin. İşte o zamandan sonra başladı bağımlılık hikâyen. Acıkınca ağladın. Annen uykusundan uyandı emzirdi seni. Pışpışlandın, huzurla uyutuldun. Mutluluktan gülümsedin ailene. Sancılandın, altın değiştirilip gazın çıkartıldı. Her ihtiyacın giderildi. Muhtaçtın. Sevgiyle hoş tutuldun. Sen onlarsız yapamaz oldun.
Zaman geçtikçe ailenin gururu olacaktın. Başlanmıştı telkinler ruhuna ve beynine iyice. Şimdiden verilecek öğütler önemliydi. Ağaç yaşken eğilir. Terbiye edildin ailenin bildiği kadarıyla. Hep ellerinin altında, dizinin dibinde oldun. Düşmene bile izin verilmedi belki de. Kıyamadılar sana. Sen biriciktin. Bir şeyi düşünemediler! Büyüdüğünde seni başkalarının kırabileceğini, hor göreceğini, ağlatacağını,…
Okula başladın. Serüvenler seni karşıladı değil mi? Annenden ayrıldığında ne çok zırıldamıştın. Kaç günler anneni sürükledin peşinden. Bağımlılığın bitsin diye tersi tatlı cümlelerle ikna edildin. Kafan karışmıştı. Kafan allak bullak şekilde ailene olan güvenini sorguladın. Tek başına kaldığında doğrulduğunda güçlendiğini hissettin. Arkadaşların arada iteklediğinde düşmemeyi öğrendin. Alıştın arkadaşlarına. Kabul ettiler seni. Sen de onları her şeye rağmen kabullenmiştin. Artık kendince tanıyordun etrafındakileri. Bazen birbirinize diş geçiremediğinizde hırlaştınız. Yine de anlaştınız. Öğrendin çoğu şeyi. Bağımlılıklardan kurtulmayı öğrenmen devam etti. Ergenlik kapını çaldı. Seni çok bunalttı soğuk rüzgarlar. Kimliğini, aileni ve etrafını sorgulamayı öğrendin. Bazen çıldırdın, öfkelendin, ağladın… Sakinleşmek için güvendiğinin omzunda rahatladın. İçini akıttın. Bazen de başını alıp gittin kapıları çarparak. Arkanda fırtınalar bıraktın. Aşık oldun. Deli divane olup eziyetlere katlandın. Hep sevdiğin yanında olsun diye mi? Hep sevilmek için çaba verdin. Onsuz yapamıyorum dedin. İçin yandı terk edildiğinde. Hayatın bittiğini sandın. Terk edilişinin nedeni sevdiğine bağımlı olmayışın mıydı? Anladın kul köle olmakla sevginin olmayacağını. Bütün dağları yarattığını sananlar senin dünyanı nasıl yıkabilir ki? Güneşler doğdu. Geceler oldu. Unuttun acılarını. Para kazanma zamanın geldi. Asıl bundan sonra başladı sınavın. Bin bir çeşit insanla hayat arenasındaki mücadelen bitmedi. Seni sınavdan geçirenlere itaatsizlik yaptığında eksi notlar aldın. Sen yine de üzülmeyip yoluna devam ettin. Şükür halindeydin. Yaptıklarından emindin. Bundan sonra sevdiklerine daha çok bağlandın. Artık bağlılık ile bağımlılığı ayırt etmeyi öğrendin. Yavaştan evlilik seni yokladı mı? Ölmeden önce anne ve baban mürüvvetini görmek istediler. Ailen başladı sıcak yuva nasihatlerine. Kimi zaman bulamadığın sıcaklığı ve şefkati kuracağın yuvanda bulacağın umuduyla heveslendin. Hayaller kurdun korkusuzca. Eş adaylarına bakıldı. Kalbin ısındı birine. Ufak tefek sorunları büyütmedin sonra düzelir, düzeltiriz dedin. Birbirinizden habersizce nasıl otoriteyi sağlarım diye düşündün. Aşk gözünüzü kapadı kısa bir süre. Güzel zamanlar geçti çabucak. Dünya meşgalesinde gözler açılıverdi. Başladı sorunlar. Düzelteceğini düşündüklerin olmadı. Yuvan kurulmuştu. Sevdin sevildin. Kaçanı kovaladın.
Kaybetmemek için elinden geleni yaptın. Yine bir şeyler yolunda değil. İkinizde farkında oldunuz. Akıllıca davranıp yardım aldınız. Kenetlendiniz. Birbirinizi yok saymak yoktu artık. Neyi öğrendin biliyor musun? Sevginin emeksiz olmayacağını! Sabır anahtarın oldu. Merhamet ve saygı koruyucu kalkan oldun senin için. Bu dünyada başka neye ihtiyacın var?