Neticesi en baştan belli olan bir karşılaşma daha sona erdi… Sonuca bakarsan herkes mutlu; Amed maçı kazandığı için, Bursaspor sorunsuz döndüğü için, hakemler baskıdan sıyrıldığı, MHK tartışma olmadığı, TFF kafayı kuma gömdüğü, TRT blöf yaptığı için mutlu hatta mesut…
Bir taraf olmak istediğimizden beri futboldan uzaklaşmaya devam ediyoruz.
Futboldan uzaklaştıkça hayattan kopuyoruz aslında…
Çünkü, Dar Alanda Kısa Paslaşmalar’ın dediği gibi, “Hayat futbola fena halde benziyor.”
Yaşamın stresi artık her hücremize yansıyor. Birine sinirlendiğimize ona patlamak yerine daha güçsüz olana öfke kusuyoruz satır satır…
Diyarbakır bu ülkenin güzide kentlerinden birisi… Tarihiyle ve kültürüyle sembol olan iller arasında önemli bir yer ediniyor.
Kendi dinamik ve yaşam biçimleri de elbette var…
Yöresel tüm işleyişleri kabul etmeye gayret ediyoruz elbette karşı tarafın sınırının başladığı noktayı bildikleri sürece…
Nedir burada paylaşılamayan, kaleciye bıçak atma hazzı neydi?
Beyni mi patlasaydı, kafatası mı çatlasaydı…
Birkaç çocuğun ya da kendini bilmezin işi mi denilirdi arkasından rahmet okunurken…
Ve peşi sıra takip eden zamanlarda başka diyalogların da önü açılırdı mutlaka.
Sürekli kalayladı bakır, gözler çakır. Keyifler tıkır…
Ama aklımızla da futbolla da alay edildi…
Yazık oldu, bu 3 puan gelse nolur, gitse nolur!