Azerbaycan, dünyanın en eski medeniyet merkezlerinden biridir. Azıkh, Tağlar, Damcılı, Daşsalahlı, Gazma mağaralarında ve ayrıca Azerbaycan topraklarındaki diğer yerleşim yerlerinde bulunan arkeolojik buluntular, 300-400 bin yıl önce yaşamış bir insanın çene kemiği – ‘Azıhdamı’ (Azikhanthropus) – Azerbaycan’ın ilkel insanların yaşadığı topraklardan biri olduğunu kanıtlıyor. Bu nadir buluntu nedeniyle Azerbaycan toprakları “Avrupa’nın en eski sakinleri” haritasına dahil edilmiştir.
Yaklaşık 5 bin yıllık devlet geçmişine sahip Azerbaycan toplumu, dünyanın en eski devletçilik geleneklerine sahip milletleri arasında yer almaktadır. Azerbaycan topraklarında ilk devlet kurumları veya etnik-siyasi derneklerin oluşumu bin yıl öncesine dayanmaktadır.
Bakü, Hazar Denizi kıyısındaki konumu nedeniyle genellikle “Hazar’ın nazlı kızı” olarak anılır. Bazen Hazar Denizi’nin koynunda bir bebek gibi mışıl mışıl uyuyan Bakü, bazen şımarık bir çocuk gibi sızlanır, bazen genç, çekici, cilveli bir kız gibi nazlanır. Her taşında, her duvarında tarihin yattığı, binlerce yılın sırları bu taşlarda, bu duvarlarda saklı şehirdir Bakü. Mavi Hazar’ın cilveli kızı.
Doğduğu günden bu yana çok acılar çekmiş, tarihin kanlı yıllarına tanıklık etmiş olsa da güzelliğini ve çekiciliğini her zaman korumuştur. En yetenekli ustaların altın elli saçlarını okşadığı Bakü, binlerce yılın sırdaşı olmasına rağmen her geçen gün güzelleşiyor, her geçen gün gençleşiyor. Kapıyı çalan misafirine gülümseyerek kapı açan, onu çeşit çeşit yemeklerle süslenmiş sofrasının baş köşesine oturtan, muğam ve semfonik eserleriyle misafirinin ruhunu coşturan şehirdir Bakü.
Bakü, büyük bir bilim, kültür ve sanayi merkezi olan bağımsız Azerbaycan Cumhuriyeti’nin başkentidir. Bakü, kadimliği, yüzölçümü ve nüfus sayısı bakımından Doğu’nun en eski ve en büyük şehirlerinden biridir. Nüfusu 2 milyon 500 bini geçen bu şehrin yüzölçümü 2 bin 140 km²’dir. Tarihi kaynaklar, Bakü şehrine ve Bakü’nün Abşeron yarımadasına eski çağlardan beri insanların yerleştiğini ve burada yerleşimler oluşturduğunu söylüyor.
Eski yazılı kaynaklarda adı mucizevî bir şehir olarak geçen Bakü, çok eski bir tarihe sahiptir. Uzak geçmişte bu yerlere giden gezginler, Abşeron’un “alev dilimleri” hakkında hayretle defalarca yazmışlardır. Bakü şehrinin fiziki ve coğrafi şartları, kuzeyden güneye, batıdan doğuya uzanan göç ve ticaret yollarının (“İpek Yolu”) merkezinde olması, iklim şartları ve eski çağlardan beri dünya üzerinde bulunan nafta adı verilen yakıt ve enerji zenginliğinin varlığı, eski çağlarda insanların ilgisini buraya çekmiştir.
Bakü’den ilk kez 3500 yıl önce, ilk Mısır firavunu Menesa döneminde ‘Ölüler Kitabı’nda bahsedilmiştir. Ayrıca Augustus Gaius, Bakü’nün Abşeron ve Gobustan’daki 12.000 yıllık taş yazıtlara, arkeolojik buluntulara ve Roma İmparatoru Pompey ve Lucullus tarafından Bakü çevresinde (40 km güneyde) inşa edilen askeri kamplara dayanan antik bir şehir olduğunu söylemiştir. M.Ö. 1. yüzyılda Transkafkasya’yı işgal etmek için Octavius’un yazdığı bir taş yazıt bunun kanıtıdır. Bu tarihler dikkate alındığında, bugün Bakü 5.500 yıldan daha kadim bir geçmişe sahiptir.
Bakü, 12. yüzyılda Şirvanşah Devleti’nin, 16. yüzyılda Safevi Devleti’nin, 17. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu’nun ve 18. yüzyılda Bakü Hanlığı’nın ana şehirlerinden biriydi. Bakü çevresindeki yerleşim yerlerinin de ilginç geçmişleri vardır.
Örneğin Maştağa, Bakü’nün en büyük köyüdür. Bu köyün adı, bir zamanlar buraya yerleşmiş olan Massaget kabilesinin adıyla ilişkilidir. Türkan köyünün tarihi, Hazar Denizi’nin güney ve kuzey kıyıları boyunca ilerleyerek Hazar Denizi’nin batı kıyılarına ve Azerbaycan’a yayılan, buralara kalıcı olarak yerleşen Türk kökenli Türkmen boylarıyla ilişkilidir. Köyün adı da bu boyların adıyla bağlantılıdır. Baruka, Bagavan, Ateş-i Bagavan, Bakih, Bakuya, Bad-Kube (Farsça – rüzgâra açık), Baku, Baka – bunlar Bakü şehrinin eski zamanların yazılı kaynaklarında bulunan ilk isimleridir.
5. yüzyılın ilk yarısında yaşamış olan Bizanslı yazar Priscus Paniyski, İskit’ten Midya’ya giden yolu anlatırken, Bakü yakınlarında ‘deniz taşından çıkan alevden bahseder. Bu, Bakü yakınlarındaki ateşlerin ilk kronolojik göstergesiydi. 9. yüzyıldan itibaren Bakü, Bakıh, Bakuya, Bakuye kelimeleri ilk defa Arap kaynaklarında geçmektedir.
1846 yılında Bakü yakınlarındaki Bibi-Heybet yerleşiminde ilk petrol kuyusu mekanik olarak kazılmıştır. Bu olayın ardından kısa sürede yabancı yatırımcıların Bakü’ye akını başladı. Bunlar arasında ünlü Nobel kardeşlerini örnek gösterebiliriz.
20. yüzyılda Bakü’de kültürel yaşam gelişmeye başladı: tiyatrolar açıldı, bir opera binası inşa edildi. O zamanlar Bakü “Kafkasya’nın Paris’i” olarak adlandırılıyordu.
15 Eylül 1918 yılında Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin milli ordusu ve Nuru Paşa liderliğindeki Osmanlı Türk İslam Ordusu’nun bazı bölümleri Bakü’yü Bolşevik, Ermeni-Taşnak ve İngiliz askeri birliklerinden kurtardı ve Bakü, Türk ve İslam dünyasının ilk demokratik devleti olan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin başkenti oldu.
28 Nisan 1920 yılında 11. Kızıl Ordu Bakü’yü işgal etti ve Azerbaycan SSCB bünyesine katıldı. Sovyet döneminde Bakü, Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin başkenti oldu ve SSCB’nin en büyük idari, endüstriyel, bilimsel ve kültürel merkezlerinden biri haline geldi.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Bakü, SSCB’nin zaferinin ana faktörlerinden biri olarak kabul edilen askeri havacılık ve zırhlı araçlar için yakıt sağlayan stratejik merkezdi. Savaş sonrası dönemde de Bakü, uzun süre SSCB’nin en önemli petrol bölgelerinden biri olarak kaldı.
19. yüzyılın sonlarından itibaren Bakü, petrol ve gaz üretiminin önemli merkezlerinden biri haline geldi. Petrol endüstrisine ek olarak, burada tekstil endüstrisi, mekanik fabrikalar, tütün fabrikaları, değirmenler ve imalat tesisleri gibi birçok sanayi tesisi kurulmaya başladı.
20. yüzyılın ortalarında Bakü’de petrokimya, makine yapımı, metal işleme sanayi ve inşaat malzemeleri üretimi gelişme gösterdi. Günümüzde ise Bakü, tüm Güney Kafkasya bölgesinin bilimsel-teknik ve endüstriyel merkezi olarak öne çıkıyor. 21. yüzyılın başından itibaren Azerbaycan’ın başkentinde askeri sanayi, yüksek teknoloji ve bilgi teknolojileri büyük bir başarıyla gelişmeye başladı.
Bakü, zengin rekreasyon ve eğlence endüstrisi altyapısı sayesinde hızla bir turizm kenti olma yolunda ilerliyor. Şehirde onlarca beş yıldızlı otel, ticaret ve iş merkezi, spor ve eğlence kompleksleri faaliyet gösteriyor. Avrupa’nın en büyük kapalı eğlence merkezlerinden biri olan Megafun, renkli atraksiyonları ve oyun makineleriyle yerli ve yabancı misafirlerin ilgisini çekiyor.
Bakü, aynı zamanda Azerbaycan’ın kültür ve bilim merkezidir. 1873 yılında ilk milli tiyatro burada kurulmuş, 1908’de Müslüman Doğu’da ilk opera olan “Leyli ve Mecnun” burada sahnelenmiştir. Azerbaycan’ın ilk üniversitesi ve ilk kütüphanesi de yine Bakü’de açılmıştır. Günümüzde Bakü’de 30’dan fazla devlet ve özel yüksek öğretim kurumu bulunmaktadır.
Bakü Devlet Üniversitesi, Azerbaycan Devlet Petrol Akademisi, Azerbaycan Tıp Üniversitesi, Azerbaycan Teknik Üniversitesi, Azerbaycan Devlet Denizcilik Akademisi ve diğer yüksek öğretim kurumlarında hem Azerbaycanlı hem de yabancı öğrenciler birçok farklı uzmanlık alanında eğitim görmektedir.
Şehrin merkezinde 221 bin m² alana yayılan, eski bir kale ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan İçeri Şeher bulunmaktadır. Bu nadir açık hava müzesinde, farklı dönemleri kapsayan 50’den fazla tarihi ve mimari eser yer alır. Şirvanşahlar Sarayı, Kız Kalesi ve Kesik Kale Minaresi günümüze ulaşan önemli yapılardandır.
Bakü’nün en görkemli anıtlarından biri, Ulusal Sahil Parkı’nın önünde bulunan ünlü Kız Kalesi’dir. Kale, savunma amaçlı yapılmış olup, 1964 yılından beri müze olarak hizmet vermektedir. 2000 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilen bu nadir yapı, tarihî ve mimari birçok gizemi barındırmaktadır.
Bakü’yü ziyaret edenlerin sıklıkla uğradığı diğer bir yer ise Surahanı’da bulunan, 17. yüzyıldan kalma Ateşgah Tapınağı’dır. Yer altı gazı sayesinde binlerce yıldır sönmeyen alevlere sahip bu tapınak, ziyaretçileri büyülemektedir. Ayrıca, Muhammedli köyü yakınlarında “Yanar Dağ” adı verilen ve kayaların altından dışarı fırlayarak yanan doğal gazı görmek mümkündür.
Tarihî yerlerden biri de Gala’nın Abşeron köyünde bulunan, Tunç Çağı’na ait antik camiler, yollar, avlanma yerleri ve mezarlıkların yer aldığı Bakü Devlet Tarihi-Etnografik Koruma Alanı’dır. Gala, Abşeron’un “İçeri Şehri” olarak da anılmaktadır.
Modern Bakü her geçen gün gelişmeye devam ediyor. Yeni binalar ve imar projeleriyle şehrin çekiciliği artıyor. Eurovision Şarkı Yarışması sırasında tüm dünyanın dikkatini çeken Flame Towers kompleksi ve Crystal Hall konser merkezi bu yeniliklerden sadece birkaçıdır. Ayrıca, içinde kongre merkezi, müze, kütüphane ve büyük bir park barındıran Haydar Aliyev Kültür Merkezi, ünlü mimar Zaha Hadid’in imzasını taşımaktadır.
Bakü hakkında daha fazla yazılabilir. Ancak, “bin kere okumaktansa bir kere görmek daha iyidir” düşüncesinden hareketle, Hazar Denizi’nin cilveli kızı, Azerbaycan’ın başkenti Bakü’yü ziyaret etmenizi tavsiye ederim. Azerbaycan’a gidin ve Bakü’nün güzelliğine bizzat tanık olun!
Kaynaklar:
- https://www.e-gov.az/az/content/read/23
- https://azerbaijan.az/related-information/251
- https://baku-ih.gov.az/az/page/64.html