Sizlere söz verdiğim gibi bu yazımda “Başarıya” değinmek ve sizlerle “Başarının 7 Altın kuralı” ‘nı paylaşmak istiyorum.
Günümüzde her birimizin dileği “başarılı” olmak ve başarılı olduğumuzu hissetmektir. Başarı bir çabanın iyi bir sonuca yol açması ve tanınması, övgü görmesi ve takdir edilmesidir.
Başarı deyince aklımıza ilk olarak şunlar gelir:
- Yaptığımız ve sahip olduğumuz işte iyi olmak
- İnsan olarak hayatta istediğimiz başarıyı yakalamak
- İyi bir sonuca varmak ve takdir görmek
Ve bu gibi düşünceler.
Peki günümüzde neden başarılı olmak insanların çokça dilinde?
Biliyorsunuz ki dünyaya geldiğimiz ilk andan itibaren, her geçen gün büyüyor, olgunlaşıyor ve zaman geçtikçe, hayattan ne istediğimizi ve ne beklediğimizi anlamaya başlıyor veya çalışıyoruz.
Hayattan ne beklediğimizi fark ettikçe kendimiz için hedefler belirliyoruz. Hedeflerimize kavuştukça yeni hedefler oluşturuyoruz. Hedeflerimize ulaştıkça, başarılı olduğumuzu hissediyor, mutlu oluyor ve toplumla paylaşıyoruz.
Günümüzde sosyal medya sayesinde, sadece kendi başarımızı görmüyor, başka insanların başarısını izliyor, onları takdir ediyor ve belki de onlardan ilham alıyoruz. Başkalarının başarısını gördükçe belki de, kendi başarımızı sorgulamaya başlıyoruz veya motive olup, daha farklı hedefler belirliyoruz.
Bu kişiden kişiye ve karakterden karaktere değişiyor. Kimisinde olumlu kimisinde olumsuz etkiler bırakabiliyor.
Hedeflerimize ulaşamadığımız takdirde ise, kendimize kızıyor, üzülüyor, kendimizi başarısız veya yetersiz hissediyoruz.
Kendimizi yetersiz hissettikçe, kendimize olan güvenimiz azalıyor ve hırs yapıp o hedefe ulaşmak için belki de çabalamaya devam ediyoruz. Çabaladıkça bazen de daha çok dibe batıyor veya tamamen yılgınlık yaşayabiliyoruz.
Yani aslında başarılı olmayı ne kadar çok kafaya takarsak, bir o kadar da çok, kendimizi zora sokuyor ve olumsuz düşünceler oluşturabiliyoruz.
Bunun kaynağı “kendimizi tanımamamız ve kendimize yeteri kadar hakim olamamamızdır.”
Biz insanlar için “başarı” ilk olarak bir stres faktörü olabiliyor, çünkü bilinç altında “başarıyı” genelde insanlar fark etmeden çevresinden takdir görmek için yakalamaya çalışırlar.
Yani, bazen insanlar kendilerinin ne istediğini önemsemeyip, toplumun onun hakkında ne düşündüğünü ve ne yaparsa ailesi, çevresi, veya patronu vs. kendisinin “başarılı olduğunu görür ve takdir eder” diye düşünürler. Ve bu odak yolunda aslında oryantasyonunu kaybeder ve mutsuz olmaya başlarlar.
İşte tam bu sırada, insan belirli bir olgunluğa vardıktan sonra, bir şeylerin yanlış gittiğini fark eder ve “başarı” hakkındaki düşüncesini sorgular. Fark ettiği konum ise başarı yolunda mutsuz olduğudur ve en önemlisi asıl kendi başarısından tatmin ve mutlu olması gerektiğidir. Kendisine olan beklentisine öncelik verir ve sağlıklı yol almaya başlar.
Bu olgunluk herkeste farklı yaşta oluşur. Kimi insan 20’lerde, kimi 30’larda kimi insan ise 40 yaşlarında başarıya bakış açısının doğru olmadığını anlar ve otomatikman 1. Altın Kuralıyla ilgilenmeye başlar.
Şimdi 7 maddede başarıya nasıl ulaşabiliriz, ona bakalım.
Kendini Bilmek ve Anlamak
“Bir insanın kendisini bilmesinin anlamı” kendisini tanıması ve anlaması, kendinden emin olması, hislerinin, karakterinin ve iç güdüsünün farkında olması ve kendini yönetebilmesi demektir.
Kendimize şu gibi sorular sormalı ve cevaplamalıyız:
- Ben kimim?
- Benim kimliğim ne?
- Beni ben yapan şey ne?
- Benim konumum ne?
- Benim potansiyellerim ve iyi yanlarım ne?
- Benim eksi yönlerim ne?
- Nelerden zevk alıyorum?
- Neler yaptığımda bana mutluluk veriyor?
- Olumlu ve olumsuz hislerim neler ve beni nasıl etkiliyorlar?
Bizler kendimizin kim olduğunu, ne için var olduğumuzu ve güçlü yanlarımızın ne olduğunu, hayatta ne istediğimizi bildiğimiz takdirde, kendimizden, yolumuzdan ve kendi arzularımızdan emin oluruz.
Bu durumda ne hissettiğimizi, ne düşündüğümüzü anlar ve asıl bizim için doğru olan hedeflerimizi belirlemeye başlarız. Böylelikle başarının 2. Altın Kuralına geçiş yaparız.
Ne İstediğini Bilmek
Bu noktada dönüşümümüzle ilgilenir, farklı alanlarda tam olarak ne istediğimizi anlar, nasıl mutlu olacağımızı düşünür ve bunun sonucunda nereye varırsak başarılı olacağımızı biliriz.
Burada kimlik ve kişilik gelişiminde 5 alana detaylı ineriz:
- Zihinsel ve fiziksel sağlık
- Sosyal çevre ve aile bağları
- İş ve işteki performans
- Maddi ve manevi güvenlik
- Hayattaki değerler ve anlamlar
Bu 5 alanda isteklerimizi belirledikten sonra stratejik yöntemlerle çalışmalar yaparak başarılı olmanın 3. Altın Kuralına geçiş yaparız.
Hedef Koymak ve Hedefe Odaklanmak
“Doğru” bir hedef, hayattaki önemli şeyler hakkındaki görüşümüzü keskinleştirir.
Hedefler, ilerlemek istediğimiz yönü ve zamanı net olarak belirler, performansımızı kolayca değerlendirmemize ve becerilerimiz hakkında daha fazla bilgi edinmemize, can sıkıntısı veren zorlukları iyi bir sonuca dönüştürmemize yardımcı olur. Hedefler burada enerji verici olarak hareket eder ve dikkatimizi hedefle ilgili etkinliklere odaklamamıza ve alakasız şeylerden uzak durmamıza yardımcı olur.
İş ve özel hayatımızda belirlediğimiz hedefi gerçek anlamda istediğimiz takdirde, buna odaklanarak ulaşabilir ve başarabiliriz. Biliyoruz ki günlük hayatta odaklanamamak için bir çok nedenlerimiz vardır ve asıl hedefimizi fark etmeden erteliyoruzdur. Verimli olmadığımız takdirde, enerjimiz ve motivasyonumuz düşüyor.
Bunun farkında olduğumuz andan itibaren, kendimizi sorgular ve tekrar hedefimiz üzerinde çalışmaya başlarız. Burada size şunu sormak istiyorum “kendinizi nasıl hissettiniz?” Evet dediğinizi duyar gibiyim. Hedefinize odaklandığınızda tatmin ve mutlu oldunuz. Enerjiniz toparlandı ve neşeniz tekrar yerine geldi.
Bu yüzden daima iç sesinizi dinleyip, hedefinize odaklanın ve bunun üzerinde her zaman çalışın. Bu günlük yaşantımızda kolay yönetilebilen bir durum değildir.
Kendine ve Başarabileceğine İnanmak
“Bu 4. altın kuralı açıklamam gerekiyor mu acaba?” diye soruyorum kendime.
Bence hepimiz bu kuralın anlamını çok iyi biliyoruz. “Hedef belirlerken ve belirlediğimiz hedefe baktığımızda ne düşündük ve nasıl hissettik?”
Hedeflerimiz ne kadar büyük olursa, onlara ulaşmak gözümüze bir o kadar zor gelir ve belki de bizde korku ve endişe meydana getirir. Günlük hayattan alışık olduğumuz hedeflerde ve hiç alışık olmadığımız tamamen yeni bir alanda belirlediğimiz hedeflerde birbirinden farklı hissederiz.
Fakat biz burada 4. Altın Kurala değineceğiz.
Genelde bilmediğimiz ve daha önce hiç yapmadığımız şeyler bize her ne kadar heyecan verse de kendimize ve başarabileceğimize olan inancımızı düşürebilir. Tabi ki bu heyecan ve inanç gücü kişiden kişiye değişir. Fakat herkesin hayatında bu 4. Altın kuralda elbet tökezlediği olmuştur.
Kendimize ve başarabileceğimize inanmak öz güvenimizi, verimliliğimizi, enerjimizi, motivasyonumuzu, iç huzurumuzu artırır ve bizde pozitif düşünceler oluşturur. Zorluklara karşı kolaylıkla yol alır, stratejik olur ve en önemlisi hedefe elbet ulaşırız.
Bu yüzden hedef belirlerken kendimize ve başarımıza olan inancımızı engelleyen iç seslerimizi ayırt etmemiz, onlar üstünde çalışmamız ve onları olumlu düşüncelere çevirmemiz gerekir.
Aksi taktirde hedefe giden yolda ilk olarak kendi olumsuz iç seslerimiz en büyük düşmanlarımız olabilir.
Azimli Olmak ve Doğru Adımlarla İlerlemek
Hedefe giden yolda azimli olmak en önemli unsurlardan biridir. Bir insanın azimli olması, hedefine odaklanması, devamlılıkla, kararlılıkla, dayanma gücüyle yeterli ve gerekli şekilde çalışmasıdır.
Bizler hedefimizi belirledikten sonra, doğru adımlarla ilerlememiz için bir eylem planı yaparız.
Eylem planımızın detayı ise hedefimizin büyüklüğüne ve zorluk derecesine bağlıdır. Bazen önümüze engeller ve başa çıkamayacağımızı düşündüğümüz, hiç ummadığımız zorluklar çıkabilir.
İşte bu durumda azimli tarafımız devreye girer ve bize bu zorluğu doğru adımlarla yenmemiz için dayanma gücü verir.
Azim zorlandığımız durumlarda doğru adımları atmamız için, mevcut durumu iyi değerlendirmemizi sağlar, bulunduğumuz noktada duruma göre yol almamızı ve hedefe doğru istikrarlı ve tutumlu bir şekilde yürümemizi sağlar.
Risk Almak ve Yanlış Yapmaktan Korkmamak
Başarıya giden bir diğer altın kurallardan biri ise “Risk almak ve yanlış yapmaktan korkmamaktır.”
Her hedefin riskli bir tarafı da vardır. Hedefi belirlediğimiz ve değerlendirdiğimiz takdirde riskler üzerinde çalışır ve onları ortaya çıkarırız. Bunlar hakkında düşünmeye başlar ve varsayımlar yaparız.
Örneğin yeni bir iş kurmaya karar verdiysek, bu işin iyi, kazançlı, olumlu yönlerini, artılarını ve riskli taraflarını epeyce düşünürüz. Riskin büyüklüğüne göre kendimize strateji oluştururuz.
Her birimiz biliyoruz ki, riskler bazen kişiye olduğundan çok büyük görünürler. Bunun sebebi ise bilinç altındaki korkulardır. İnsanlar küçüklükten yetişkin olana kadar farklı negatif ve pozitif duygular beslerler. Bu duygulardan biri ise “korku” dur. Korku insanı başarısını engelleyen en güçlü duygulardan biridir. Bizler karar vermekte bazen korkularımız yüzünden zorlanır ve asıl yapmak istediğimizi yapamayabiliriz.
İnsanlar bazen korkuları yüzünden olduğu konfor alanından çıkamazlar, orada takılı kalır ve kurdukları hayalden uzaklaşırlar. Çünkü hayallerinin ve arzularının pesinden gittikleri takdirde, konfor alanlarını terk etmek zorunda kalacaklarını bilirler. Bu durum bazen onların panik atak geçirmelerine neden olabilir. Oryantasyonunu kaybettirebilir ve ne yapacağını bilemez hale getirebilir.
Fakat başarılı olmak istiyorsak, belirli bir risk altına girmekten kaçınmamalı, başarabileceğimize inanıp, yanlış yapmaktan korkmamalıyız.
Eğer korkularımız çok büyükse bunları nasıl yenebileceğimizi düşünmeli ve gerekirse profesyonel yardım almalıyız.
Bu gittiğimiz yolda istemeden yanlışların olabileceğini, yaptığımız yanlışlardan doğruları öğrenebileceğimizi bilmeli, yeri geldiğinde yanlış yaparak büyüyeceğimizi ve doğru yolu bulabileceğimize inanmalıyız
Risk almayı göze aldığımızda, henüz bilmediğimiz potansiyellerimizin farkına varır, sınırlarımızı zorlar ve yeni benliğimize adım atarız.
Sabırlı Olmak ve Tavsiyelere Açık Olmak
Sabırlı olmak benim için en değerli kurallardan biridir.
Sabır mevcut bir çalışma veya çaba için gelecekteki bir ödül veya gelecekte daha büyük başarılar için bekleme yeteneğidir.
Eğer hedefimizi belirleyip, eylem planımızı yapıp ve gereken adımları bizim için doğru şekilde attıysak, sabırlı olup sonucun iyi olmasına beklemeli ve hedefimizden vazgeçmemeliyiz.
Sabırla beklemeyi bilen bir insan, yapmak için yola çıktığı her şeyi başarabilir ve istediği her şeyi elde edebilir. Sabırlı insanların kendilerini daha fazla geliştirdikleri, hayallerine ve hedeflerine daha sık ulaştıkları ve daha mutlu ilişkilere sahip oldukları söylenebilir.
İstikrarlı bir şekilde kendimize ve başarabileceğimize inanıp, çalışmalarımıza devam etmemiz her birimizin yararına olacaktır.
Bu yolda bilgili ve tecrübeli insanların tavsiyesine açık olmalı ve onların söylediklerini değerlendirip, gözden geçirmemiz bize büyük katkı sağlayacaktır.
Hedefimize giden yolda belki zor bir durumla, veya fazla enerji tüketmemiz gereken olaylarla karşılaşabiliriz ve istemeden olumsuz düşüncelere kapılabiliriz.
Fakat ne olursa olsun, sabırlı olmalı ve hedefimize içten inanmalıyız. Elbet istediğimiz ve beklediğimiz başarıya ulaşacak, kendi başarımızı takdir edecek ve başkalarından da takdir göreceğiz.
Sabırla hedeflerinin peşinden git ve başarıyı yakala!
Sevgilerimle, Kübra.
Her uzun yolculuk ilk adımla başlar… Başarılı olmaktan korkmayın. Yüğreyinize sağlık Kübra hanım…
Çok teşekkürederim Ömer bey!!
Çok teşekkürederim Ömer bey.
Ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi… Yazılarınızı keyifle okuyup takip ediyorum. Yürekten teşekkür ederim sevgili Kübra Hanım.
Bunu bilmek beni mutlu etti, çok teşekkürederim Selim bey. Devamı gelicek inşallah..