Ağustos ayı yazımla sizlere merhabalar sevgili okurlar. Bu ay, tabiri caizse kafa patlatıyorum. Araştırmak ve belgelere dayanarak size anlatmak istediğim birçok konu olmasına rağmen kafamda deli sorular ve bilim kurgu/fantezi hayalleri var. Tek başıma düşünmekten de biraz sıkıldım açıkçası. Sizlerle tekrar muhabbet tadında bir konu açmak istiyorum.
Konunun ismini vermeden önce ilk sorum: Nasıl olurdu?
Dünyada bu kadar soğuk/sıcak çatışma ve savaşlar olmasa, bütün insanlık dil, din, ırk ayrımı gözetmeksizin tek bir ülke olarak yaşasaydı dünya nasıl olurdu?
Benim çocukluk zamanımda CD’lerini izlediğim Star Wars filmleri aklıma geliyor direkt. Uçan gemiler, ışın kılıçları, telekinezi ile oyunlar, diğer gezegenler vb. devam eden türlü türlü hikayeler… Tabii ki bu fantezi kısmı. İlla öyle bir gelecek bizi karşılıyor değil. Vade meselesi.
Üstünde durmak istediğim kısım: “Farkında mısınız?” Dünyada teknolojiye darbe vuranlar genellikle 1. Dünya ülkeleri oluyor.
Komünist veya başka bir olguya mensup değilim, baştan açıklamak isterim.
Ancak kapitalist sistemde, ileriyi hedeflemek gibi bir düşünce söz konusu değil. Teknoloji çağının aslında başlangıcındayız. Bu emekleme adımlarının yürümeye hatta koşmaya evrilmesi gerekiyorken, elimizdeki teknoloji sürekli sınırlandırılıyor. Çünkü bazı insanların hâlâ çok para kazanması gerekiyor.
Anlamanız için birkaç örnek sunmak istiyorum: Mesela kendi mesleğimde olan AC ve DC akım dediğimiz iki farklı elektrik gerilimi var günümüzde. Vakti zamanında eğer ki Nikola Tesla gibi bir dahi çıkmasaydı, DC (doğru akım) üzerinden devam edecektik. Elbette başka biri tarafından da keşfedilebilirdi AC (alternatif akım), ancak biraz zaman alırdı. Edison ve Tesla rekabeti, Edison’un fabrikasında çalışan Tesla arasında olup, sistemin hâlihazırda DC akıma göre şekillenmesi ve küresel gücün Edison’u desteklemesi yüzünden teknoloji baltalandı aslında. Tesla dediğimiz, elektriğin babalarından olan kişi, hâlihazırdaki projelerine fon aramak ile ömrünü yitirdi. Edison ise yapmış olduğu anlaşmalar ile DC akım ve bu gerilim ile çalışan cihazların üretimi ve satışını yapıyordu.
Thomas Edison – Vikipedi (wikipedia.org)
Nikola Tesla – Vikipedi (wikipedia.org)
Biz elektrik insanları (teknisyen, tekniker, mühendis) için iki gerilim de şart görülüyor tabii ki. Neticede şebeke elektriği olarak AC, devre elemanlarını beslemek için ise DC kullanıyoruz.
Az önce anlatmak istediğim gereksiz rekabet yüzünden belki de 100 yıl geriden geliyoruz şu anda. Edison eğer ki Tesla’yı fonlamış olsaydı, telefon, telgraf, radyo daha önce icat edilecekti. Ancak insan doğası ve açgözlülük yine bir milyarderin midesini doyurdu. İnsanlık geri planda kaldı.
Benzer konular sürekli karşımıza çıkıyor aslında. Eğer ki dünya, hükümdarlardan kurtulmuş olsaydı bambaşka bir medeniyete merhaba diyebilirdik. 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Amerika-Rusya Soğuk Savaşı bizleri mahvetti.
Oyun sektörüne biraz bağımlıyım ben. PS/Xbox/VR ve telefon sektörünü illaki herkes bilir. Tabii ki de büyük firmaların Ar-Ge ve mevcut çalışanlar için fon oluşturup satış yapmaları gerekiyor. 2000 yılında bizleri PS1 ile karşılayan Sony, üretimini insan sayısına göre tutup PS2’yi piyasaya soksaydı, emin olun şu anda PS10/VR oyunlarını daha farklı oynayabilirdik. (Hayalimdir; Sword Art Online animesindeki Tam Dalış Sistemi. Aslında bu da benim kanayan bir yaram 😊 )
PlayStation (konsol) – Vikipedi (wikipedia.org)
Rekabet konusu tamamen kapitalist bir olgu benim nazarımda. Neden birileri ile rekabet edeyim ki? O yüzdendir ki kimseyi gücendirmeden, önüme gelen işleri kendi çabam ile halletmeye çalışıyorum. Ve inanır mısınız, bana yetiyor. Hedefimdeki her şeyi elde ettim sayılır. Bir tek dünya evi kaldı, ona da “ya nasip” diyorum. 😉
Sözü kısa tutup asıl amacım olan şeyi birkaç cümlede toparlamak istiyorum: Eğer ki dünya tek bir parlamento ile yönetilseydi ve savaşlar olmasaydı, şu anki hedefimiz Güneş Sistemi’nin dışındaki sistemlere seyahat etmek olur muydu? Olurdu bence.
Ben şu sıralar bir sahil kentinde yaşıyorum. Sabahları yataktan kalkıyorum. Evimden dışarıya ilk adımımı attığımda, karşı evde oturan Kürt arkadaşımı selamlayarak başlıyorum güne. Binadan aşağıya indiğimde tanıdığım dükkân sahiplerinin çoğu yabancı uyruklu ve hepsi ile de samimi sohbetlerimiz, şakalaşmalarımız oluyor. Motoruma biniyorum, yolda ilerlerken, canım tanımadığım bir sürü insana emanet oluyor bir yerde. Belirli kurallar çerçevesinde herkes işine veya seyahate geliyor, gidiyor. Düşünsenize, devletler olmasa, sınırlar olmasa, herkes özgürce istediği alanlara seyahat edebilse, global kanunlar para piyasasına değil de gerçekten insan ve diğer canlılara göre yürürlükte olsa? Ama olmaz. Birilerinin diğer insanları kullanıp köleleştirmesi, düşünmesini, barınmasını, eğlenmesini, gülümsemesini, büyümesini, rahatlamasını engellemesi lazım. Birilerinin arz/talepleri ile çok zengin olması lazım.
Yazımı elektriğin babalarından Nikola Tesla’nın bir sözü ile bitirmek istiyorum:
“Bırakın doğruları gelecek söylesin ve herkesi eserlerine ve başarılarına göre değerlendirsin. Bugün onların olsun, ama uğrunda çok uğraştığım gelecek benimdir.”