Bir besinin bedenimize etkisini anlamak için vücutta nasıl değişimlere yol açtığını gözlemlemek gerekir. Her beden bir olmadığı gibi her besinin de vücuda göre etkisi farklı olabiliyor.
Bir besinin doğallığı ve işlevselliğine bakılmalıdır. İyi veya kötü besin ayrımı yapmaktansa işlem derecesi sorgulanmalıdır.
Bazı besinler, vücutta kullanım düzeyini arttırmak amaçlı işleme tabi tutulur. Hangi yöntemin hangi yollarla tercih edildiğine bakılmalıdır. (Fermente, mayalama, pastörize, eleme, yüzdürme gibi.)
Mümkün olduğunca en doğal yöntemlerle elde edilen en az işlenmiş besinleri tercih etmekte fayda vardır.
Sağlıklı bir beden için dikkat edilmesi gereken noktalar vardır. Öncelikle beslenme alışkanlıkları irdelenmelidir. Ardından yaşam tarzı sorgulanmalıdır. Stres seviyesi, toksik yük, uyku durumu ve kortizol, tiroid, insülin, leptin hormonları göz önünde bulundurularak değerlendirme yapılmalıdır.
Toksinlerden arınma adına detoks uygulanabilir. Hormon dengesizliği için ise besin tercihleri sorgulanmalıdır.
Belli bir yaştan sonra sindirim enzimlerini destekleyen ürünleri tüketmekte fayda vardır. Çünkü yaş aldıkça vücut fonksiyonları da yavaş yavaş etkisini azaltmaktadır. Anti-aging, kolajen, antioksidan kapasite üzerinde durulması gereken konulardır.
Kronik bir rahatsızlığınız yoksa Aralıklı Oruç ve Normal Oruç tavsiye edilmektedir. Açlık hissini yakalamak vücut hücrelerini hatta kök hücrelerini destekleyen unsurlardandır.
Fonksiyonel Gıda olan yeşil çay, ananas, enginar, karahindiba, karabiber termojenik etkileriyle yağ yakıcı etki gösterirler. Bunları beslenmemize kontrollü olarak ekleyebiliriz.
Bunun yanında kan şekeri ve insülin takip edilmesi gereken önemli parametrelerdir.
Tiroid dokusu için A, D, B vitaminleri ve iyot önemlidir.
Bitkisel laksatiflerin 5-7 günden uzun süre kullanımı kronik kabızlık ve kolon kanseri riskinde artışa sebep olmaktadır. Bu sebeple bağırsağı boşaltan antrasenozit ürünleri değil; bağırsağı dolduran ve destekleyen besinleri tercih etmek gerekir.
Probiyotik ve prebiyotikler uzun vadede bağırsak sağlığını destekleyerek kilo kontrolü için de fayda sağlamaktadır. Bu sebeple vücuttaki yararlı bakteri sayısını arttırma yoluna gitmeliyiz (Doğal fermente ürünler).
İmmün sistemi destekleyen besinlerle beraber egzersizi de yaşamımızın bir parçası olarak görmeliyiz.
Antiviral etkili propolis, sarımsak, karanfil, kara mürver ekstresi, adaçayı gibi besinleri destekleyici olarak kullanabiliriz.
Sağlıklı yağlardan faydalanmalıyız. Bunun için düzenli omega-3 takviyesi alınabilir. EPA/DHA standart oranı 3/2 olmalıdır. Bu oran ne kadar yüksekse çoklu doymamış yağ asitleri de bir o kadar yüksektir.
Genellikle beyin fonksiyonları için kullanılan Omega-3 ve fosfotidilserin koruyucu olarak kullanılmalıdır. Yani hastalık başlamadan kullanılması gerekir. Fosfotidilserin için özellikle lahana kaynaklılar ön planda olmalıdır. Sığır kaynaklılarda süngerimsi beyin hastalığı problemiyle karşılaşabiliriz.
Yapılan çalışmalara göre etçil beslenenlerde kanser insidansı yüksek bulunmuştur. Fakat bu hiç et tüketmeyelim demek değildir. Özellikle denizde çok kalmayan civa yükü az olan somon, hamsi, sardalya ve uskumru, istavrit gibi EPA/DHA oranı yüksek soğuk su balıkları tercih edilmelidir.
Bunun yanında küçükbaş hayvanların eti ve sütü daha kalitelidir. Çünkü bu hayvanlar tükettiği yemi seçer. Böylece GDO alımı daha az olur. Et, kemik suları da bu hayvanlardan yapılırsa daha faydalı olacaktır.
Bağışıklığı destekleyen sakatatlarda da yüksek civa yükü bulunmuştur. Ayda 2-3 kere tüketilebilir. Fazla tüketimi sakıncalı görülmektedir.
Çeşitli fenolik bileşiklerden ve karotenoitlerden yararlanmalıyız. (Likopen, lutein, karoten, quercetin, hesperidin, resveratrol gibi.)
Alerjen etkisi olan besinleri kontrollü tüketmekte fayda vardır. Burada bedenimizi dinlemeyi öğrenmeliyiz.
Günümüzde çok fazla vitamin ve mineral eksikliği vakalarıyla karşılaşıyoruz. Besin tercihleri mutlaka sorgulanmalı, vücudun vitamin ve minerale doygunluk kazanması sağlanmalıdır. Bilinçli beslenme düzeyini yakalamalıyız.
Elbette ki bir besinin faydasını ya da zararını gözlemlemek vücuttan vücuda, kişiden kişiye farklılık gösterir. Beslenmenin de bireye özgü olduğu ilkesi göz ardı edilmemelidir. İntolerans, alerji, genetik problemler mutlaka sorgulanmalıdır.
Ve tabii ki sevdiğimiz yiyecekleri de kontrollü tüketebiliriz. Çünkü iyi bir hayat enerjisi için bu oldukça önemli. 🙂
Sağlıklı günler.