Yok yok, akıllanmıyoruz, akıllanmayacağız da… Tıpkı UEFA’nın finansal kriter makasının boğazımıza dayandığı gibi, kimlerin kulüp yöneticisi hangi kriterlerdeki insanların Kulüp Başkanı olacağına kadar müdahil olmasına gidiyor, futbol kulüplerimiz. Biraz hafızalarımızı zorlayalım mı!?
Galatasaray’ın oyuncu kadrosunda yerli çoğunluğu varken, hocası da Fatih Terim iken kupayı ülkemize getirdiği yıllarda tüm kulüpler yabancı oyuncu sınırlamasının kalkmasını şiddetle istiyorlardı. Gerekçe, Avrupa’da başarılı olabilmekti. Çok geçmeden bu imkanı ziyadesi ile elde eden kulüplerimiz, dünyanın her yerinden futbolcu getirmeye başladılar… Dünya ve Avrupa kulüplerinde zaten böylesi yasaklar çok azdı.
70-80’lerde Yugoslav, Romen ağırlıklı ucuz transferler rafa kalkmış, milyonların, hatta Euro ve dolarların sayfalara sığmadığı transferler ‘’yıldızlar’’ sıra sıra gelmeye başlamıştı. Tabi bu arada, kulüp yöneticisi olmak, hatta transfer komitelerinde yer almak en öncelikli hedef haline gelmişti. Ne tesadüf ki, menajerlik de alıp başını gitmez mi..!!
Gider gider üstüne, bonservis, menajer, futbolcu alacağı derken, reklam ve imza bonusları futbolcu transfer bedeline eklendi… Marka ürünlerin, kurumların verdiği sponsorluk bedelleri, tribün gelirleri, reklam ve pano gelirleri derken, taraftarların içinde kaybolduğu lisanslı ürünler mağazaları da cabası… Anlayacağınız, gelirler arttıkça kulüpler battı!!! Batırıldılar!!! Ve herkes seyretti..!!
Büyük bedellerle gelen binlerce futbolculardan en çok on tanesi iz bırakarak ülkemizden ayrıldı. Başarı? SIFIR!!! Bir UEFA, Bir SÜPER Kupamız var, üç beş de çeyrek final, yarı final!!??
Endüstriyel futbol arenasında böyle kötüye gidiş en çok bizde oldu. Neden? Çünkü zihniyet bozuk… Bu günlere gelirsek eğer, 86 milyonluk koca ülkede futbolcu üretip para kazanan bir futbol kulübümüz var. O da ikinci ligde oyalanıyor..!!
Daha yeni, yanı 2021 transfer sezonunda iki Rumen’e yüz milyonun üzerinde para veren Galatasaray ve taraftarlarının ‘’İmparator’’ dedikleri ve takımın hatta Türk futbolunun üzerinde gördükleri hocaları Fatih Terim’in isteği ile verilen rakamlar bunlar. Oysa onların ayarında en az üç yerli oyuncu var. Fatih Hoca 5 yıllık yapılanma derken bu kadar para harcayarak keşke, elindeki gençlerin çıktığı altyapıya harcama yaptırıp o paraların büyük bir bölümünü kulübünün kasasında tutabilirdi. Bu durum tüm kulüple için geçerli aslında… Bankalarla yapılan borç yapılandırma ödemelerinin de bu yıl başlayacağını düşünürsek, durum gittikçe kötüleşiyor.
Kısa vadeli başarılar yerine, sabırlı olup, daha uzun yıllar devamlılık gösterecek başarılı sonuçlara yelken açmak için yarın geç olabilir. Kulüplere kayyum atanır ve satışa çıkarsa buna en çok, yeni yönetici olmak isteyenler üzüleceklerdir. Taraftar ise daha iyisini bekleme sabrını saha dışında gösterecektir. Ve mecburen altyapı… Zira kulübe kilit vurulmasına engel olup parayı verenler, profesyonelce düşünüp yatırım amaçlı çalışacaklardır.
Kim bilir, belki de böylesi iyi..!! Adam kayırma, torpil ortadan kalkar belki… Hak eden oynar ve kazanır, ha! Ne dersiniz..?