Ben aşkı karanfillerden öğrendim. Adına siyahı saklayıp da gökkuşağının renklerine boyandığında.
Ben hayatı aşktan öğrendim. İçine adını saklayıp da bahar gibi kapıma dayandığında.
Her şeyi herkesten, seni kendimden bildim. Görür görmez tanıdım seni. Alacakaranlık bir akşamüstü süzülüp geçtin gönlümden. Akdeniz’in üstüne düşen gölgeni gölgem bildim.
İki kısa bir uzun şiir yazdığımda sana, ütopyaya giden tarihe tanıklık ederken, zaman kendini hür sanan yüz bin köleden biriydim. Daha kendimi bilmezdim, seni kendimden bildim.
Yalan değil biliyorum yaşamak. Adının yüreğimde bir anlamı olmalı. Sana sebep seviyorum hayatı. Ölümüne yaşamalıyım bu yüzden. Bu yüzden üç harften bir cümle kurulmalı, beni sana anlatan. Ben her şeyi sana benzetirken, senin hiçbir şeye benzememenin bir anlamı olmalı.
Hayal bile yakışanla kurulmalı. Ya gerçek olmalı ya da yalnız kalınmalı.
Oturmuşum sahilde. Mavi bir masa, iki tabure. Ayaklarımın arasında rüzgâr dolanıyor.
Rüzgâr bu kadar hafif olamaz, kedi bu kadar serin. Eğilip bakıyorum, rüzgârı yudumlayan bir kedi. Uzanıp okşuyorum, sevdiğimin saçlarına dokunur gibi.
Saç bu kadar yumuşak olamaz, kedi bu kadar ılık.
Bakıyorum etrafa. Dünya boş, kalpler kalabalık. Hava gittikçe kapanıyor, yağmur mu yağıyor ne?
Yağmur bu kadar tuzlu olamaz, gözyaşı bu kadar nemli.
Kaldırıyorum kafamı; bulutlarda bir çift göz, buğulanmış, kederli. Bir göz bu kadar hüzünlü olamaz, bir yüz bu kadar güzel gözlü.
Müzeyyen de söylüyor hani, “Akşam oldu, hüzünlendim ben yine.” Tam da bu şarkıyı söylemek geçerken içimden, bir güzelin gülüşü geçer gönlümden.
Bir şarkı bu kadar güzel olamaz, bir güzel bu kadar şarkı… tadında bir hayalim olmalı.
Ama yoksun. Yokluğun mu, yokluğuna alışmak mı daha zor?
Yalnızlığım mı, sönmeyen ümitler mi beni kahreden?
Hani diyorum bir anda çıkıp denizden, ıslak ıslak gülümsesen. Fakat denizler kadar sonsuz ki gerçek; yoksun sen.
Hiç bitmeyecek hasretimle bu akşam düşünüyorum da, belki de hiç yoktun sen.
Öteki yarım, güneşim, gel de bitsin bu karanlık. Işık ol da göreyim yalan dünyayı bir anlık.
Gözlerin yağsın içime, kalbim bu kadar kurumuşken. Birazcık sevsen diyorum, belki ölmem. Belki ölmem.