Yazılarımı takip edenler bilir, her fırsatta bilim kurgu yazarlarının geleceği yazdığından bahsederim.
Son birkaç yılda yaşanan teknolojik gelişmeler, bu konu hakkında oldukça iyi birer örnek oluşturdu. En son Elon Musk tarafından tanıtımı yapılan araçlar, neredeyse tıpa tıp Isaac Asimov’un ünlü romanı olan Ben, Robot’tan fırlamış gibiler. Hatta filmi de çekilen bu eserde bahsedilen araç tasarımlarını yapan yönetmen Alex Proyas, Elon Musk’ı hırsızlıkla suçladı.
Filmdeki tasarımların çalınması başka bir tartışma konusu elbet. Beni asıl ilgilendiren, kitapta anlatılan geleceğin artık bir hayal ürünü olmaktan çıkıp elle tutulur, gözle görülür hale gelmiş olması. Gelecek zamanda bu yeniliklerin insanoğlu üzerinde ne gibi etkileri olabileceği de ayrı bir tartışma konusu.
Yapay zekânın yanı sıra robot teknolojisinde de inanılmaz gelişmeler yaşanmakta. Artık görünen o ki yüz yıldır anlatılmakta olan hikâyeler gerçeğe dönüşmek üzere.
Elbette ki yaşamı kolaylaştıran bu ürünlere şu an için hiç kimsenin itiraz etmek gibi bir durumu olamaz. Çünkü beğensek de beğenmesek de her birimiz hızla gelişen teknolojiye ayak uyduruyoruz ve sınırsız bir şekilde kullanıyoruz.
Peki, tüm bu gelişmeler sonucunda ileride bizi ne gibi bir gelecek bekliyor dersiniz? Bunu söylemek zor. Ancak bir çıkarım yapmam gerekirse, daha önce bu tür bir geleceği öngören, beyin fırtınası yapan yazarlar, bilim insanları ve tarihçilerin ortak bir endişesi açık bir şekilde ortaya çıkmakta.
Soru şu: Elimize geçen bu gücü ne kadar daha kontrol edebileceğiz? Günlük hayatımızın her yerine sorgusuz sualsiz soktuğumuz bu yaşam tarzının bizi esir etmemesi için ne yapıyoruz?
Aslında tehlikenin herkes farkında ama yok olmaya mahkûm her toplum gibi sadece izlemekle yetiniyoruz. Ve ne acıdır ki bilim kurgu edebiyatı da tam bu durumdan bahsetmektedir. Anlaşılan o ki sonuç olarak önce bir yok oluşun içine gireceğiz ve sonra bir kahramanın gelip bizi kurtarmasını bekleyeceğiz.
Şimdi bu şekilde düşününce, biz insanoğlunun da hareketleri tıpkı bir robot gibi programlanmış. Toplumun bize dayattığı algılarla baş etmek yerine komutları yerine getiriyoruz. Ve sandığımızın aksine irademizi kullanmakta özgür olamıyoruz.
Sonuç olarak sanırım ben bir robotum. Peki ya sen nesin?