Ben sana evim dedim,
Yurdumu yüreğim bildim.
Dışarda huzur kıtlığı varken,
Sana dalımdan meyve verdim.
Ben sana evim dedim.
Şimdi al ömür törpümden,
Geride ne varsa koy sandığına…
Hayatın acımasız olduğu dönemlerde, yüklerin ağır, yolların uzun olduğunu hissedebilirsin bazen. İnsan şunu sorabilmeli kendine: “Ben kime ne kadar iyi gelebiliyorum ki karşılık bekleyebileyim?”
Aslında kendine ait küçük bir ev ve kendini bilen karakterli bir eş, sana dünyanın bütün mücevherlerinden daha değerli olduğunu anlatır. Hiçbir hazine, bu saadetin yanına bile yaklaşamaz. Küçük bir ev, buram buram huzur kokan, dört duvar arası sevgi pıtırcığı… Kapıdan içeri adım atmaya gör ki, seni karşılayan nur yüzlü bir eş ve evin her yanına sinmiş sadakatin kokusu…
Sadakatin kokusu nedir, bilir misin? Bir hane, âlem-i cevher gör ki anlayasın… Ve bir eş… Sadece evin bekçiliğini yapan koruma görevlisi gibi mi düşünüyorsun? O bir yol arkadaşıdır. Hayatında A’dan Z’ye ne yaşıyorsan, birlikte göğüslediğin, her anını paylaştığın biri… Kişiliğiyle, kendine güvenirliğiyle, karakteriyle ruhunu besleyen, dimdik duran ve doyuran… Elini tuttuğunda hissettiğin değil, sana bütün çabalarıyla en sade hâlini zenginleştiren bir yoldaş…
Hazine içinde olan bütün değerleri bilirsiniz. Gerçekleştirebildiğin bütün mutluluğu malda mülkte değil, bir fincan kahvede, ocağın üzerinde fokurdayan çaydanlığın sesinde, işten eve dönerken sokakta kopardığın bir papatyada, o masum saf sevginde, birlikte geçirdiğin sıradan bir günün unutulmaz keyfinde, kıymetindedir. Sadakat ve anlayışın olduğu bir yuva, dünyanın bütün hazinelerinden daha değerlidir. O hazine, kalpten kalbe kurulan bağda gizlidir.
Belki hayat bazen güllük gülistanlık olmayabilir. Fırtınası çetin olduğu zamanlar da vardır. İşte buradaki farklılığın gücü iman ve inanca dayalıdır. “İmanın varsa engelin yoktur, inancın varsa başarabilirsin.”
Dışarda fırtınalar koparsa kopsun, sen içerdeki o mumun sakinlik veren ışığında kal ve titrek sesinle söylediğin şarkıların olsun. Sevgiyle sarılıp, huzur ve güvenle tutuşturduğun o yangının harı da külü de sen ol…
Çünkü bir yüreği bir yüreğe yaslayabilmek, rastlayabileceğin en büyük hazinedir.