Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde kitap okumayan Cahiller Ülkesinde eski kitaplar satan; sahafçı bir Bilge Eşek ile takım elbiseli ve kravat takan ün yapmış bir Profesör varmış.
Eşek; eski ve değerli kitaplarla dolu bir dükkanın içinde yalnız başına ve gözünde gözlüğüyle sürekli kitaplar okuyan, merak eden, araştıran, sorup sorgulayan ve sorunlara çözüm arayan Bilge bir Eşekmiş.
Profesör ise; akademik bir unvana sahip olmayan, sağdan sola kulaktan dolma bilgilerle sağlam olmayan az bilgisi ve üzerinde takım elbisesi boynunda kravatı ile göz dolduran bir adammış.
Cahiller Ülkesinde herkes mutlu mesut gelecekten bihaber yaşarken Profesör gününü gün edip cahiller sayesinde sefa sürerken; bilge eşek kimsenin uğramadığı sahaf dükkânında sürekli okuyup araştırır öğrenirmiş. Eşek bu Cahiller Ülkesinin akıbetini öngören başlarına gelecek olan felaketi önceden sezdiği için çareler için okurmuş. Çünkü cehaletin, felaket getirmediği hiçbir yerin olmadığının farkındaymış.
Günlerden bir gün Bilge Eşek; sahaf dükkanında kapısı açık ve gözünde gözlüğüyle bir kitap okurmuş. Kitap kapağı zamanla solmuş, yaprakları sararmış; “İnsan ve Akıl” denen bir kitapmış. Eşek, dalmış bir vaziyette kitabı okurken oradan tesadüfen geçen Profesör, Bilge Eşeği kitap okurken farketmiş ve içeriye kahkahalarla girmiş. Bilge Eşek onun kahkaha sesiyle irkilip gözünü kitaptan ona yana çevirmiş şaşkın bir şekilde.
Eşek: “Ne oldu niye gülüyorsunuz bey efendi, ortada komik bir durum mu var ki gülüyorsunuz?” derken;
Profesör ise: “Bir eşeğin sahhafçı olup, kitap okuması kadar komik bir durum mu var Eşek efendi? Bu zamanda okumakla değil, cahiller sayesinde Profesör bile olunur, kitaplarla değil. ‘İnsan ve Akıl’ kitabı ne anlatıyor Eşek efendi” demiş.
Bilge Eşek ise şöyle cevap vermiş: “İnsanlar aklını kullanıp okumazsa; ortalığı cehalet götürür. Cehalet ise; eşekteki bilgeliğe ve profesördeki eşekliğe kördür” demiş.
Bir Profesör olarak bir Eşekten bunu duymak, Profesörün çok zoruna gitmiş.
Profesör; “Sen görürsün” deyip çıkıp gitmiş dükkândan.
Gelen giden herkes; Eşeği alaya alıp dalga geçer ve “Eşekten sahhafçı mı olurmuş?” der ve gülüp geçerlermiş. Profesörü gören cahiller; Profesörü gözlerinde çok büyütüp, el pençe divan durarak ona saygı gösterirlermiş. Profesör cahiller sayesinde ün yapmış. İşin aslı ise bu kişi okuyup ilim ve bilimle dirsek çürüterek değil, cahillerin gözünde takım elbiseli ve kravatlı olduğu için Profesörmüş. Günler, aylar ve yıllar geçmiş ama Bilge Eşek hep okuyup araştırmış kendi dükkanında. Kimse ona uğrayıp sormazmış. Eşek bilgeleştikçe kimseyle muhatap olamaz ve sürekli düşünüp bu ülkenin gidişatına üzülürmüş. Profesör ise her yerde saygıyla hürmet görüp sefa sürüp gitmiş. Taa ki; Cehaletten cahillerin başına bir felaket gelene kadar böyle sürüp gitmiş.
Cahiller bir gün sabaha; güneş yerine zifiri bir karanlığa uyanmış. Güneş doğup aydınlatmamış gündüzü. Herkeste bir telaş, bağrış çağrış ve korku; “Kıyamet mı koptu?” deyip ortalığı telaşa vermişler. Bu durumu öğrenmek veya bir çözüm bulmak için toplanıp Profesöre gitmek istemişler ama ortalıkta Profesör yok onu görememişler. Bayağı bir ararken gökten bir ses gelmiş. Herkes tanımış meğer bu ses Profesörün sesiymiş ama etraf karanlık olduğu için göremiyormuş kimse onu. Herkes bir telaş ve çaresizlik içinde: “şimdi ne yapacağız” derken, yine Profesörün sesi;
“Gidin! Sahhafçı Bilge Eşeği bulun! o bir çözüm bulur” demiş Profesör.
Cahiller; “Profesör ne diyor, aklını mı yitirmiş? biz, ondan çözüm isterken; koskoca Profesör, bir Eşekten nasıl medet umar” diyerek şaşkınlıklarını dile getirmişler. Profesör tekrar seslenirken cahiller çaresiz Eşeğin yolunu tutmuş ve durumu anlatmışlar.
Bilge Eşek elinde bir kitap ile seslenir cahillere;
“Bu sorunun nedeni de belli çözümü de” demiş.
Bütün cahiller bir ağızdan; “nedir?” demişler.
Sahaf Bilge Eşek şöyle cevaplamış; “Bu karanlık. Okumadığınız her gün cehaletten bir Profesör yarattınız ve o Profesör kibirle büyüyüp sizin bilgi güneşinizdeki ışığı kapattı ve siz şimdi cehaletin karanlığındasınız” demiş.
Elimde gördüğünüz; “Akıl ve İnsan” adlı kitabı okuyup bitirmeniz ve bu kitaptan; insan, aklını kullanıp okursa bütün karanlıkları aklındaki bilgi, düşünce ve sorgulamayla aydınlığa çevirebilir, dersini çıkarmanız ile olabilir” demiş sahafçı Bilge Eşek.
Cahiller mecburen kabul etmişler.
Kitabı okudukça Cehalet Profesörü küçülmüş. Küçüldükçe aydınlanmış cehalet ülkesi. Ve hepsi kitabı bitirince ve gerekli dersi çıkarınca Profesör güneşten yere düşüp al aşağı ve rezil rüsvay olmuş.
Sonra Profesör, sahafçı Bilge Eşeğe dönüp; “Profesörlüğüm gitti eşekliğim kaldı. Senin de eşekliğin gitti bilgeliğin kaldı” demiş.
Cahiller artık okuyup öğrenen birer talebe olmuş Bilge Eşeğe.
Profesörü de sınır dışı edip Alimler Ülkesi demişler kendi ülkelerine.
Bilge Eşek aynı zamanda Alimler Ülkesini yöneten bir yönetici olmuş.