Bilince “deniz” imgelemi ile bakmaya ne dersiniz? Gözümüzü bir an kapatıp denizi düşündüğümüzde genellikle gözümüzde kocaman bir mavi manzarası canlanır. Şimdi de olduğu gibi. Peki bu mavi manzarası nasıl bir derinlikte? İşte burada hepimizin imgelediği mavi deniz manzarası ne kadar farklılaşıyordur… Cam gibi bir mavi deniz hayal edenler, denizin hiç görülmemiş bir evrende olan bir deniz olduğunu hayal edenler, bulanık bir deniz hayal edenler, her zaman gittiği bir denizi gözünde canlandıranlar, yıllardır gitmek için fotoğraflarını takipte kalıp onun düşleminde olanlar, denizi gözünde canlandırınca birden irkilenler, deniz gözünde canlanır canlanmaz birden gözlerinde ışıltı belirenler, anlamsız bir şekilde korkuya kapılanlar ve fazlası. Bir denize anlam katan derinlerde bir şeyler olmasından ileri gelir. Bilinçli düşüncelerimizin ardında daha yoğun bir şeylerin varlığı. İsteklerimiz, hayallerimiz, yaşantılarımız, duygularımız var aslında.
Bir eylemde bulunurken, bir düşünce içerisine girdiğimizde arka planda hemen devreye giren şeyler bizi gücüyle yönlendiriyor. Bilincin dışında olan bu güç “bilinçaltı” dediğimiz kavram biz farkında olmadan devamlı işleyiş halinde. Bastırdığımız duygular, düşünceler, deneyimler, yaşantıların bilince gelmesine izin vermedikçe enerjimizi burada onu bastırmak için çaba sarf ederiz.
Birini suçladığın anı düşündüğünde neden onu suçladın diye kendine sorduğunda cevabını almadan hemen bir öfke duygusu bir gerginlik hissi oluşur. Muhtemel suçlandığın, cezalandırıldığın bir yaşantını hatırladığını fark edersin. Ya da karşındaki kişiyi sürekli eleştirdikten sonra neden eleştirdiğin üzerine bir düşün seni de bu şekilde eleştirdiler. Haset duyguna yönel karşındakini neden kıskandın? Sen de on da olmayan bir şey olduğunu sezmişsindir. Karşındaki insanı ezmeye çalıştıkça aslında kendinde olan aşağılık kompleksini telafi etmeye çalıştığını bir düşün. Başarılarının seni taşıdığı yere bak ve neden başarma duygusuna bu denli tutunduğuna odaklan. Geçmişin izi hala üzerinde sanki değersiz hissetmemek için onca çaba. Sevgiyle büyüyen bir çocuğu izlerken özlem duygunun zirvelere ulaştığına bir bak. Bilinçaltı çalışıyor çünkü. Jung’un da dediği gibi bilinçaltınızı bilince dönüştürünceye kadar, o sizin hayatınızı yönlendirecek ve siz ona “kader” diyeceksiniz.