Ocak susardı, kar yağmazdı.
Kitaplar, haberler İstanbul’u anlatırdı.
Anadolu kimsesiz.
Şubat kısaydı, uzaktı.
Gelip gittiği anlaşılmayan,
Tutarsız bir sevgili.
Mart, bir masalın başlangıcı.
Ankara ayazında saçların,
Yüzümün haritasını çizerdi.
Nisan sıcaktı, buğular içti.
Önden güneşli, arkadan soğuk çiçek.
Çok beklettik bizi.
Mayıs koşa koşa geldi.
İçimdeki sabahlar birbirine değerek,
Beril’in kokusuyla başlardı.
Haziran, biraz umut, biraz yaz.
Uzun uzadıya aydınlığa çarpan gece,
Soluğum dağdan kahverengi.
Temmuz üçtür gözümde.
Yoksul bulutlar, ağır sayılar,
Çekilir suyun damarlarında.
Ağustos bir iniştir, bir çıkış.
Yenilenmiş kimliğim oğlumun üzerinde.
Buğra, gözlerimin geleceği,
Yıldız taşır içimdeki kuş seslerine.
Eylül, güzel kokan bir aydır.
Sakalıma basmadan geçti.
Yarısı hüzün, yarısı ayrılık.
Ayetler beyazladı ederi kadar.
Ekim, ihtimaller, ihanetler.
Neyi bir arada tutsa,
Kopuyor defterden hayaller.
İçi hiç ısınmaz ya.
Kasım, dört nala kalbimde.
Kışlarım üşümez benim,
Seninle el ele yürüdükten sonra.
Bir sözcüğün kanadı, bir bakış.
Aralık, kapıyı açık bırak.
Birinde doğacağım kırık güneş.
Ellerimin iki canı var,
Birisi henüz fark edilmemiş.