Kulakları tırmalayan tiz bir çığlık koptu
Anladım, cinayet ânıydı bu
Akla gelmedi tabii, herkes için, ecel çıkmazı
Eller kanlı, göğüs kanlı, mısra kanlı
Bir ağustos akşamı
Kumrulara öykünür tahammül
Ve şiire sığınan kalbi taşlar şair
Tâcidarın eteğinden yakutlar dökülürken
İkbâli sorgular bîkes kaldırımlarda, bir yaratılmış
Can bedene hasım iken
Bir ağustos akşamı
Gölgeler beni ürkütürdü
Şimdi açık seçik gözlerden, leblerden tiksiniyorum
Karanlıklar bir bıçak olur keserdi ya derimi
Kinim bütün renkler içindir şimdi
Ve renkleri sevenler, şairin ölümünü bilmezler
Bir ağustos akşamı
Kollar ile dizler sarılı, baş envai hülyalarda
Bilinç yorgun, düş yorgun, var oluş yorgun
“Allah’ım, yoksa deliriyor muyum?” sualinde şair
Kimsecikler yok, yapayalnız yaşıyor dünyasında
Hilâlden yansıyan ışık gözlerine çarpıyor,
Tuğlalar başına çalınıyor amansızca
Ağaçlar yakın semaya uzanıyor
Şairin renklere kinlendiği akşam
Bir ağustos akşamı
(Söğüt, Bilecik)
Rabbim yolunu açık etsin güzel kızım bu nasıl güzel bir şiir.,..