Zor günler geçirdim. İsyankâr olduğum çok gün oldu benim. Yüreğimdeki sancıları susturup uyumak için gecelerce mücadele verdim.
Hazırlıklı sanırdım kendimi aslında. Başıma gelecek her olay sonrası teselli verebilirdim kendime. Hayat beni en hazırlıksız olduğum yerden vurduğunda, verecek teselli bulamadım kendimde. Yabancılardan gelecek her türlü tehdide hazırdım. Kin tutmayı bilmezdim ben. Bir gülüş aklımdan geçen tüm kötülükleri silebilirdi bir zamanlar. Severek her insanı iyileştirebileceğimi düşünürdüm. Kendim de dahildim buna. Hiçbir maddiyat, hiçbir dünya hırsı bir insanın gülüşünden önemli gelmezdi. Bir gönül yapmanın dünyanın en büyük zenginliğine tercih edilebilecek olduğuna öyle çok inanırdım ki. Ömrüm boyunca da bunu yapabilmek için çabaladım.
Yıkılma sırası bana geldiğinde beklentim benim davrandığım gibi davranılmasından başka bir şey değildi. İnsanların benim kim olduğumu hatırlamasını istedim hep.
Hani ben yüzünüzü düşük gördüğüm de sebebini merak eden. Ben yardıma ihtiyacınız olduğunu hissettiğimde bile çağırılmayı beklemeden koşan. İlk koşan değilsem, en çok kendine kızan. Mutlu olduğunuz o anlarda mutluluğunuzu haset etmeden paylaşan ben. Bugün zor durumda kaldığım da kaçtığınız adamdım işte.
Normalde alışkındım böyle durumlara ben. Genelde hatırını sorarım insanların. Ben sormazsam kimsenin aklına benim nasıl olduğum gelmez bile. Yıllarca suratım aşık gezsem fark edilmez ben anlatmak istemedikçe. Hoş bende kimseyi kendi dertlerimle üzmek istemem. Benim davam yaratıcının mabedi olan gönüllerin hoş olmasından yanadır.
Elbette insanım. Her insan gibi sabrımın tükendiği, istemeden de olsa kalp kırdığım durumlar olmuştur. Bunu asla inkâr edemem. Tüm yaratılmışlar gibi ben de kusurlu bir varlığım. Kusurlu olmaktan da korkmam pek. Çünkü kusurlarım beni diğerlerinden ayıran en keskin özelliğimdir. Herkes iyi özelliklerini sahiplenir. Ben kusurlarımı da severim.
Şimdi arkama dönüp baktığımda kazandığım “Farazi” olmak dışında bir şey değil. Hayatında olduklarım, yanlarından kaybolduğumu bile nadiren hatırlamış. Ne yük olmuşum insanlara ne de çok önemli. Ben gülünce gülmüş herkes, ben ağlarken kimse gözyaşlarımı paylaşmak istememiş.
“Yalnız bir Farazi” olabilmişim. Onları da anlıyorum aslında. Ben bile bu kadar ağır gelirken kendime, kim taşıyacaktı beni yüreğinde? Ben beni yaratanın bana gönderdiği ağırlığı alıp yüreğime, başımla beraber dedim. Madem gönderdin bu ağırlığı, madem yalnız bıraktın beni, yanımda olmalısın dedim.
Şimdi o günlerin bittiği son düzlükteyim. Artık anladım ki bedel ödemeden, zorluk çekmeden yaşanacak bir dünya değil burası. Ödediğim bedel bana büyük, katkıları da büyük.
Virginia Woolf ‘ unda dediği gibi;
“Evet, bir baharı hak ettim. Hiç kimseye, hiçbir şey borçlu değilim!”
Şimdi tekrar düşmem diyemem. Ama artık düştüğümde daha az yara alırım.
Artık bedeli ödenmiş bir hayata sahibim, günahı sevabı bana… Tasası kimseye düşmesin.