Bir Çocuğun Hayatı

Mehmet Kavak 399 Görüntüleme 1 Yorum
3 Dak. Okuma

Bazı çocuklar erken büyümek zorundadır. Samet ve Sinem de erken büyümek zorunda olan çocuklardandı.

Ailenin en büyük çocuğu olan Samet 16, Sinem ise 15 yaşındaydı anne ve babalarını kaybettiklerinde. Üstelik 12, 9 ve 4 yaşında olan üç kardeşleri vardı. Anne ve babalarını trafik kazası sonucunda kaybetmişlerdi. Üstelik hiç bir suçları yoktu ama ölüm için suçlu olmak gerekmiyordu. Hız düşkünü bir gencin araç kontrolünü kaybetmesi sonucu hayatlarını kaybetmişlerdi. Üstelik genç hiç bir ceza almamıştı. Bu da hayatın ne kadar adaletsiz olduğunun bir göstergesiydi. Akrabaları sahip çıkmamıştı çünkü eğer varlıklı biri değilseniz kimse sizi umursamıyordu. Samet 3 gün aç kaldıktan sonra güçsüz bir şekilde iş aramaya çıkmıştı. Kimse ona gerçek bir iş vermiyordu. Ya yaşı sorun oluyordu ya da tecrübesizliği, eğitim durumu zaten yarıda kalmıştı dolayısıyla bu da bir sorun oluşturuyordu. Aslında akıllı bir çocuktu ama şuan için bunun bir önemi yoktu.

İş aramasının ikinci gününde tek seferlik iş bulmuş ve hemen başlamıştı. Kendisinden memnun kalınmış ve sürekli iş bulmaya başlamıştı. Ancak işe ihtiyacı olduğu bilindiği için yarı fiyatına çalışmak zorunda kalıyordu. Yine de pes etmemiş ve ailesine bakmıştı. Bazen yük taşıyor bazen odun kırıyor bazen ise garsonluk yapıyordu. Hiç boş kalmıyordu ve akşam eve gelirken onu tanıyan bir lokanta sahibi ona artan yemeklerden vermeye başlamıştı. Böylelikle kazancı yetiyordu. Bir gün birisi ona eğitimini tamamlamak isterse maddi tüm sorumluluklarını karşılayacağının garantisini vermişti. Başta çekinmiş ama eğitimine devam etmenin önemini bildiği için kabul etmişti. Zaten bu teklifi yapan kişi yeni patronuydu. Hem çalışıyor hem de eğitim hayatına devam ediyordu. Üstelik kardeşlerinin eğitimine de ayrı bir önem gösteriyordu. Derslerinde çok başarılı ve sevilen bir öğrenci olmuştu ama yoksulluğu yüzünden bazı kitapları almakta zorlanıyordu. Kazandığı bir sınav sonucu kitaplara artık para vermemeye başladı. Böylelikle aradan 10 sene geçti. Artık büyük bir birikime sahipti. Hayal edemediği bir gelire ulaşmış ve kendisine yardım edenleri asla unutmamıştı. O 3 gece aç yatan çocuk artık 3000 çocuğa umut olan bir derneğin kurucusu olmuştu. Ve gittiği her yerde ve tüm seminerlerinde umudun asla bitmeyeceğini ve gerçek başarının onu gerçekten isteyenleri bulacağını anlatıyordu. Ona göre kimse asla pes etmemeliydi.

Herkes ailesinin kıymetini bilmeli ve sadece bunun için bile mutlu olmayı öğrenmeliydi. Bu onun herkese verdiği en önemli dersti.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Mehmet Kavak
Bağlantılar:
Yazar
1 Yorum
  • Herkes ailesinin kıymetini bilmeli ve sadece bunun için bile mutlu olmayı öğrenmeliydi.
    Bu kadar anlamlı çok az söz duydum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version