Hayatı hep birilerine bağımlı şekilde yaşamamak gerekiyor. İnsanın dostlarının, sevdiklerinin olması paha biçilmez bir zenginlik fakat olumsuzlukları hep birilerinden destek alarak, onların fikirleriyle aşmaya çalışmak, kendi hür iradenizden uzak alınan bu kararların sonuçlarına yine yara bere içinde kalarak katlanmak sizce de üzücü değil mi?
Karşı karşıya kalınan en ufak rüzgar da umutsuzluğa düşmek, sığınaklar aramak yerine fırtınalara dahi göğüs gerebilecek ve bunu başarırken azminden, mutluluğundan ödün vermeyecek biri olmakta sizin elinizde. Aklıma gelen kısa bir “Istakoz Hikâyesi” anlatmak istiyorum izin verirseniz:
“Istakoz eti çok yumuşak ve lezzetlidir. Aslında avcı için ziyafettir. Kabukları ise bir o derece serttir ve bu leziz ete ulaşmak çok zordur. Istakoz içinde büyürken sert kabuk büyümez. Istakoz bir müddet sonra daralan, küçük gelen kabuk içerisinde sıkışır, kımıldayamaz. Sıkıştıkça ıstakoz gerilir, stres altında hisseder ve kabuğundan kurtulmak ister. Kendini güvende hissettiği, konfor alanında olduğu bir yere çekilir ve kabuğundan yorularak belki de acı çekerek kurtulur. Istakoz bu duruma çözüm bulamadığı için kendi başının çaresine bakar. Kendini güvende hissettiği kaya dibinde yeni kabuğunu üretir, büyür ve gelişir. Bu döngü ıstakoz yaşadıkça devam eder.”
Istakozun öğreteceği ne olabilir diye düşünenleriniz varsa hikayeyi bir kere daha okumalarını rica edeceğim.
Kabuğunda sıkışan ıstakozun derdine çözüm bulan birileri olsaydı, hep aynı ıstakoz olarak kalırdı. Istakozun gelişmesini tetikleyen, dinamik düşünmesini ve büyümesini sağlayan şey, yaşadığı rahatsızlık ve stres değil midir?
Bir ıstakoz değilsiniz fakat içinde bulunduğunuz; yaşam koşulları, zorluklar, maddi-manevi baskılar, çevresel etkiler, huzursuzluk duyduğunuz durumlar, anlaşılmama kaygısı, güven sorunları vb… bunlar da sizin kabuğunuz.
Sıkıştığınız kabuktan ancak siz değişerek, bakış açınızı değiştirerek, davranışlarınızı, düşüncelerinizi yeniden yapılandırarak, çevrenizi değiştirerek ya da onlardan etkilenme durumunuzu en az hale getirerek başaracaksınız.
İç dünyanızda sizi rahatsız eden duygusal geçişleri en iyi tanımlanabilecek olan sizlersiniz.
Bunların sebeplerini de aslında bilen yine sizsiniz.
Fakat unutmamanız gereken en önemli unsur yaşadığınız olumsuzluklar karşısında gösterdiğiniz direnç kişiliğinizin hatta ruhunuzu daha güçlü kılıyor.
Istakozu hatırlayın!
Sizi yoran, adımlarınızı zorlaştıran durumlar sizi daha güçlü biri yapıyor çünkü karşı karşıya kala kala mücadele etmeyi öğrenip bunu geliştirecek fikirlere sahip oluyorsunuz. Kabuğunuz yani cesaretiniz, kendinize güveniniz, olaylara karşı olan tutumunuz öncelik sıranız değişiyor.
Ve kim bilir siz bu yazıyı okurken aklınızdan geçen nice örneklenedirilebilecek değişkenler.
Kendinize zaman tanıyın bu zaman içerisinde bırakın sizi geliştiren, fikirlerinizi büyüten, öz güveninizi destekleyen durumlar yaşansın ve geçsin.
Geçeceğini unutmayın.
Bunu tek başınıza başarabilmenin hazzını yaşayın. Bu şansı kendinize tanıyın, kendinize güvenin. Emin olun kendi aldığınız kararlardan göreceğiniz zarar başkalarının verdiği akılla olandan daha az acıtacaktır. Kişinin kendi yaptığı hatadan aldığı derstir fakat başkasının fikri ile başkasının hatasını tekrarlamış olması aklına hakarettir.
Kabuğunuzu sevin ama değiştirmekten korkmayın. Kendinizi sevin, en önemlisi kendiniz için karar almaktan çekinmeyin.
Bu hayat sizin, siz ise yaşadığınız süre kadar hayattasınız.
Kaleminize sağlık Lale Hanım çok etkileyici bir yazı👏🏻👏🏻💕
Kalemine yüreğine sağlık yolun açık olsun