Bir Kişi

Güvercin Gündoğdu 348 Görüntüleme 3 Yorum
3 Dak. Okuma

Herkes her şeyi ne de çok biliyor! Özellikle son yıllarda herkes her şeyin uzmanı. Fırıncıya küreği, berbere makası, aşçıya bıçağı nasıl tutacağını, bu işleri hiç yapmamış birileri uzun uzun anlatıyor. Evden hiç çıkmayanların yol tavsiyeleri yok satıyor. Üstelik kestirmeden gitmek daima makul. Yol ve yolculuk kimsenin dikkatini çekmiyor. Bitirmek, varmak dışında her şeyi önemsizleştiriyor sistem. Kusursuz işliyor, yol bitti. İşini iyi yapmak itibarsızlaştı. O sihirli cümle, “Memleketi sen mi kurtaracaksın?” Başka türevleri de var tabii: “Bu öyle senle benle olacak iş mi? Buranın enayisi biz miyiz?” Bitmedi, en can alıcısı: “Madalya mı takacaklar?”

Siz bunları söyleyen misiniz? Yoksa işiten mi? Dürüst insanı bir şartla hepimiz çok severiz, bize karşı görmek istediğimiz kişi olması koşuluyla. Fazla mı oldu? Ama “bu yanlış” diye dürüstçe söyleyenin sevildiğine ben pek rastlamadım. İşte bunlar hep bir an önce varma telaşından, yolculuğu ıskalamaktan. Hatice’ye değil neticeye meyletmekten. Fakat geldiğimiz yer çok da iç açıcı değil gibi? Herkes varmış olmasına rağmen geri dönmek isteyene yolu tarif edebilecek var mı? Telaşlı ve özensiz geçilen yolda kim hatırlıyor gördüklerini?

İşte bu varanlardan biri, gerçekten dönmek istemiş bir gün. Oturmuşlar, uzun uzun yolu hatırlamaya çalışmışlar. Her kafadan ayrı bir ses: Biri sağdan, öteki soldan gideceksin demiş. Bir başkası, hayır önce yokuştan ineceksin, demiş. Ortada buluşamayınca akıllarına henüz yola çıkmamış arkadaşları gelmiş. “O kesin bilir,” diye arayıp ona danışmışlar. O da bir güzel tarif etmiş, gitmediği yolu. Yolu bitirenler hayranlıkla dinlemiş. Hepsi not almış, geri dönmek icap ettiğinde bakmak için. İşte böylece EVDEN ÇIKMAYANDAN YOL TAVSİYELERİ almak adet haline gelmiş.

Yolculuktaki özensizlik çürütüyor hepimizi. Yol tekken sıkıntı yok da ilk sapakta kaybolmaya mahkûmuz, biraz şanslıysak ikinci sapağı da görebiliriz. Yol da yolculuk da biz istemesek de bitmeyecek mi? Neden bu özensiz ve telaşlı adımlar? Bazı kelimeler kaybettiği itibarı geri almayı hak etmiyor mu artık? Neden memleketi kurtaran sen olmayasın? Ya Seyit Onbaşı da “Amaaaan!” deyip sırtlamasaydı mermiyi? O da bir kişi değil miydi?

Yol da yolculuk da senin, benim, bizim. Yoksa herkes her şeyi biliyor zaten, bir kişi hariç.

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Öğretmen / Yazar
3 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version