Alarko Holding’in kurucularından, 1929 İstanbul doğumlu Yahudi asıllı işadamı Üzeyir Garih’in ölürken ağzından çıkan son sözlerdi: ‘Dul kadının çocuğuna yardım edin!’. Bu iddiayı Milliyet gazetesine verdiği röportajda söyledi Garih’in 50 yıllık dostu ve can yoldaşı İshak Alaton.
2001 yılında Eyüp Mezarlığı’nda vahşi bir cinayete kurban giden ve sayısız yerinden bıçaklanarak öldürülen Üzeyir Garih, Alaton’un dediğine göre 33.dereceden masondu ki daha sonra Mason locası tarafından da doğrulandı. Her ne kadar kişi yaşarken veya öldükten sonra mason olmasının açıklanması loca tarafından yasak olsa da, öldükten sonra hem ailesinin tasdiki hem yakın dostunun itirafı sebebiyle, bu gerçeğin gün yüzüne çıkmasında artık bir sakınca görülemedi.
Cinayet zanlısı Yener Yermez olaydan10 gün sonra yakalandı ve katilin kendisi olduğunu itiraf etti. Ancak cinayette kullandığını iddia ettiği bıçakta, ne Garih’in kan izine ne de Yener’in parmak izine rastlandı. Pek çok itirafına rağmen sis perdesi dağılmadı. Ki hala Garih cinayetiyle alakalı pek çok spekülasyon var. Gladio davası, Ergenekon, Masonlar, gaspçılık vb. olaylarla ilişkilendirilen bu gizemli ölüm için en güçlü iddia ise, bir Masonik hesaplaşma ya da intikam. Konu bundan sonra çok uzar, biz asıla dönelim. Neden ‘Dul kadına yardım edin’ bir insanın ölürken son sözleri olsun? O zaman başlayalım…
Öncelikle bu dul kadın kimdir ve Masonlar için neden önemlidir? “Bu masonik bir deyimdir. Masonlar her biri teker teker dul kadının çocukları sayılırlar. Dul kadın Üstad Hiram’ın anasıdır. Dolayısıyla, bir masonun yardım dileyen bir başka masona yardım etmesine dul kadının çocuğuna yardım denir. Bu bir zorunluluktur.” Bu soruyu Masonların Büyük Üstadı Nazif Ekemen böyle yanıtlamıştı.
Dul kadın Masonlar için kutsal bir figür. Hz. Süleyman’ın taş işçilerinden sorumlu ve baş mimarı olan Hiram Usta’nın annesi, dul bir kadındı. Masonlar için dul kadın, Hiram Usta’nın annesini ve dul kadının çocuğu da Hiram Ustayı simgeler. Nitekim bu gerçeği 33.derece Mason olan Büyük Üstad Remzi Sanver şöyle dile getirir:“ Hiram Usta bizim için bir örnek insan, iyi bir insan modelidir. Her üstad, masonunda olması gereken, sembolik ifadesini Hiram Ustanın kişiliğinde bulunan, doğru insan, güzel insandır .”Bu minvalde Hiram usta ve annesi kutsal sayılır ve masonlar için örnek alınası kişiliklerdir.
‘Dul kadının çocuğuna yardım edin’ veya içinde ‘dul kadın’ sözcüğü geçen bir cümle kurmak, zor anlarda bir yardım isteme modeli. Malum, masonlar için el sıkışma şekli , mimikler, duruş, hareketler, kıyafet, ritüeller çok önemlidir, gizemlidir ve her bir ifadenin farklı mesajları vardır. Eğer karşı taraf bu mestur mesajları anlamazsa, işte o zaman, ‘tehlikedeyim, yardım et!’ anlamındaki ‘dul kadın’ içerikli bir cümle devreye girer ve böylece yardım istenmiş olur. Eğer karşıdaki ‘birader’ yani mason ise, ikazı anlar ve hangi görevde olursa olsun kardeşine el verir, destek çıkar.
Bu durum sadece Üzeyir Garih için söz konusu değil, başka davalarda da okumuştuk hatırlarsanız. Eski TAEŞ Genel müdürü Muzaffer Selvi rüşvet almakla suçlanmış ve duruşma sırasında ‘Bu parayı bir çalışanımızın dul kalan eşine yardım için aldım’ demişti. Yine davadaki sanıklardan biri rüşvet aldığını reddederken, ‘Selvi’ye 10 bin dolar verdim. Ancak bu dul bir kadına yardım amacıyla istenmişti’ diye yanıt vermişti. Bunlar pek çok örnekten sadece biri.
Bu şifre çoktan deşifre oldu Alaton sayesinde. Ki kendisi Garih cinayetinden sonra sadece 1 adet röportaj vermişti ve belki de gelişigüzel ya da hesap etmeden söylediği şu mesaj, Mason locasındaki pek çok kişiyi oldukça rahatsız etmişti. Ardından birkaç mason durum kurtarması niyetiyle bazı gazetelere röportaj dahi verdiler. Lakin şifre ayyuka çıkmıştı bile.
İlginç olan, Garih’in 50 yıllık dostu Alaton’u arayıp da zor durumda olduğunu söylememesi. Bunun yerine ölürken ‘dul kadının çocuğuna yardım edin’ mistik şifresini söylemesi, gerçekten ilginç…Garih bir tehlikede hissetseydi elbette arkadaşını arar, durumu anlatır, istişare ederdi. Demek ki aydınlatılması gereken daha çok detayı var bu cinayetin. Nitekim olaydan sonra bu davaya bakan hakimler sürekli değişti. Hepsinin ya tayini çıktı ya başka mazeretler üretildi ve nedense bir türlü bu davaya sistematik bir şekilde bakılamadı. Sonunda altı derin mi derin bir dava, pisi pisine sürüncemede kaldı. Hala da gizemini koruyor…
Dul kadın ve çocukları heykeli, eskiden Yahudilerin kurduğu İstanbul’un Karaköy semtinde tarihi bir binada mevcut. Biz bu tarihi binaya ‘Ziraat Bankası’ diyoruz uzun zamandır. Ve binanın dış cephesinde hem Hiram ustaya hem de annesinin ve yanındaki çocukların heykellerine rastlayabilirsiniz. İstikrarlı bir şekilde korunan Hiram usta ve annesinin heykellerini, bankanın önünden geçerken unutmaz, bakarsanız, Garih’i de anmayı unutmayın…