Bir Nefeslik Fasıla

Yasemin Köse 433 Görüntüleme 2 Yorum
3 Dak. Okuma

Nefes derken ne derin bir anlamı çağrıştırdığımızı belki de fark etmiyoruz. Halbuki bir nefes hayat kadar anlamlı ve dolu. Aldığımıza şükrettiğimiz gibi verdiğimize de şükretmeliyiz. Bazen öyle derin bir soluk alırız ki verene kadar içimizden geçen duygular, aklımıza üşüşen düşüncelerle bir alemi gezip yeniden aldığımız soluğu vermemiz gerektiğini hatırlarız. Her derin soluk ferahlamak için olsa da bizi bir anlık ömür yolculuğundan alıkoyamaz. Derin düşüncelerin dermanı olsun isteriz, sevdaya merhem gibi, derde derman gibi, olmazları oldurabilmek adına, içten derin bir istek, dua niyetine. Öyle bir an gelir ki insana eşlik eden, yarenlik yapan tek bir derin nefes olur.

Aldığımız her  nefese,  göze hücum eden yaşlar eşlik edebilir. O an tek dert ortağınız  size katılan gözyaşlarınız olur. Dertleşmek için o derin soluğa ihtiyaç vardır. Anlatılamayan duyguları tercüme edebilmek, dibe inip düşünceleri sadeleştirmek, ve ilk fırsatta yukarı çıkıp aldığımız nefesi hapsetmeden verebilmek için.

Konuşmadan anlaşmak da derin bir solukla başlamaz mı?

Heyecanı dindirmek için nefes  alıp verme egzersizi yapmıyor musunuz?

Boğazımıza yumru olan duygularda, anlatamadığımız veyahut anlatmaya zorlandığımız her olay da içimizden çıkan o geniş soluk yanı başımızda değil mi?

En önemli anlarımızda, hayat memat meselesi dediğimizde haydi şimdi nefesi dengeleyip sakinleşiyoruz demiyor mu terapistler?

En ulvi mucize diye nitelendirdiğimiz sancılı doğum, derin derin alıp verilen soluklarla olmuyor mu?

Düşüncelere gark olmuşken fark etmeden göğüs kafesimizin nasıl inip inip çıktığını bilmeden akmıyor mu zaman?

Gecenin zifiri karanlığında sadece siz ve sessiz soluduğunuz hava yok mu yanınızda.

Bitişler, başlangıçlar, geçmesini istemediğiniz anlar

Demek ki neymiş bir nefeslik fasıla dedikleri aslında koca bir ömür, yaşanmışlıklar, çekilen çileler, en müstesna muştular, insan olmak adına çektiğimiz ıstıraplar, dostlara sunulan imkanlar, çocuklarınızın bütün hayatı, geride kalmış uçup gitmiş hayaller, yakalamaya çalıştığınız yeni günlerin ümidi, var olan gitmeden kıymetini bilemeyeceğimiz sağlığımız, insan kalabilme mücadelesi, soluğa eşlik eden ahhh!!! Değil mi.

Ne diyor kıymetli yazarımız Ziya Osman Saba;

“Nefes almak, içten içe, derin derin,
Taze, ılık, serin,
Duymak havayı bağrında.

Nefes almak, her sabah uyanık.
Ağaran güne penceren açık.
Bir ağaç gölgesinde, bir su kenarında.

Üstünde gökyüzü, ufuklara karşı.
Senin her yer: Caddeler, meydan, çarşı…
Kardeşim, nefes alıyorsun ya!”

Şimdi derin bir nefes alıp havanın ciğerlerinde dolaştığını hissederek ferahla.

Bir nefes, bir yaşam demek unutma!!!

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version