Bilirsiniz Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar romanı çok satanların ilk sıralarında yer alır. Çoğu kişi de çok satılandır vardır bir hikmet diyerek alır romanı fakat sonuç umdukları gibi olmaz. Tutunamayanların mücadelesini anlatan romana okurların tutunma sorunu yaşaması da ironiktir.
Atay’ın hayatında en çok önem verdiği şey yaşarken anlaşılmaktır. Yaşarken anlaşılamamış olmanın kırgınlığını okurlarına şöyle dillendirir: “Beni hemen anlamalısın çünkü ben kitap değilim, çünkü ben öldükten sonra kimse beni okuyamaz, yaşarken anlaşılmaya mecburum.” Anlaşılamamanın kırgınlığıyla hayata veda eden Atay’ın ardında yıllar sonra da olsa anlaşılan, değeri bilinen eserler bırakması ne güzeldir.
Tutunamayanlar’ın Selim Işık’ını, Tehlikeli Oyunlar’daki Hikmet Benol’ü ve diğer eserlerindeki kahramanlarını kendi korkularından yola çıkarak anlatmıştır. Oğuz Atay’ın eserlerinde neyi anlatmak istediğini anlayabilmek için yazarın yaşam öyküsü bize eşlik etmelidir. Tutunamayanlar romanına Selim Işık üzerinden kendi hayatını, korkularını, pişmanlıklarını sindirir yazar. Düzenin içinde düzen adamı olamayan Selim “AİDİYET” problemi yaşayan bir tutunamayandır. Roman baştan sona “tutamak” meselesi üzerine kuruludur. İnsanın insana bile tutunmak da zorlandığı bu dünyada nefes almak gücünü daha fazla kendinde bulamayan Selim, huzurun kaynağı olarak ölümü görür.
Yaşadığı toplumla özdeşleşememiş, başta din olmak üzere çoğu şeye inancını yitirmiş; gelecekten, insanlardan umudunu kesmiş bireyin intiharı seçmesinin temelinde tükenmişlik yatar. Selim umuda dair elinde ne varsa tükete tükete sonunda kendini de tüketir ve bir tutunamayan olarak Türk edebiyatında unutulmayacak kahramanlar arasında yerini alır.