Hayat bazen tam da kontrolümüzdeymiş gibi gelir ya… Ama bir bakarsın, biri girer hayatına, bütün sınırların silinir, her şey aşırıya kaçar: sevgi, öfke, ilgi, terk edilme korkusu. İşte o kişi büyük ihtimalle sınırda bir yerdedir. Evet, tam da ismiyle müsemma: Borderline.
Sen hiç birinin gözünde bir gün “tek gerçek”, ertesi gün “hiçbir şey” oldun mu? Veya bir arkadaşın durduk yere seni hayatından silip sonra birkaç saat sonra pişmanlık mesajları yağdırdı mı? Belki bir sevgili, belki bir kardeş… O karmaşayı sadece sen yaşamıyorsun. Bu, borderline kişilik bozukluğuna sahip birinin duygusal dünyasının ta kendisi.
Borderline ne demek, kim bu insanlar?
Borderline, yani sınırda kişilik yapısı, bir tür kişilik bozukluğu. Ama aman diyeyim, “bozuk” kelimesine takılıp önyargıya düşme. Çünkü bu insanlar bozuk değil, yaralı. Genellikle çocuklukta yaşanmış travmalar, duygusal ihmal, istismar ya da tutarsız ebeveyn tutumları… Bu kişiler çocukken sevgi ve güven arasında gelgitler yaşamış, sınırları tam çizememişler. Sonuç? Yetişkinlikte kendi duygularını yönetemeyen, terk edilme korkusuyla didişen, hem çok seven hem çok kıran bireyler…
İlişkilerinde hızlı başlarlar, yoğun bağ kurarlar. Ama ya seni idealleştirirler ya da yerin dibine sokarlar. Gri yoktur. Ya siyahtır, ya beyaz.
Peki bu insanlar için hayat nasıl?
Duygular tavan. Sabah güne mutlu başlar, öğleye kalmadan depresyona girer. Bir mesajına geç dönersen “beni sevmiyorsun” moduna geçebilirler. Öfkeleri ani, sevgileri yoğun, yalnızlıkları dayanılmazdır. Bu da onları hem kendileriyle hem çevreyle sürekli çatışma halinde bırakır. İçlerinde fırtınalar koparken dışarıdan “fazla hassas” ya da “drama kraliçesi” gibi algılanmaları da cabası.
Tedavi olur mu? Evet. Ama sabır ister.
Borderline kişilik bozukluğu, diğer bazı kişilik bozukluklarına göre tedavi edilebilir. Ama hızlı değil. Çünkü bu bir süreçtir. Hani bazen çocukken öğrendiğimiz şeyleri unutup yeniden öğrenmek gerekir ya… İşte borderline bireyler için de bu geçerli. Duygularını yönetmeyi, sınır koymayı, kaygıyla baş etmeyi adım adım öğrenirler.
Peki nasıl?
- Dialektik Davranış Terapisi (DBT): Bu terapi türü borderline için geliştirilmiş bir yaklaşımdır. Duygusal regülasyon, kriz anlarını yönetme, sağlıklı iletişim kurma gibi beceriler kazandırır.
- Bilişsel Davranışçı Terapi (CBT): Düşünce kalıplarını fark etmeye ve değiştirmeye yönelik çalışır. “Ben değersizim” inancı yerine “Ben değerliyim ve sevilmeye layığım” gibi daha sağlıklı düşüncelerle değişim hedeflenir.
- İlaç tedavisi: Tek başına yeterli olmasa da, duygudurum dengeleyiciler ya da antidepresanlar eşlik edebilir.
Peki ya biz? Borderline bireylerle nasıl ilişki kurmalıyız?
Birinin borderline olması onunla ilişki kurulamaz anlamına gelmez. Ama evet, emek ister. Ve bazı sınır çizimleri şarttır.
- Kişisel sınırlarını koru. Onun gelgitleri seni sürüklememeli. Empati kur ama onun fırtınasına kapılma.
- Duygularını küçümseme. “Abartma”, “hassas olma bu kadar” gibi cümleler sadece daha çok kırar.
- Terk tehdidi karşısında panik yapma. Çünkü bu tehdit bazen seni test etme şeklidir. Sen kararlı ve sabit kal.
- Tutarlılık göster. Çünkü en çok buna ihtiyaç duyarlar: Tahmin edilebilirlik ve güven.
Ve sen, eğer bu satırlarda kendinden bir parça bulduysan…
Belki de sen de sınırda bir yerlerdesin. Ve bil ki yalnız değilsin. Bir terapistle çalışmak seni daha sağlam bir zemine çeker. Ve evet, sevgiye, ilişkilere, hayata sıkı sıkıya bağlanabilirsin. Bu bozukluk değil, bir yolculuk. Kimi virajlı, kimi düz. Ama sen direksiyondasın artık.
İnsanlık halidir bu… Kırılganlık da, yoğunluk da, sevilme arzusu da. Borderline biri olmak da, onunla yaşamak da zor olabilir ama imkânsız değildir.
Çünkü bazı sınırların ötesinde… Hepimiz sadece anlaşılmak isteriz.