Bir üslup sorunu var insanlarda, koca bir üslup sorunu… Sizin tüm içtenliğinizle kendinizi ifade ettiğiniz zamanlarda bile şahsınıza karşı haddini hududunu aşacak kadar büyük bir üslup sorunu var insanlarda… Kimseyi kırmamak ve incitmemek için kelimelerinizi özenle seçerken hem sesini hem de kelimelerini küstahça kullanacak kadar acımasız bir üslup sorunu. İnsan olma erdemine ulaşmış kâmil şahsiyetleri tenzih edip özür dileyerek söylemeliyim ki: Kendini çok tepede görüyor bu çağın insanı. Hakikatleri sadece tepe taklak olduğunda anlayacağını unutarak… Kendini çok üstün tutuyor herkesten! Üstünlüğün yalnızca takvada olduğunu unutarak… Bu yüzden az önce kullandığım insan kelimesi için de özür dilerim. Ne çok özür diledim: Yeri gelmişken kalbimden de çok özür dilerim insanları kırmamak ve incitmemek pahasına da olsa ne çok yara bere aldın kalbim, ne çok incittiler seni. Kime en ufak zaafını ya da hassas yanlarını gösterdiysen zaten en yakınındakiler bile oradan vurmadı mı seni? Özür dilerim kalbim. Bu dünya güzel yürekleri incitirmiş. Kalbi güzel olana hakikaten dünya ağır gelirmiş!
Sessiz kaldığım çoğu yer insanların seviyesine düşmemek içindi; haksız olduğum için ya da kelimelerimin kendimi savunmaya gücü yetmediği için değil. Ama insanlar susanı ezebileceklerini, konuşup avaz bağıranları da güçlü zannettiler. Oysa asıl acziyet size kalbini açmış kelimelerini özenle seçen bir insana bağırarak hoyratça konuşmaktı. Evet, asıl kabahat sizi muhatap alma erdemi göstermiş bir insana haddini hududunu aşan, özel hayatına dil uzatacak ve küstahça kelimeler fırlatacak kadar alçalmaktı. Ah etmeyi bilmem hiç ama Allah’a havale etmeyi iyi bilirim. Tevekkül en güzel sığınağımdır benim. Gönüller kırmaya hiç gerek yok, bilirim ki Rabbimin adaleti şaşmaz.
Merhametli geçinir bu çağın insanı. Sorsanız dünyadaki en merhametli insandır. Ama bir kalbi kırmanın Kabe’yi yıkmaktan daha kötü olduğunu unutur da unutur. Kendinde olmayanı başkasında görünce takdir etmek şöyle dursun; haset eder, kin güder, dedikodu eder ve kıskanır durur. Oysa dua etse Allah ona misliyle verecek belki. Kıskanmak yerine imrense daha güzelleri onu bulacak belki… Rabbimin hazinesi sonsuz!
Kardeşçe yaşamak varken niye yarışır bu insanlar, neyi paylaşamaz? Neyi çekemez yahut niye anlaşamaz. Kimse kimseyi sevmek zorunda değil, ama saygı duymak zorunda! Yıllardır bunu bilir, bunu söylerim.
Velhasılıkelam ne söylediğiniz değil, nasıl söylediğiniz çok daha önemlidir. Üslup insan ilişkilerinde çok ama çok önemlidir. Üslubu göz ardı ediyor çoğu insan. Çoğu kişi insan doğuyor ama insan olamıyor, sadece insan geçiniyor. Ama anladım ki, insan kelimesi bazılarında emanet duruyor. Birini tanımadan yargılamak, gıyabında ileri geri konuşmak, etiketlemek, kendi kalıplarına sokmaya çalışmak, olduğu gibi kabul etmemek, ötekileştirmek, küstahlaşarak haddi hududu aşıp sınırlarını ihlal etmek, her lafı söyleyebileceğini zannedip küçük görmek zannımca hep insan olamama alameti! Tanımlayacak bir sıfat bulamıyorum bazı insansızlıkları… Ne diyordu şair: “Üslubun çürükse attığın gül çiçek değildir.” Özetle tam da böyle işte. Hem üslup hem de insan sorunu yaşıyor bu çağın hassas insanları! Satırlarımı en güzel duayla bitirmek istiyorum bu sebepten; Allah bizleri, dili gönlü bir, üslubu sağlam, erdemli ve en önemlisi hayırlı insanlarla karşılaştırsın.