Bisiklet

Mustafa Terkir 376 Görüntüleme 1 Yorum
7 Dak. Okuma

Sizin hiç bisikletiniz oldu mu? Ya da gözünüz hep yolda babanızın getireceği bisikleti mi beklediniz? Bir çocuk için bisiklet ne kadar anlam ifade ediyorsa benim için de o kadar anlam ifade ediyordu. Hayallerimi süslüyordu. Her gece hayal kuruyordum. Sabahlara kadar uyumuyordum. Eğer bir gün bisikletim olursa mahalledeki çocuklar gibi hava atmayacaktım. Bisikleti olmayan arkadaşlarımla bisikletimi paylaşacaktım.

Tam otuz sene önceydi… Okuldan sonra mahalledeki çocuklar yarış yaparlar, yarışın birincisine ödül verirlerdi. Bazen de mahallenin başına kadar tur atarlardı. Beni aralarına almazlardı. Çünkü bisikletim yoktu. Bunun için hep pencereden onları izlerdim. Bisiklet almaya durumumuz yoktu. Babam gündelik işlerde çalışır, annem de evlere temizliğe giderdi. Korkardım bisiklet istemeye. Zar zor okul param çıkıyordu. Babam okumamı istese de annem okumamı istemezdi. Kız başına evde otur derdi. Ama neysek babam arkamdaydı. Anneme kızar ve okuluma karışmamasını söylerdi. Ben de derslerime düzenli çalışır, annemin gözüne girmeye çalışırdım. Okumak istiyordum. İş kadını olacaktım. İmkânsızlıklar arasında imkân üreteceğime dair söz verdim kendime. Nitekim hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştı. Elbette zorluk çekecektim. Ama hayallerim gerçekleştirmek için okuyup mutlu olacaktım.

Babam bir gün pencereden dışarıyı seyrettiğimi görünce bana sebebini sordu. Çok utandım önce, söyleyemedim. Babam çok üzüldü. Babamın üzülmesine dayanamazdım. Dışarıda geçen bir arabanın ilgimi çektiğini söyledim babama. Ama inanmadı. Evden çıkmıştı çoktan. O gün babam eve çok geç geldi. Annem çoktan işten gelmiş ama babam bir türlü gelmemişti. Annemi çok büyük telaş aldı. Babam kahveye falan asla takılmazdı. Annem çarşıya, esnafa sordu ama hiç kimse görmemişti babamı. Annem ağlıyordu. Çocuk aklımla önce olanları algılamadım. Çocuklara göre giden geri gelirdi. Üzülmek yoktu çocuk kitabında. Bizim eski tüplü televizyonda çıkan çizgi filmlerde bile hiçbir çocuk üzülmüyordu. Mutlu olmak çocukların hakkıdır derdim kendi kendime. Maalesef öyle olmuyordu. Bazen çocuklarda üzülüyordu. Çok dua ederdim çocuklar için. Hiçbir çocuk üzülmesin diye yatağımda hem dua eder hem de gözyaşı dökerdim.

Saatler geçmesine rağmen babam ortalıkta gözükmüyordu. Babam hiç eve geç gelmezdi. Annem, babamın başına bir şeyin geldiğini söyledi. Karakola gidip kayıp ihbarı verecektik. Annem beni giydirdi. Tam kapıdan çıkacakken babam o muhteşem umutlu bakan gözleriyle bize bakıyordu. Annemle hemen boynuna atladık. Birkaç saatte olsa babamı çok özlemiştim. Hemen içeri geçtik. Annem, babamı soru yağmuruna tuttu. Babam önce sabırla annemi dinledi. Her şeyin yolunda olduğunu söyledi. Babamı hiç bu kadar mutlu görmemiştim. İçi içine sığmıyordu. Ne olmuştu ki? Babam bana baktı. Yarın bana bir sürprizi vardı. Yarın zaten okul yoktu. Erkenden kalkmamı söyledi. Bugün geç gelmesinin sebebi de benim sürprizimmiş. Yarın birileri gelip erkenden bize teslim edecekti. Uyuyamadım sabaha kadar. Babamı bu kadar sevindiren neydi acaba? Sabahı zor ettim. Kapıyı iki adam çaldı. Babam kapıyı açtı. Adamlarla bir şey konuştuktan sonra içeri girdi. Dışarı çıkmamı söyledi. Hemen dışarı çıktım. Babamın tam yanında hayallerimi süsleyen bisiklet vardı. Mükemmel bir bisikletti. Mahallede bundan yoktu. Babam benim için en iyisini almıştı. Azıcık birikimi vardı. Onunla da bana almıştı. Hemen babama sarılıp ağladım. Bana kızı için her şeyi yapacağını söyledi.

Bisikletimin geleceği günün tarihini hiç unutmam. Hayallerimin gerçekleştiği gün meğer felaketimmiş. Ömrüm boyunca böyle bir güne tanık gelmedim daha. Hüzün ve mutluluk bir arada geçen o gün babam bisikletimi verdi bana. Akşam dönüşte beraber sürecektik. Zaten sürmeyi bilmiyordum. Babam akşam bana öğretecekti. Akşamın olmasını iple çekiyordum. Babam söz verdi bana. Bisiklete binmeyi öğretecekti. Babamın gidişinden bir saat sonra iki tane polis geldi kapımıza. Annem kapıyı açtı. Polisler konuşamadı önce. Birbirlerinin yüzlerine baktılar. Bir tanesi konuşmaya başladı. Önce lafı dolandırdı ama kötü bir şeyler olduğunu anlamıştım. Babam bugün inşaatta zemin katta çalışırken kafasına gelen ağır bir demirle hastaneye kaldırılmıştı. Bütün çabalara rağmen kurtarılamamıştı. Annem acı bir feryat kopardı ve bayıldı. Ben ne yapacağımı bilmiyordum. Babam artık yoktu. Arkamı dayadığım o koca çınarım yoktu artık. Ağlıyordum. Babamı geri döndürmesi için Allah’a hep dua ettim ama geri dönmedi. Beni o gün sevindiren babam, beni en çok da o gün üzmüştü. Söz vermişti bana. Akşam bana bisiklete binmeyi öğretecekti. Ama öğretemedi. O günden sonra da hiçbir zaman bisiklete binmeyi öğrenmedim. Hiç istemedim.

O gün babamın cenazesini kaldırdılar. Komşularımız annemi ve beni hiç yalnız bırakmadılar. Neredeyse her gün evimize gelip bize destek oldular. Bir nebze de olsa yüreğimize su serpiyordu. Babasızlık çok kötü bir durumdu. Hep dua ettim bugüne kadar. Allah hiçbir çocuğu babasız bırakmasın diye. Annemle yaşama tutunma mücadelesi veriyorduk. Annem bir daha kendine gelemedi. Yüzünde en ufak bir gülümseme dahi oluşmadı otuz yıldır. Kolay değildi. Hayat eşini, yoldaşını kaybetmişti. Hayal ettiğim bisikletime binme hayalim o gün babamı da almıştı benden. Bunun için o bisiklete bugüne kadar el sürmedim. Hep bakıp bakıp ağladım. Babamın kokusu vardı onda. Koca çınarımın eli değmişti. Komşularımızın ve hayırseverlerin yardımıyla okudum. Çok başarılıydım. Üniversitede işletme bölümünde okudum. Bu bölümü birincilikle bitirdim.

Üniversiten sonra bir şirkette müdür olarak çalışmaya başladım. Elim artık ekmek tutuyordu. Çok kazanıyordum. Annemi de yanıma aldım. Kadıncağız zaten gün yüzü görmemişti. Hiç olmazsa yaşamının sonunda rahat etsin istedim. Şirketteki müdür işimi bırakıp kendi işimi kurdum. İnternet üzeri alışveriş sitesi kurdum. Burada kurucu patron oldum. Kurduğum iş bir sene içinde en popüler alışveriş sitesi oldu. Şu an on senedir bu işte yöneticilik yapıyorum. Babamın bana aldığı bisikleti kendi şirketimin logosu yaptım. Bisikleti de odama aldım. Her gün bakıp bakıp hem babamla gurur duyuyor hem de içten içe ağlıyorum. Ama babama ağlamanın faydası olmadığını biliyorum. Bunun için babamın hayrına her ay yüz çocuğa bisiklet alıyorum. Mahallelerde yaşayan ve durumu olmayan çocuklara hem bisiklet alıyorum hem de çeşitli hediyelerle onları sevindiriyorum. Bisiklete binmeyi hala bilmiyorum ama binmesem de çocukların binerken sevincini görünce dünyalar benim oluyor.

Çocuklara bakıp hem seviniyorum hem de onlara çaktırmadan gözümden yaşlar geliyor. Ne olursa olsun çocukları üzmeye hakkım yok. Onlar sürekli mutlu olmalı. Allah izin verirse ömür boyu onların mutluluğu için çalışacağım…

Bu İçeriği Paylaş
Bağlantılar:
Yazar
1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version