“Şu evden bir taşınayım rahatlayacağım.”
“Bak şu şehirden bir kurtulayım, her şey istediğim gibi olacak.”
“Yurt dışına gitmek lazım, olmuyor burada.”
Bundan bir adım sonrası boşluk. Sırada hayattan gitmek geliyor bu planlara göre.
Hep olduğumuz yerlerden gitmeye çalışıyoruz. Tabii ki bir hayat planımız var, bunları belki de işlerimiz için yapıyoruz. Ama nereye gidersek gidelim, şu an olduğumuz konumu kötüleyip bir sonrakini övmeden yapamıyoruz. Memnun olmamak bir haktır, ama o kadar emeklerinizle geldiğiniz şu anki hayatınızı kötülemek kendinize yaptığınız bir zulümdür.
Yurt dışını överken belki de bilinçaltımızın amaçlarından biri kendi içimizde bir tatminlik duygusu oluşturmaktır. Çünkü insanlar yaşadıkları kötü şeyleri bir yere bağlamadan duramazlar.
Dünya’nın pek çok farklı yerinden insanlarla konuşmuş biri olarak üzülerek söylüyorum ki; geçim sıkıntısı, işsizlik, fakirlik her yerde var. Yani her şey birkaç para birimiyle bitmiyor. Tabii ki kıyas yaptığımızda her iki tarafın da birbirinden üstün olduğu konular elbet çıkacaktır. Fakat bu bir ülkeyi tamamen diğerinden üstün kılmıyor.
En başta söylediğim gibi sahip olamadığımız şeyleri kafamızda o kadar çok büyütüyoruz ki…
Beynimizin içeride kurduğu bir cennet algısı var aslında. Çok çalışarak her şeyin en iyisine sahip olabileceğimiz görüşündeyiz. İyisine sahip olabiliriz, hatta en iyisine sahip olduğumuzu bile sanabiliriz ama hiçbir şey istediğimiz kadar iyi gitmez. Yolumuza her zaman engeller çıkar, Dünya’dayken cennete hiçbir zaman ulaşamayız.
Geçen gün yurt dışında yaşayan bir arkadaşımla ettiğim sohbet sonucu fark ettim bunu. Yeni yerler görmek ve farklı bir ülkede yaşamak çoğu insanın ilgisini o kadar çok çekiyor ki, gözümüzde her şeyi mükemmelleştirmiş durumdayız. Onun orada yaşadığı sorunlar sonucu çok da istemem gerekmediğini anladım. Neredeyse aynı şeyleri yaşıyormuşuz. Kurulu bir düzene sahip olduğumuz her yer yalnızca kısa bir süre sonra gözümüzdeki cennet algısını yitiriyor ve aynılaşıyor.
Yaşadığımız hayatı iyileştirmek için elinizden geleni yapmayın demiyorum size, değişiklik iyidir. Ama bu değişiklikler gözümüzde büyüttüğümüz kadar büyük bir etki oluşturmayabilir. Bir nevi size çok methedilen restorana uzun yollar sonunda varıp memnun olmamanız gibi. O kişileri suçlayamazsınız, sadece kendinizle çelişirsiniz.
Umarım anlatmak istediğimi anlatabilmişimdir. Anlatamadıysam da biliyoruz ki denemek en güzel yoldur. Yanılmak veya yanılmamak… İşte bütün mesele bu.