Allah bizleri yaratırken önce insan olarak yarattı. Daha sonra kadın-erkek olarak ayırdı.
Kadın daha akıllı, erkek daha akıllı diye ayırmadı. Bizler kalbimiz, niyetimiz ve merhametlerimizle ayrıldık. Kadın erkeksiz, erkek kadınsız olamaz. Dünyanın gelişip, büyüyüp çoğalması için her ikisinin bir birlerine
ihtiyaçları var, Bedenen, ruhen ve kalben…
Son zamanlarda beni irite eden bir konuya değinmek istiyorum!
Kadınlar ne ister? Erkekler ne ister? Kalıcı bir ilişkinin sırları, unutulmaz olmanın yolları, beş maddede kendinize; eşinizi yada sevgilinizi nasıl bağlarsınız? Vazgeçilmez olmanın kuralları… diye karşıma sürekli çıkan başlıklar mevcut…
Kadın duygusal varlıktır evet, lakin muhtaç ya da zavallı değildir. Erkek güçlü varlıktır evet. Kilo, boy ve kas olarak ama aptal yada aciz değildir. Her iki cins duygu barındırıyor, ağlıyor, üzülüyor, düşünüyor, kızıyor vs.. vs.. İnsan fıtratı gereği duygu ve his barındırıyor… Ne hikmetse bir zamanlar kadına güçlü ol, ayakların üzerinde dur, eğilme, bükülme diyen toplum bu günlerde; alıcı ol, dişil ol, istemekten çekinme! Bir erkeğe muhtaç ol gibi üstü kapalı öneride bulunuyorlar. Erkeğe ise düşen görevler göz ardı edilip, bir zamanlar ayıplanan, Türk kadınına aykırı ve insanı değersizleştiren değerleri savunuyorlar!
Strateji, oyun ve tekniklerle bir toplum ne kadar büyüye bilir? Hadi onlara Eşinin kendisine aldığı elmas küpeleri satarak, cepheye silah alan ve savaşan istiklal madalyasını almaya hak kazanan Çete Emir Ayşe’yi anlatalım.
Yunan askerleriyle savaşan Kocası Halil Efe ile ön saflarda yer alan ve şehit düşen Gördesli Makbule’yi, Kastamonu’da yaşayan cephedeki askerlere patik, çorap, içlik örerek destek sağlayan, ilk kadın meclis üyesi olan ve Müdafaa-i Hukuk Cemiyetini kuran Hafız Selman İzbeli’yi, Mustafa Kemal Atatürk’ün yanında yer alan, savaşan ve ilk kadın Onbaşı olan, Halide Onbaşı’yı, erkek kılığına girerek savaşan , Kocabıyık lakabını taşıyan ve savaşta ayağını kaybeden Halime Çavuş’u, Gerçek adı Fatma Seher Erden olan Balkan savaşına 1. Dünya savaşına katılan kadın orduları kuran Kara Fatma’yı, dokuz yaşında cepheye katılan Konya Savaşı, l. ve II. İnönü Savaşlarında yer alan, Sakarya ve Gediz Muharebesinde savaşan Nezahat Onbaşı’yı, soğuk kış şartlarına rağmen bebeğiyle cepheye katılan, askerlere soğuktan kendi bebeğin battaniyesini sararak çocuğunu cephanelere saran Şerife bacıyı, Güney Cephesinde Fransızlara karşı savaşmış görevi keşif ve kundaklama olan ve kendisi gibi kadın olan arkadaşlarıyla birlikte şehit düşen Tayyar Rahime’yi anlatın… Verdikleri milli mücadeleyi, Kadınım demeden cephelere her şeylerini feda eden kadınları anlatın.
Hatta..!
İlk pilotu, ilk yazarı, ilk şairi..!
“Milli mücadele kahramanı olan kadınları”
Canlarını siper eden, ay benim tırnağım kırılır demeyen, vatan, millet aşkıyla tutuşan kadınları. Anadolu’nun kadınını, güneşin alnında çalışan,
Çoluğuna, çocuğuna atasına bakan.
Erkeksin ihtiyaçlarımı karşıla demeyen kadını…
Ankara’nın bağlarına büklüm büklüm oynayan kadından değil…
İşveyi, cilveyi, araç kullanmayı amaç olarak gören kadın tekniklerini değil..
Evli, barklı adama göz dikmiş kadına ayıp demek yerine, niçin gittiğini soruyorlar? Evdeki her şeyi ben yaparım diyormuş,
Dışarıdaki ise sana ihtiyacım var!
Erkekte fıtratı gereği vermeye alışmış, mış. Evet canım, mış miş ne yapsın?
Sana ihtiyacı var evet!
Evdekinin ilgine, sevgine, yardımına…
Dışarıdakinin, evine, arabana, takına, nehir gibi akan gelir kaynağına. Tabi canım hay hay..!
Özendiriyorlar, yanlış yönlendiriyorlar. Aklı ve mantığıyla yaşayan kadın olsun, erkek olsun bunlara bakmıyor, ama dikkat edin! Böyle olan erkek ve kadının nesli gün gün tükeniyor!
Yapmayın!
Biz komşudan bir tutam tuz istemeye haya eden toplumduk, kocasından gücünün yetmediğine yeltenmeyen kadındık…
Haa! Erkeklerimiz de bozulmuş. Kadını etten, yataktan ibaret görenler mi dersin, kendini padişah sanıp cariyesi gören mi? İkiye, üçü, yedekleyen mi, hepsinden var.
Ah ahhh!
Nerede Metehanlar? Nerede Kağanlar? Nerede bereketin, bolluğun simgesi hatunlar?
Özünü, soyunu unutursa insan, beş maddelere, sebepsiz gelmelere, gitmelere muhtaç kalır.
Kimse kimseyi elde etmesin! Kimse kimseye benzemesin. Bir insan sevdiği vakit, zaten fedakardır. Gerek yok formüllere, stratejilere.
Doğru insanı mı bulmak istiyorsun? Doğru ol! Aldatılmaktan mı korkuyorsun? Aldatma!
Sevilmek mi istiyorsun? Sende sev!
Anlaşılmak mı istiyorsun? Anla, dinle, saygı duy!
Sonrası huzur mutluluk hepsi seni bulur. Bunlar dışarda aranmaz, senin kalbindedir.
Yaşadığın her şey senin seçimin. Gerçekler kalbindedir. Oyunbaz düşüncelerle sadece perdelersin ama kaçamazsın!
Kahramanlar ölmez!
Belki milli mücadelede değilsin olsun!
Hayat mücadelesindesin, hayatın kahramanları dosdoğru yaşayan onurlu, gururlu ve de erdemli insanlardır. Bizler Çete Emir Ayşe’nin, Gördesli Makbule’nin, Halime Çavuşların ve nice kahramanların torunlarıyız.
“Biz Türk kadınıyız.”
Eğilip, bükülmeyen, hiçbir şey karşısında diz çökmeyen, bize işlemez bu ecnebi kurallar. Sevgiler, saygılar