6 aydır belki de hayatımızda hiç olmadığı kadar bir hassasiyetin içerisine girdik; boykot..
Peki, hangi konuda? Tabii ki 7 Ekim’den bu yana Gazze’ye aralıksız saldırılarını sürdüren işgalci terör örgütü İsrail’in ürünleri konusunda… Bu ürünlerin içerisinde yıllardır kullanmadığımız, onun yerine yerli malı tercih ettiğimiz birçok ürün var fakat 6 ay öncesine kadar hassasiyetimiz her alanda değildi. Domestos almıyorsak, zamanında memleketim Bursa’nın olup artık Yahudilerin olan Erikli’yi alıyorduk. Ariel’i almasak, Fairy’yi, Cola Cola’yı almasak Cornett’i alıyorduk birçoğumuz.
Şer gibi görünen şeyde hayır olduğuna iman etmiş kullar olarak Gazze bize öncelikle şahsi cihat etmeyi öğretti. büyük bir titizlikle boykot listeleri, rehberleri oluşturuldu, siteler kuruldu, sosyal medyadan haftalarca, aylarca boykot ürünleri ve onlara alternatif yerli ürünler tanıtıldı. Bunlar bizim bilinçlenmemizi sağladı. Yahudi sermayenin nasıl her alana yayılmış olduğunu, %100 yerli olacağına neredeyse yemin edebileceğimiz ürünlerin İsrail malı olduğuna şaşkınlık içerisinde şahit olduk. Mesela İsrailli teröristlerin masasında Sırma Su şişelerini görmek gibi..
Banka kartlarımızı dahi daha önce belki de hiç bilmediğimiz TROY (Türkiye’nin Ödeme Yöntemi) karta geçirdik, Gazzeli şehit kardeşlerimiz ile dalga geçen dünyada ünlü giyim markası Zara’yı kara listeye aldık, Starbucks, Mc Donalds ve daha onlarcası…
Bu süreçte kendime, %100 yerli ve doğal bir network markası arayışına girdim. Niyet halis olunca Yaradan yardım göndermez mi! Bir arkadaş vesilesi ile kozmetik, kişisel bakım, temizlik, gıda takviyeleri ve bitkisel yağları içeren yerli ve doğal ürünleri olan, Türkiye’nin ve dünyanın en geniş network ağına sahip bir marka ile tanıştım. Network’te 9yıllık geçmişim var birçok markaya üye olarak kullandım, üye yaptım fakat hiçbiri beni son üye olduğum firma kadar tatmin etmedi. Arkadaş üye yaptı, ürünleri kullandım ve çok memnun kaldım. Sonrasında Bursa’daki bürosuna giderek yöneticileri ile tanıştım ve ürünleri daha yakından tanımaya başladım. Ve tabii ki çevreme tanıtmaya başladım ve hala devam ediyorum.
Önceki tecrübelerime dayanarak tanıtım işine pek girmek istemedim başlarda fakat şimdi durum çok farklıydı. Artık, fosfatlı, katkılı Yahudi ürünlerini bırakıp yerli, bitkisel ve sağlıklı ürünlere geçme zamanıydı! Birçoğumuz boykot hassasiyeti yeni yeni kazanırken 13 yıldır boykot yapan büro müdürlerimizle tanışmak beni daha da motive etti. Maddi ve manevi kazançları olan bu firmayı artık bir iş yeri olarak görmeye başladım ve tanınmış bir e-ticaret sitesinde kendime bir dükkan açtım.
Hem yakın çevrem hem de tüm ülke bu ürünleri tanımalıydı! Tabii ki bu süreçte çok şaşırtıcı durumlar ile de karşılaşılıyor. Talep ve destek bazen yakınlarından bazense uzaktan geliyor. Bazen insanlar alışkanlıklarını değiştiremiyor, bazen bilinçli olsalar da görmezden gelmeyi, yok saymayı tercih ediyorlar..
Bugün büro müdürüm ile konuştuğumda her şeyin nasip olduğunu, her güzelliğin herkese nasip olmayacağını söyledi. Bu gerçekten çok güzel bir bakış açısıydı. Bizim görevimiz elimizden geleni yapıp, cihada çıkıp gerisini Yaradan’a (c.c) bırakmaktı. Atalarımızın dediği gibi: “Nasip ise gelir Hint’ten, Yemen’den, nasip değil ise ne gelir elden!”
Vesselam..
Teşekkür ederiz Neşe hanım bu güzel bilgi ve farkındalık için.
Rica ederim, güzel yorumlarınız için ben teşekkür ederim.
Çok güzel yorumlamışsınız neşe hanım teşekkürler.
Çok teşekkür ederim ablacım. Konusunu belirlemede destek olduğunuz için de ben teşekkür ederim.