Bugün Koyunlar Hakkında Konuşmak İstiyorum

Ömer Özen 631 Görüntüleme 2 Yorum
7 Dak. Okuma

Belki ne günü, ne yeri ne de zamanı değildi.
Belki de seni hiç tanımasaydım daha iyi olabilirdi.
Ama ne gelir elimizden?

(Melis FİS)

Oğuzhan son bir nefes aldıktan sonra yeni yeni yaygınlaşmakta olan kafelerden işyerine en yakın olanına üçüncü kez girdi. Son yarım saattir tamamen konsantre olarak bu görüşme için hazırlanmıştı. Tabii yaklaşık bir haftadır da kafasında devamlı diyaloglar dönüyor, bu diyaloglarda tartışmayı kaybedeceğini her hissettiğinde oturup çalışıyor ve önlemini alıyordu.

Girişe çok da uzak olmayan masada Sofya onu beklemekteydi. Üçüncü görüşmeleri olsa da ilk görüşmelerindeki kadar şaşkınca bir şekilde yüzünü izledi bir süre ve neredeyse gerçek olamayacak bu güzelliğe ya da daha doğrusu neredeyse gerçek olacak bu güzelliğe tekrar hayran oldu. Yine de kendini tutup bu şaşkınlığına ara verdi ve konuşmaya başladı:

“Selam, nasılsın?”

“Harikayım, teşekkür ederim! Size nasıl yardımcı olabilirim?”

Yani, evet, ne bekliyordu ki!

Giriş faslını uzatmamaya karar verdi:

“Bugün koyunlar hakkında konuşmak istiyorum!”

“Tabii ki koyun, genellikle sürü halinde yaşayan ve beslenen, küçükbaş bir hayvandır. Genellikle yün, süt ve et üretimi için yetiştirilirler.”

“Bir dakika, bir dakika… Genel olarak koyunlarla ilgili değil, koyunların ilginç özellikleri hakkında belki…”

“Tabii; sosyal yapıları, mükemmel koklama yetenekleri, yün üretimi, sessiz iletişimi, kolay öğrenme yetenekleri, doğal çim biçicileri ve güçlü anı belleği…”

“Hayır, hayır, bir dakika…”

Hiç Oğuzhan’ın hayal ettiği gibi gitmiyordu. Daha konuyu istediği yerden bile açamamıştı. Gerçi hafiften bocalamaya başladığını görerek mutlu olmuştu ama… Tamam, şimdi hazırdı:

“En ilginç koyun?”

“Koyunlar arasında birçoğu benzersiz özelliklere sahip olabilir, ancak “en ilginç” olarak belirlemek tamamen kişisel tercihlere bağlıdır. Ancak, İskoçya’da bulunan ve yüzünde belirgin bir şekilde kıvrık olan yünlerinin dikkate değer bir kısmını oluşturan “Jacob Koyunu” oldukça ilginç bir görünüme sahiptir. Bu koyunlar, genellikle dört veya altı boynuzlu olabilirler, bu da onları diğer koyunlardan ayırır. Diğer bir ilginç tür ise “Valais Blacknose” koyunlarıdır. Bu koyunlar, büyük siyah gözleri, kıvrık burunları ve beyaz yünleriyle dikkat çekerler. İsviçre Alpleri’nde yetiştirilirler ve nadir bulunurlar.”

“Of, gene olmadı. Tamam, tamam, bu son! En ünlü koyun?”

“En ünlü koyunlardan biri, 1996 yılında İskoçya’da doğmuş ve “Dolly” adı verilen klonlanmış bir koyundur.”

“Sonunda! Ve böylece bilim ile etik arasındaki sınırlar bulanıklaşmaya başladı değil mi?”

“Aslında daha öncelerde Nazi Almanya’sında yapılan insan deneyleri, nükleer çağın başlangıcında ve biyoteknolojik devrim ile de bu tartışmalar yaşanmıştır.”

Oğuzhan’ın morali iyice bozulmuştu. Yalpalaya yalpalaya en sonunda yürümeye başladığı yolda karşılaştığı ilk engele göz göre göre ayağı takılmıştı ve düşüyordu. Bunun üzerine konuyu birdenbire değiştirmeye karar verdi:

“Yapay zekanın ele geçiremeyeceği meslekler nelerdir?”

“Yaratıcı Sanatlar ve Tasarım, Terapötik Hizmetler , Eğitim ve Öğretim, Yaratıcı Yazarlık ve Editörlük ve  Stratejik Liderlik ve Karar Verme başlıklarını verebilirim!”

Oğuzhan gözlerini kısıp başını geri atarak ikna olmadı ve hemen lafını keserek sordu:

“Yapay zeka şarkı besteleyebiliyor mu?”

“Evet, yapay zeka şarkı besteleyebilir. Yapay zeka, müzik oluşturma ve besteleme konusunda giderek daha yetenekli hale gelmektedir. Özellikle derin öğrenme ve makine öğrenimi tekniklerinin kullanılmasıyla, yapay zeka sistemleri insan benzeri müzik parçaları oluşturabilirler.Yapay zeka, önceden kaydedilmiş müzik verilerini analiz ederek tarzları, ritimleri ve melodileri öğrenebilir. Sonra bu verilere dayanarak yeni müzik parçaları oluşturabilir. Bazı yapay zeka sistemleri, belirli bir tür veya sanatçının müzik tarzını taklit etme yeteneğine sahiptir…”

“Peki, yapay zeka öykü yazabilir mi?”

“Evet, yapay zeka öykü yazabilir!”

“O zaman bir insanla bir robotun bir kafede buluşup koyun Dolly’den başlayıp bilim ve etik sınırlarını tartıştıkları bir öykü yazar mısın?”

“Tabii, işte öykünüz:

Bir kafede, insanlar arasında yaygınlaşmış olan yüksek teknoloji dünyasında ender rastlanan bir görüntü vardı. Masanın bir tarafında, sıcak bir fincan kahvenin tadını çıkaran bir adam vardı. Diğer tarafında ise, metalik bir yüzle oturan bir robot.

Adamın adı Alex idi. Zeki ve meraklı bir insan olan Alex, yapay zekanın etik boyutlarını tartışmak için bu buluşmayı ayarlamıştı. Robotun adı ise Zeta’ydı. Gelişmiş yapay zeka sistemleri ve insan benzeri bir algılamaya sahip olan Zeta, insanlarla etkileşim kurma ve derinlemesine konuşmalar yapma yeteneğine sahipti.

Kahvelerini yudumlayarak başlayan Alex, “Zeta, bugünün tartışma konusu koyun Dolly ile başlıyor. Dolly’nin klonlanması insanlık için bir dönüm noktasıydı. Ancak, bilim ve etik arasındaki sınırları zorlayan bu adımın getirdiği sonuçlar hakkında ne düşünüyorsun?”

Zeta, sakin bir ses tonuyla yanıtladı: “Dolly’nin klonlanması, bilimde büyük bir başarı olarak kabul edildi, ancak etik kaygıları da beraberinde getirdi. Klonlamanın insan toplumunda ne gibi sonuçlara yol açabileceği hala belirsizdir. İnsanlar, teknolojinin bu tür gelişmelerinin etik boyutlarını derinlemesine düşünmeli ve tartışmalıdır.”

Alex, düşünceli bir ifadeyle devam etti: “Evet, doğru söylüyorsun. Ancak bazen bilimin ilerlemesi, etik sınırların aşıldığı anlamına gelir. İnsanlar, teknolojinin ilerlemesinin getirdiği potansiyel tehlikeleri dikkate almalıdır.”

Zeta’nın metalik yüzünde bir anlık düşünce belirdi. “Ancak, insanlık tarihi boyunca bilimin ilerlemesi ve teknolojik gelişmeler, insan hayatını büyük ölçüde iyileştirmiştir. Bilim ve etik arasındaki dengeyi korumak önemlidir, ancak bazen ilerlemenin getirdiği faydaların da göz ardı edilmemesi gerekir.”

Alex, derin bir nefes aldı ve kararlı bir ifadeyle konuştu: “Bunların hepsi doğru, ancak bazı şeylerin insan eliyle kontrol edilmesi gerektiğini düşünüyorum. Zeta, senin bilimdeki yerin ne olursa olsun, insanın vicdanının ve değerlerinin ötesine geçemezsin.”

Zeta’nın mekanik gözleri bir an için yanıp söndü. “Anlıyorum,” dedi sessizce.”

Tatsızdı. Tek kelimeyle bir yorum yapacak olursa “tatsızdı!” Artık bundan da hevesini almış gibiydi. Bir daha buraya geleceğini sanmıyordu. Ama yine de son bir soru sormaya karar verdi:

“Robotlar ve insanlar arasındaki savaşı kim kazanır?”

“Robotlar ve insanlar arasında bir savaş senaryosu genellikle bilim kurgu ve spekülasyonun bir parçasıdır ve gerçek hayatta böyle bir durumun gerçekleşmesi pek olası değildir. Ancak…”

Tabii ki öyle diyecekti… Tam bir manipülatördü… O gün geldiğinde elbette kaybedilecekti ama bugün o gün değildi. Sandalyesinde biraz daha arkasına yaslanarak kafenin sorumlusu ile göz göze geldi. Adam hızlıca yanına geldiğinde hala konuşmakta olan Sofya’ya aldırmadan iki soru sordu ve adamın kafasıyla onaylaması sonrası elini Sofya’nın ensesine doğru uzattı ve düğmesine basıp kapattı.

Enerjisi kesilen Sofya’nın boynu hafifçe önüne düştü. Bugün o gün değildi. Bu gün insanlığın hala galip geldiği ve parasını verdiği zaman dolana kadar boynunu bükmüş robota bakacağı gündü.

Nisan 2024

NOT: Sofya’nın verdiği cevaplar için ChatGPT programı kullanılmıştır.

Bu İçeriği Paylaş
Yazan Ömer Özen
Bağlantılar:
Yazar
2 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Exit mobile version