Sabahları kuş cıvıltılarıyla ya da bir horozun ötüşüyle gözlerini yeni güne açmak ne güzel olur değil mi? Sonra kalkıp pencereyi yeni doğmuş güneşin taptaze ışıklarına aralamak, duyamayacak olsalar bile yeryüzünde ve gökyüzünde yaşayan tüm canlıları selamlamak, içine temiz havayı çekip ciğerlerini mis gibi çiçek kokularıyla doldurmak ve bunların hepsi için Allah’a şükredip dudaklarında beliren huzurlu gülümsemenin keyfine varmak çok güzel olmaz mıydı? Sonra kümesten gelen seslere kulak verip kendi ellerimizle tazecik yumurtaları toplamak ve bahçeden de taze taze biber, domates, salatalık ve yeşillikler koparıp tereyağlı yumurta eşliğinde sevilenlerle birlikte güzel bir kahvaltı yapmanın huzuru paha biçilemez değil midir?
Böyle hayaller kuranlardan mısınız yoksa böyle bir yaşamın bizzat içinde olanlardan mı?
Son yıllarda büyük şehirlerin keşmekeşinden, gürültüsünden, yoğun trafiğinden bıkmış bazı kimseler köyde yaşamayı seçmeye başladı. Eğitim seviyeleri, kariyerleri ne olursa olsun birçok insan artık böyle bir özlem duyuyor. Zira insanlar artık şehirlerde zamanının çoğunu kapalı mekanlarda ve trafikte geçiriyor. Eve gelindiğinde ise sadece yemek ve uyumaya zaman kalıyor olması ve bu döngünün böyle durmaksızın devam etmesi, insanları -yaşadığını hissedebileceği- farklı bir yaşam arayışına yönlendiriyor. Bazıları yıllarca çabalayarak edindikleri kariyerlerini bırakıp bunu gerçekleştirmeyi başarsa da bazıları yeni başladıkları yaşama tutunamayıp geri dönmeyi seçiyor. İçimizde bu hayalle yaşayanların sayısı oldukça fazla gibi görünüyor.
Hayal kurarken çoğu kez hayal edilen şeyin yanı başındaki birçok zorluk gözden kaçırılıyor.. Çünkü hayal hayaldir. İnsan hep en güzelini, en mükemmelini hayal eder.
Köyde yaşamayı hayal ederken de bu yaşam tarzının getireceği ve belki de keyif kaçıracak bazı şeyler gözden kaçırılır. Köylerde çoğunlukla müstakil evlerde yaşanır. Herkes birbirini tanıdığı için ve birlik olma eğiliminde olunduğu için güvenlik sorun değilmiş gibi gözükse de aslında büyük bir sorun olabilir. Evin korunaklı olması çok önem arz eder.
Hangi ilkimde yaşanacak olursa olsun kışları ısınmak en büyük sorunlardan biridir. Hayatında hiç sobayla tanışmamış şehir insanı için bu da çok zorlayabilir. Soba kurmak, yakacak hazırlamak ve de yakmayı başarabilmek… Isınma Akdeniz ikliminde belki biraz daha az sorun olsa da karasal iklimde çok büyük bir sorun teşkil eder. Tüm kışı tek bir odada geçirmek gerekebilir. Kaloriferli, doğalgazlı, geniş evlerde bütün alanları kullanarak yaşayanlar için ilk etapta bununla yaşamaya alışmak güç olabilir. Bir yandan da börtü böcek, istenmeyen minik hayvanlar özellikle de bunlardan korkanlar için bir kâbusa dönüşebilir.
Köyde yaşamak yaşanılan yere göre değişse de kamusal alandan uzak olmak anlamına da gelir. Yaşamak için seçilecek olan yerin il ya da ilçe merkezine çok uzak olmaması, devlet kurumlarına özellikle de sağlık kurumlarına çok uzak olmaması bakımından avantajlı olacaktır.
Asıl ve en önemli sorun ise köydeki yaşamın nasıl finanse edileceğidir. Günümüzde internet üzerinden para kazanılabilen bir çok meslek var. Eğer bunlardan biri yapılıyorsa ya da herhangi bir şekilde düzenli bir gelir varsa her şey daha kolay olabilir. Yoksa zaten bu yola çıkmak çok daha büyük bir cesaret ister. Köye yerleşme kararı alan kişinin aileden kalma bir köy evi, biraz toprağı varsa, tarım ve hayvancılık yapılabileceğine ve bununla geçimini sağlayabileceğine inancı tamsa ne âlâ ama eğer yoksa bu yola çıkmadan önce çok iyi düşünüp plân yapmak, eğer her şey yolunda gitmezse, köy hayatı hayâl edildiği gibi çıkmazsa ve eski yaşam özlenirse diye geride bir açık kapı, sığınacak bir yer bırakmak da çok elzem olabilir.
Sonuç olarak baştan sona her şeyiyle çok iyi düşünülmesi, planlanması, ön araştırmaların özenle yapılması gereken zor bir süreçtir her şeyi arkada bırakarak küçük bir köye yerleşmek.