İnsanlığın ilk fotoğraf kariyeriyle tanışması 19. Yy’ ın ilk yarısında başlamıştır. Nicephore Niepce’ in Pencereden Görünüş isimli fotoğrafı ile fotoğraf teknolojisinin ilk adımını atmıştır. Bu adım ile fotoğrafçılığın alanları da zamanla gelişmiştir. Yeni gelişmelerle birlikte; fotoğrafın gerçekliğin en iyi göstergelerinden biri olması, kanıtlanabilir olması, inandırıcılığı ve sorgulayıcılığı ile birçok sanatçı tarafından tercih edilmektedir.
Sanatçılar tarafından farklı türlerde oluşturulan fotoğraflar, bazen tek başına kullanılırken bazende bir konuda yardımcı malzeme, bir amaç- işlevi görmektedir. Bu konuda belge-kanıt oluşturacak bazı sanatçı ve çalışmalarına yakından göz atalım.
Antmen’e göre Çağdaş Sanat Pratiğinde fotoğraf kullanımı, fotoğrafçılık gerçekliği gündeme getirdiği için zengin bir alan oluşturmuştur. Amacı ise; gerçek ile kurgu arasındaki sınır arayışında yaşanan sorgulama sürecinin kapılarını aralayarak yeni üretime ve üretimlere yol açmaktır.
Çağdaş sanatın sanatçılarından Lotty Rosenfeld 1979’dan bu yana kamusal alana müdahale eden performanslar ortaya koymakta ve bu işlerini fotoğraflar aracılığıyla belgeleyerek fotoğrafçılığın en önemli işlevini göstermiştir. Sanatçının Yolun Üzerinde Bil Mil Boyunca Uzanan Haçlar adlı çalışmasında Rosenfeld, Şili’nin başkenti Santiago’daki ana caddelerden birinde, yol çizgilerinin üzerine beyaz sargılar yapıştırmış ve şeritleri birer artı şekline dönüştürmüştür.
Devletin uyguladığı şiddete dikkat çekmek isteyen sanatçının bu çalışmasında fotoğraf, ikinci bir roldedir. Bir süre sonra eski görünümü kalmayacak bir direniş biçimini kaydetmek bir kullanılan bir araçtır. Sanatçı çalışmasında; izleyiciyi fotoğrafa değil, onun aracılığıyla eyleme yönlendirmeyi amaçlamıştır.
Çağdaş sanatın bir diğer sanatçılarından olan Zhank Huan; The Bady Is Language (Beden Dildir) ifadesi altında ürettiği işlerinde beden üzerinden insan hakları kısıtlamalarına karşı sesini duyurmak istemiştir.
Sanatçının Göldeki Su Seviyesini Yükseltmek İçin isimli çalışmasında gölün içinde duran insanlar görülmektedir. Bu eylem ve eylemi belgeleyen fotoğraflar, göçmen işçilerin maruz kaldıkları sömürgeye ve zor şartlara dikkat çekmektedir.
Sonuç olarak;
20. yüzyılla birlikte teknolojik gelişmeler ve disiplinler arası etkileşimler, sanatçıya, malzeme ve yöntemlerle kendilerini ifade etme sınırsızlığını sunmaktadır. Çağdaş sanat sürecinde sanat yapıtı; ortada somut olarak var olmasa bile varlığını korurken, varlığını devam ettirebilme çabası içinde olan sanat için fotoğraf, geniş bir hareket alanı oluşturmaktadır. Bu süreçte sanatçılar, düşüncelerini aktarmaya çalışırken fotografik görüntülerden farklı şekillerde faydalanmaktadırlar. Fotoğraf, düşünce aktarımında dolaysız bir ifade aracı olmasının yanında, bazı sanatçıların yapıtlarında işin tamamlayıcı bir parçası işlevini üstlenmektedir.
Fotoğrafın sanat nesnesinin biricikliğini sarsan yapısı, çoğaltılabiliyor olması, belge niteliği taşıması, inandırma gücü, gerçeklik algısı üzerinde sorgulamalar yaratması sanatçıların fotoğrafı sıklıkla tercih etmelerinin sebepleri arasındadır.
Çağdaş sanat pratiğinde sanatçıların fotoğraftan farklı şekillerde istifade ettikleri görülmektedir. Kimileri buluntu fotoğraflardan yararlanarak, kendilerinin ve diğer insanların hatıralarının, geçmişlerinin ve bilinçlerinin gerçekliği ve kurgusallığı arasındaki belirsizliğe işaret ederken, kimileri; fotoğraflarıyla büründükleri bir takım roller üzerinden kimlik, cinsiyet, başkalaşım, aidiyet, gibi kavramları sorgulamışlardır. Kimileri, fotoğraflarla, insanları, yaşam biçimlerini, kentleri, belli bir dönemin sosyal ve mimari yapısını görsel olarak tanımlamaya, sınıflandırmaya ve karşılaştırmaya yönelik yaklaşımlarla bireylerin, benzer ve birbirinden farklı yaşam şekillerine odaklanırken, kimileri ise, fotografik görüntünün, gerçekliği ne kadar yansıtabildiğini düşünmeye ve sorgulamaya teşvik eden, kafa karıştırıcı işler ortaya koymuştur. Sonuç olarak sanatçılar, geleneksel fotoğraf mantığının dışına çıkarak fotoğrafı artık, anı kaydetmenin ötesine geçirip, yeniden yorumlayıp yeni bir biçime, yeni bir bakış açısına ve bir gerçekliğe dönüştürmekte; izleyiciyi de bu dönüşümün merkezine yerleştirmektedirler. Bazen belgesel yönüyle bazen de farklı boyutlarda karşılaşılan fotoğraflar yalın görünümlerinin ötesinde karmaşık anlamlar barındırabilmektedir. Yani Antmen’in dediği gibi: bugün fotoğraf temelli birçok işin altında, bir biçimde “bu bir pipo değildir” yazmaktadır.
Güzel bir çalışma olmuş emeğinize sağlık 🙂
Çok teşekkürler