Git gide fakirleşiyoruz…
Tabi bu cümleyi kullandığımda, çoğumuzun aklına maalesef maddiyat geliyor. Biz insanlar; boğazımızın, geçimimizin derdine düşerken neleri unuttuk acaba? Fakirlik sadece maddiyattan mı ibaret gerçekten? Neyin zengini, neyin fakiriyiz? Yoksa her şey madde mi olmuş? Nerede mânâ, nerede kaybettik huzuru?
Her gün azalarak devam eden, insanı insan yapan yegane özelliklerden olan sevgi, aklımıza ne kadar geliyor acaba? Sizce de sevmeyi unutmadık mı? Gazetelerin haber sayfalarında; bakmayı utandığımız, nefret, suç gibi haberler… Televizyon ve internet mecralarında karşımıza çıkan, başta aile yapısının bozukluğu dahil olmak üzere, bizi biz yapan değerlerimizden uzaklaştığımızı gösteren, insanın içini boğan, bakmaya, dinlemeye bile cesaret edemediğimiz trajediler… Sizce, gittikçe artan bu felaketlerin temelindeki sorun nedir? Bence; sevgisizlik, sevgi fakirliği ya da adına her ne derseniz, bu sorunların en başında geliyor derim.
Biz; sevmeyi unuttuk, yaratılanın Yaratan’dan ötürü kıymetini bilmeyi unuttuk, sevgi koymamız gereken yerlere kin koyduk, menfaat koyduk, intikam koyduk, güç kavgaları koyduk, hırs koyduk, doyumsuzluk koyduk, haset koyduk, say say bitmez, gerisini siz tamamlayın…
Hepimize sesleniyorum!
Kendimize gelelim; biz kendimize gelmezsek, bizi bizlikten çıkartırlar, temelimizi delerler, neslimizi zehirlerler, kardeşi kardeşe kırdırırlar, başımız pisliklerden arınmaz.
Ama yine de her şey bizim elimizde. Biz istersek bu kötü durumu iyiye çevirebiliriz. Bunun için hiçbir şeye sahip olmaya gerek yok.
Dünyaları değil, evreni saran kocaman bir sevgiye ihtiyacımız var. Sevelim, sevilelim. Hırsımız, yarışımız sadece daha çok sevmek için olsun. Değil bir canlıya zarar vermek, bir hareketimizden ya da sözümüzden incinecek diye üzerine titreyelim ki, titresin dünya. Biz titredikçe dünya titrer, dünya titredikçe pisliklerden, kin kokan zihinlerden arınır. Sevmek; ince düşünmek, naif olmak, zayıflık değil, aksine gücümüze güç katan, insanlığımızı arşa çıkaran en kıymetli hazinelerimizdir.
Bunu bir yazı ya da fikir olarak okuyup geçerek değil de, gerçekten düşünüp hayatımıza adapte etmeye çalışırsak başarabiliriz. Bunu yaptıkça zincir genişler, sayılar artar. Sadece benimle mi olacak demeyin.
Malcolm X’in de dediği gibi;
“Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter!”